zabıta: köpekleri ağızlıksız gezdirmeyin.
ben: neden? öyle bir kanun mu var ki?
zabıta: evet var, ağızlıksız gezdirmek yasak.
ben: (telefondan browser açıp uzatarak) neymiş o kanun, söyler misin internetten bakalım beraber.
zabıta: köpeğin saldırgan bir köpek cinsine benziyor, birilerini ısırabilir, ağızlık takmak zorundasın yoksa işlem yapacağım.
ben: (az ileride oturup bira içen gençleri göstererek) bunlar da alkol alıyorlar, kadınlara tecavüz edebilirler. hadi git onlar hakkında da sadece alkol tükettikleri ve tipleri müsait oldukları için tecavüzden işlem yap. tabi yiyorsa?
zabıta: adam gibi konuş.
ben: adam gibi konuşuyorum, sen üzerinde zabıta yazan kıyafete güvenip, zararsız olan bir köpek hakkında işlem yapacağını söylüyorsun ama varsayımlarla konuşuyorsun. elinde hiçbir sebep yokken ve ağızlık takma zorunluluğun hangi ırklara olduğunu bilmiyorken ki; bu zorunluluk 2004 te yürürlüğe girip 2014'te kaldırılmıştır.
zabıta: bana işimi mi öğreteceksin serseri?
ben: evet gerekirse işini öğreteceğim. işsiz kalıp sözleşmeli bir şekilde asgari ücretle seni adam ol diye iş veren devletin yapamadığını yapacağım. hadi çıkart tutanağı yaz neyse şikayet.
zabıta: lan yürü git!
ben: n'oldu ya, şimdi de kaba kuvvet mi?
zabıta: gerekirse evet.
ben: hadi şu üniformanı çıkart, üst aralığa gidelim. görelim bakalım ne kadar delikanlısın...
sonrasında amiri gelerek olay yatıştırılmıştır.
amına koyduğumun çocukları kendilerini ne sanıyorsa. zararsız ve bir o kadar da sosyal olan bir köpeğe sadece "yüzü saldırgan gibi duruyor" diyerek işlem yapabileceğini sanıyor.
çarşamba pazarında 4-5 kişilik zabıta ekibinden tekme tokat dayak yerken "abi ne yapayım 3 çocuk okutuyorum, hırsızlık mı yapayım" diye bağıran bir seyyar satıcı.
Karşısında döven zabıtanın bağırırken, herkes duyacak şekilde "Sen kime rüşvet teklif ediyorsun ulan" cümlesi.
hüsn-i zan ile davranmayı çok isterim ama zabıta hiç inandırıcı gelmedi.
Gelmiş geçmiş en gereksiz devlet kurumu cuma günlerinde bunlardan 1-2 ekip camiye geliyor caminin önünde her türlü dilenci istismarcı var ama tık yok bunlarda aynı şey üst geçitler içinde geçerli insanlar geçemiyor üst geçitten aynı adam yıllarca tezgat kuruyor ama bizimkiler yine yok ortalıkta.
bu adamların ne işe yaradıklarını anlamadım, anlayamadım.
arkadaş gecekondulaşma olur görmeden gelinir.
izinsiz olmasına rağmen inşaat çalışmalarını es geçerler, görmezden gelirler.
etraf dilenci, seyyar satıcı kaynarken, iş yerinin önüne stand açan adamlarla uğraşırlar.
ne bir pazar tezgahını yada bir iş yerlerini denetlediklerini gördüm.
aldıkları maaş ve çalışma saatleri uygun olmasına rağmen ne yaparlar ne ederler anlamak imkansız. pehhh
bunların gücü zayıflara yeter. zira dükkan önünü parselleyen mağaza sahipleri ile muhattap olmaktan imtina ederler, öyle etliye sütlüye karışmazlar ama nerde biçare insan varsa hemen tepelerine binerler.
stüdyoda fazla ses yaptılar diye şikayet edilmemizin sonucunda karşılaştığım kişilerdir.
bunlarda adam olmuş allahım , elim cepte konuşuyorum adamla ;
-o elleri bi çıkar bakalım
+niye?
-.... içerde çalışma var mı ?
+bitti
-bi bakalım
+bakın.
-bu saatte olmaz .
+e bitti
-... biz bunları idare ediyoruz yoksa izin yok.
+..
2.zabıta: e siz kapatın artık
+nasıl kapatalım
1.zabıta:yok kapatmayın satış yapabilirsiniz de çalışma yoksa sorun yok.
gece 23:50 gibi kapıma gelerek belediyeden gelen bir evrağı teslim etmiş kişidir. yuh ulan dedirtmiştir. kıllandırmıştır beni gece gece, zabıta kıyafeti giymiş hırsız, katil olabilir mi şüphesi ile kameradan gördükten sonra tedbirimi alarak kapıyı açmışımdır. *
(bkz: burası türkiye)
yıllardır kadıköy iskelesi ile minibüs durakları arasındaki yolda fink atan bul karayı al parayıcıları görmeyen birim üyeleri. bir çıkarları olduğunu düşünmek bile istemiyorum.