başlığı "recepsiyon" olan yazıdır. devlet büyüklerimizin,kısa zaman önce gemimize saldırıp vatandaşlarımızı katleden israil'e, o zaman "güya" kin kusup ve yine "güya" tehditler savurduktan sonra, 29 Ekim resepsiyonunda israil elçisini davet edip nasıl da kıçını yaladıklarını itinayla anlatmıştır bu yazıda.özellikle de yazının son cümlesi her şeyi özetlemektedir.
kendisinin tespit ettiği konuya bir tek kişinin bile tatmin edici bir açıklama getirebilmesi üzerine, başlığı açan yazarın hiç düşünmeden sileceği ve özür dileyeceği durumdur.
günü on satırlık yazılarla geçiştirmenin sağladığı usta kalemlik vasfına çok şey katmıştır. israil'le ya da dolaylı olarak israil menfaatlerini ilgilendiren bölgesel kriz mevsimlerinde kendisi hükumetlere ne gibi tavsiyelerde bulunmuştur, israili kaybetmenin ne denli tehlike olduğunu vurguladığı zamanlara dönüp baktığında ne hissetmektedir ya da?
yaptığı ettiği herşey göstermelik olan, vitrindeki ürünler ile depodakileri birbirini tutmayan başbakan ve ahalisi ile ilgili yazılmış yazıdır. sürekli tribünlere oynuyorlar ve tribündeki halk işin iç yüzüyle ilgilenmiyorlar. gaz ver gitsin.
sonrasını araştıran kaç kişi var ki!
yazmışlığına şahitlik edemediğimiz, yazabildiğinden asla emin olamayacağımız hürriyet yazarının en son şahaseri. ilkokul müsameresi tadında kafiyeli sloganları, iq su yetmişi geçmeyenler için müjdat gezen komikliğindeki benzetmeleri ile gazete okumaktan soğutan derinliksiz bir yazar olarak yılmaz özdil'in hitap ettiği kesim içinde olmamak bana onur veriyor. bilgiden yoksun fikri değerlendirmeleri nasıl koyduk tadında değerlendiren okur kitlesini küfür tadında içeriksiz yazılarıyla mest etmektedir o kadar.
hiçbir durum israil'i karşımıza almaya değmez. kimsenin koruyuculuğu da bize düşmez, düşmemeli. iki ülke arasındaki sorunda tarafsızlık korunmalıydı. afganistan için israil'le gemileri yakmak ne kadar mantıklıysa o yazı da o kadar mantıklı.
yanlıs açılardan bakan yazar ve onun okurlarının çok beğendiği bir yazıdır.
ben dün tersinden bu yazıyı eleştiren bir entry yazacaktım, vageçmiştim. madem bu başlık açılmış bari bunun altını dolduralım.
şimdi türkiye´nin israil´le diplomatik, ekonomik ilişkileri devam eder. türkiye devletine vergisini ödeyen bilimum şirketin, israil devletine vergisini ödeyen bilimum şirketlerle alışverişleri devam etmektedir. bundan sonuçta, gerek vergi, gerekse iş sahası olsun, hem türkiye devleti hem de israil devleti kar eder. diplomatı davet etmek demek, bu iliskilerin bozulmasını istememek demektir.
israil kayıtlarına bakınız onlar da türk büyükelçisini davet etmişlerdir, büyükelçi de o davete gitmiştir.
bak, israil büyükelçisi o davete icabet etmeyerek türkiye´ye diplomatik bir tokat atabilirdi , "alın davetinizi başınıza çalın" anlamına gelen bir not gönderir, cumhurbaşkanı nı "g.t" edebilirdi. onun devletinin dışişleri de demek ki ona "seni davet etmişlerse, git" demiştir, bir devletin büyükelçisi kendi dışişlerinin haberi olmadan böyle konularda adım atamaz. ne bizimkiler, ne de baska bir devletin büyükelçileri, kendi bakanlıklarının haberi olmadan kendiliklerinden bu boyuttaki davetlere istirak etmezler.
o yüzden yılmaz özdil´in o yazısında yazdığı şeyler, yanlıştır, kendisini bağlayan bir konudur, ve kesinlikle katılmadığım bir konudur. kendisine, daha geniş boyutlardan olaylara bakmasını salık veririz.
Olaya israil'e verilmesi gereken ayar niteliğine bakmak yanlıştır tabi ki. Ama Yılmaz Özdil'in yazısından çıkarılabilecek bir ders var. '' Siyasetçilerimiz günübirlik siyaset yapıyorlar.''
Madem israil'le bütün siyasi, ekonomik ilişkilerin devam edecek o halde böyle yüksekten atıp tutmanın, halkı galeyana getirmenin bir alemi yok. Madem sen başbakansın, cumhurbaşkanısın, TBMM başkanısın, yani bu meclisin yöneticisisin, halkın agzından çıkan tek kelimeye baktığı kişisin, o halde bu olaylar yaşanırken de bu ılımlı tavrını korumayı bilecektin.
Olaylar yaşandıktan sonra siyasilerin konu üzerinde ki yorumlarına bakıldığında, halkın bir kısmı ''aha savaş çıkacak.'' düşüncesine dahi kapıldı. Çünkü siyasiler öyle konuştu.
Bu durumda suş ne israil büyükelçisinin ne de Yılmaz özdil'indir. Suç bizzat ve bizzat bu ülkeyi yönetenlerindir. Cumhurbaşkanından başbakanına kadar.
yılmaz özdilin yazısını okuduğumda artık akepe tarafından susturulma vaktinin de gelmiş olduğunu anladım. kısa bir süre sonra sadece internette ya da sözcü gazetesinde görebileceğimiz müthiş yazar.
Bahsi geçen yazı ile değil de, saldırı günü ile söylenilesi şeyler;
--spoiler--
+2 yaşındaki bebenin o gemide ne işi olduğunu bilemiyorum
+Hali hazırda Gazze ye yardım edildiği halde, illegal olarak bir ülkenin sularına izinsiz girmenin sonucunu ağır şekilde ödemiş insanlar vardı o gemide.
+ Herşeyi geçtim de, çoluk çocuk harala gürele israil'in sınırlarına girenler, acaba cidden gazze ye yardım etmek için mi uğraşıyorlardı?
Hayır kardeşim bende yardım ettim gazze ye. Bilmem kaç numarasına boş msj attım ve 5tl yardım ettim. Hemde yattığım yerden. Bu türlü zorlamaların sonucunda böyle şeyleri yaşamak doğaldır. Ne zorunuz var nereniz kaşınıyor da gidiyonuz bir gemi insan?
--spoiler--
Hükümet kanadında recepsiyona katılıma gelirsek, onların ne yaptıklarını, yapmak istediklerini Atatürk zaten yıllar önce Gençliğe hitabesinde dile getirmiştir. Herşey tamam da tek birşeyi unutmuşsun atam, bu türlü oyunlar 2 çuval kömürle olacak kadar basitmiş, bunu söylememişsin bizlere...
herhangi bir müthişlik görmediğim yazı. recepsiyon vurucu ifadesinin şehvetine kapılıp müthiş diye niteleniyorsa eğer bu yazı, ifadenin daha önce kemal kılıçtaroğlu tarafından kullandığını hatırlatmak isterim. ha kemal kılıçtaroğlu'ndan önce kim kullandı diye sorarsanız eğer hemen söyleyeyim; recepsion olarak yalçın küçük hoca.
kendi israil'e her daim el pençe divan duran şaşırmış birinin, israil ile bağlantıları ortaya çıkmış bir gazetedeki yazısı. Kendi yapamadığı şeyi başkasından bekliyor hazret. Sen zaten mavi marmara olayında zaten israilin yanındaydın, sen başbakan olsan ne yapıcaktın onları da anlat bi be. Kendisinden bir müthiş yazı da Türkiyedeki incirlik adındaki amerikan askeri şehri hakkında bekliyoruz. Desteklediği ulusalcı, milliyetçi aslan muhalefetin niye bu konuda tek kelime etmediğini, hükümeti niye bu konudan vurmadığını da müthiş bi anlat bize abi. Maçan varsa tabi.
bu yazıyı eleştiren, özellikle de iki kilo kömür beyinli silik akp yandaşlarına şu şekilde seslenmeyi gerektiren yazıdır:
Bre adamlar hepiniz, yılmaz özdil'in şu'su bu'su diye eleştirmişsiniz, yazarlığına çamur atmışsınız, hatta o da israil'i destekler falan dahi demişsiniz de,biriniz ama sadece biriniz o sizlerin kıçları çatlarcasına, elleri patlarcasına yüzünüze tükürseler alkışladığınız arkadaşların, o dönemde israil bizim vatandaşlarımızı resmen kurşunlayıp katlettiğinde, çıkıpta kimisi gözlerini ayırarak, kimisi ağlayarak, kimisi bağırarak, israil'e (yine sizin o bilinçsiz alkışlarınızı almak için) kin kusup tehdiler savurduğu, haddinizi bildireceğiz dediği halde, aradan kısa zaman geçmesine rağmen bugün o israil'i hiç bir şey olmamış gibi her türlü ağırlıyor olmalarına, hatta baştacı misafir ediyor olmalarına hiç değinmemişsiniz, gözlerimizin içine baka baka oyananan bu karaktersizce ve yüzsüzce oyuna hiç bir açıklama getirememişsiniz.ilginç değil mi?
ya bırakın akp ci chp ci şu'cu bu'cu olmayı, bırakın özdil'i sevmeyi sevmemeyi, bu vatanın evladı olarak kim bunu, nasıl içine sindirebilir, nasıl "efendim bu politikanın gereğidir" gibi zırvalarla bu durumun üstünü kapamaya çalışabilir.yapmayın beyler hanımlar, bırakın ideolojik at gözlüklerini bir kenara, bırakın partizanlığı, eğer bu konularla ilgili menfaaat bağlantınız yoksa tabi, bırakın da bu ülke uçuruma yuvarlanmasın.
--spoiler--
Yalanlarından bıktığımız, asla eskisi gibi olmayacağımız ve hesap sorduğumuz için, tecrit ederek, yalnızlaştırdığımız, bedel ödetip AKP'nin iftarına çağırmadığımız, israil Büyükelçisi Gaby Levy... Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim recepsiyonuna davet edildi.
¡
Geldi tabii adam.
Gül'ün elini sıktı.
Tebrik ederim dedi!
¡
Bizimkinin ne dediğini tam öğrenemedim ama, dese dese, eksik olmayın; demiştir herhalde.
--spoiler--
müthiş ötesi sonuç bölümü olan yazıdır.
gerçeği gördüğü halde yine de görmezlikten gelen akp yalaka moduna dönmüş insanların bu yazıyı okutarak yine nasıl o hale döndüklerini gösteren ibret verici durum..
hayır adamın durmadan yazı stili yok müsamereymiş de, kendisi kemalistmiş zaten de'leriyle uğraşıp duruyorlar, ya allah rızası için şu yazdığı konu yanlıştır, ispatı da şudur deyiversin birisi de!
