Gelmiş geçmiş en gereksiz devlet kurumu cuma günlerinde bunlardan 1-2 ekip camiye geliyor caminin önünde her türlü dilenci istismarcı var ama tık yok bunlarda aynı şey üst geçitler içinde geçerli insanlar geçemiyor üst geçitten aynı adam yıllarca tezgat kuruyor ama bizimkiler yine yok ortalıkta.
çarşamba pazarında 4-5 kişilik zabıta ekibinden tekme tokat dayak yerken "abi ne yapayım 3 çocuk okutuyorum, hırsızlık mı yapayım" diye bağıran bir seyyar satıcı.
Karşısında döven zabıtanın bağırırken, herkes duyacak şekilde "Sen kime rüşvet teklif ediyorsun ulan" cümlesi.
hüsn-i zan ile davranmayı çok isterim ama zabıta hiç inandırıcı gelmedi.
zabıta: köpekleri ağızlıksız gezdirmeyin.
ben: neden? öyle bir kanun mu var ki?
zabıta: evet var, ağızlıksız gezdirmek yasak.
ben: (telefondan browser açıp uzatarak) neymiş o kanun, söyler misin internetten bakalım beraber.
zabıta: köpeğin saldırgan bir köpek cinsine benziyor, birilerini ısırabilir, ağızlık takmak zorundasın yoksa işlem yapacağım.
ben: (az ileride oturup bira içen gençleri göstererek) bunlar da alkol alıyorlar, kadınlara tecavüz edebilirler. hadi git onlar hakkında da sadece alkol tükettikleri ve tipleri müsait oldukları için tecavüzden işlem yap. tabi yiyorsa?
zabıta: adam gibi konuş.
ben: adam gibi konuşuyorum, sen üzerinde zabıta yazan kıyafete güvenip, zararsız olan bir köpek hakkında işlem yapacağını söylüyorsun ama varsayımlarla konuşuyorsun. elinde hiçbir sebep yokken ve ağızlık takma zorunluluğun hangi ırklara olduğunu bilmiyorken ki; bu zorunluluk 2004 te yürürlüğe girip 2014'te kaldırılmıştır.
zabıta: bana işimi mi öğreteceksin serseri?
ben: evet gerekirse işini öğreteceğim. işsiz kalıp sözleşmeli bir şekilde asgari ücretle seni adam ol diye iş veren devletin yapamadığını yapacağım. hadi çıkart tutanağı yaz neyse şikayet.
zabıta: lan yürü git!
ben: n'oldu ya, şimdi de kaba kuvvet mi?
zabıta: gerekirse evet.
ben: hadi şu üniformanı çıkart, üst aralığa gidelim. görelim bakalım ne kadar delikanlısın...
sonrasında amiri gelerek olay yatıştırılmıştır.
amına koyduğumun çocukları kendilerini ne sanıyorsa. zararsız ve bir o kadar da sosyal olan bir köpeğe sadece "yüzü saldırgan gibi duruyor" diyerek işlem yapabileceğini sanıyor.
zabıta Genelde başkanın veya meclis üyelerinin eşi dostu akrabalarından oluşan,
vasıfsız aşağılık kompleksli,
üniforma giyince bi halt olduğunu sanan,
yukarıya kuyruk sallayıp aşağıya havlayan,
sadece fakir fukaraya gücü yeten,
ciğeri beş para etmez,
gariban düşmanı kodaman aşığı it sürüsüdür. (istisnalar hariç)
hiçbir işe yaramayan sırtımızdan geçinen boş insan güruhu.
kafeler kaldırımı kapatır bir laf diyemezler. sigara içilir rüşvet ile ayarlarla güzelce. pazar kurulur orda gezerler eller arkada çomar gibi geziyorlar. adam simit satıyorum ayağına alt stanttan kaçak sigara satıyor bunlar görmüyor.
amaa güçsüz bir insan gördüklerinde hemen saldırırlar. dilencilere de hiçbir şey yapamıyorlar. rüşvet, kayırmaca iş yapmamazlık gırla.
verdiğim vergilerden bunlara gidenler haram olsun. ben vergimi buraya kullanılmasını istemiyorum amk.
Bulunduğum şehirde bulunan zabıtalar yüzünden mi bilmem ama benim gördüğüm en gereksiz meslek grubudur.
Cadde üzerinde her gün köşeye bir dilenci oturuyor kimse bir şey demiyor. Bir gün şuna şahit oldum, dilencinin karşısına yaşlı bir teyzemiz 7-8 tane el emeği göz nuru örgülerini getirmiş satıyordu. Zabıta geldi dilenciye bir şey yapmadı, tepkilere rağmen o teyzeyi arabaya bindirdi ve gittiler. Dilenci halen orda duruyor. Teyzeyi bir daha göremedik.
gerekliliğini inkar etmek akıl işi değildir. tüm zabıtaları da aynı kefeye koymak, hepsine aynı acımasız eleştiriyi yapmak kimsenin haddine değildir. buna rağmen dünyadaki en sefil mesleklerden biri olduğunu düşünüyorum.
zabıtalar hakkında genel kanı bilindiği üzere hiç iyi değildir. tek yaptıkları insanların ekmeğiyle oynamak, ekmek teknesi batırmak olarak bilinir. yasaların doğruluğu tartışılır; ama bu kişiler de yasalar gereği vazifelerini yapmak zorundalar. asıl soru şu: tezgah devirmeyi, adam dövmeyi zaten geçiyorum; kötü davranmak, kötü muamele etmek zorundalar mı?
yazık ya, sadece haberlerde gördüğümüz bir tane böyle olay bile tepemizin tasını attırmaya yetiyor. adamın üzümlerini, her şeyini tepe taklak eden mi dersin tezgahı parçalayan mı dersin.. yahu kardeşim bu işin bir uyarısı, oluru, orta yolu falan yok mudur ne bileyim bunlar çok anormal değil mi? bence direkt el koyulması da saçma. ha dersin ki meyvelerini al tezgahına el koyuyoruz, simitlerini al camekanına el koyuyoruz, en azından adamın parası yanmamış olur. ya da ilk sefer için para cezası verirsin. ne bileyim. ya da hiç dokunmazsın gariban adamın elindeki tek şeye, alır götürürsün karakola imzalatırsın tekrarı halinde şöyle böyle diye. bunları ben mi söyleyeyim size? sizin insanlığınız nerede bilmiyorum ki? siz ve sizin başlarınız. bunları yapmak işinize gelmez tabii, üşenirsiniz, uğraşamazsınız. zaten doğru dürüst işler için yardım istendiğinde o işle biz ilgilenmiyoruz jandarmayı arayın dersiniz. jandarmayı ararız ve oradan da tekrar zabıtaya yönlendirirler. meğer zabıta iş yapmak istemiyormuş.
yahu kardeşim ne bileyim, adam satsın ya bırak işte. üç kuruş şey ya kazanacak ya kazanamayacak. 'buna izin verirsek kimse vergi vermez falan' bu ayakları geçin. yok öyle bir şey. bakın bu ülkede 80 milyon insanın en az 60 milyonu razı gelir, der ki:
-yav bırakın adam gariban, yapsın seyyarlığını. bizim kimsenin ekmeğinde gözümüz yok. hem ne yapsın hırsızlık yapsa daha mı iyi?
Özellikle zincir marketleri olan belediyelerde çalışan çeşidinin bu marketlerin yakınındaki seyyar satıcılara kan kusturduğu memur çeşidi.
Hayır işlem de yapmıyor adamlar. bu seyyar satıcılar sırf belediyenin marketine yakın tezgah açtı diye dövüp mallarını döküp elini kolunu sallaya sallaya gidiyorlar.