yılmaz odabaşı

entry168 galeri9
    168.
  1. "(...)
    su olmadınız kuruyan ırmaklara
    iskemle olmadınız öyle yorgun oturacaklara
    üye olsanız ne çıkar derneklere
    memur olsanız ne çıkar devletlere
    okur olsanız ne çıkar şiirlere
    evet, okur olsanız ne çıkar şiirlere"
    1 ...
  2. 167.
  3. Kanatlanır, kanatılır bütün boşluklar.
    Aynalar her gün bir başka yalan söyler
    ve kalınır geride çizilmiş hayatlardan,
    geride yağmurlardan ve çığlıklardan.

    Herkes çizer boşluğunu…
    Her aşk başlarken pembe,
    ayrılıkta rengi siyah yalnızlığın…

    Herkes arar pembesini.
    Oysa kendinden ötesi yoktur;
    kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini…

    Herkes sever doğumunu;
    kim sever ölümünü?
    Herkes sever doğrusunu;
    kim sever yanlışını?
    Herkes susar ayıbını.
    Herkes susar ayıbını…

    Herkes bilir gitmesini.
    Bir zaman öğrenirsin
    gideni sırtından öpmesini
    Herkes yaşar hasretini…

    Herkes geçer gençliğini
    Herkes…Buğusunda anıların
    yitirir kekliğini…

    Herkes yaşamakla suçlu,
    aşkıyla hükümlüdür;
    herkes doğarken ölümlüdür.

    Herkes ölür ölümünü;
    göğe salıp düşlerini,
    salıp tenini, nefesini
    bırakır ceketini.

    Herkes bırakacaktır ceketini…

    şiiriyle anıyorum. Sevgiler.
    3 ...
  4. 166.
  5. " Herkes kendine gider bir gelen olmayınca ömür bir nefeste yiter gönül tutunmayınca.."
    1 ...
  6. 160.
  7. "bayrakları bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır. toprak eğer uğrunda ölen varsa utanmalıdır!"

    demiş kürt şair. kendi vatanları ve bayrakları olmadığı için bilemiyor tabi.
    0 ...
  8. 159.
  9. kalemi kuvvetli bir şairimizidr.

    Yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey vardır,
    Kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin.
    Bu yüzden birileri ısınıp dururken dinmez üşümelerin.
    Hayat karşına nasıl çıkarsa çıksın,
    Seni ne kadar yıpratırsa yıpratsın sakın vazgeçme....

    Ve unutma;
    Eğer hayallerin olmazsa bir gün başkasının hayali olamazsın!
    Her şey; bir sokak çocuğunun elini cebine sokabildiği kadar boş.
    Öznesi olmayan cümleler gibi değersiz.
    Ve senin "Naber" soruna, "iyilik" dediğim kadar yalan...
    2 ...
  10. 158.
  11. 1 kasım seçim sonuçlarını bahane ederek ülkeyi terketmiş olan şair.

    isviçreden mesaj göndermiş ülkeye, seçim sonuçlarını protesto etmek amacıyla fransaya yerleşeceğim diye.

    yolun açık olsun diyelim kendisine. burdayken zaten mücadele etmezdi, gidince birşey kaybetmiş olmayacağız.
    0 ...
  12. 157.
  13. ne zaman adını duysam aklıma hep reşo - TALAN iklimi adlı destanı gelir. harbiden destan ama. grup yorum da bestelemişti.
    sen istediğin kadar ülkeyi terk et, şiirlerin bu toprakları bırakır mı sandın üstad.

    Reşo(Talan iklimi)

    Sosyal eşkiyalar halkları için bir Napolyon ya da
    Bismark`tan daha önemliydiler va haklarında
    özlem dolu, gurur dolu türküler yakıldı...
    E.J.Hobsbown
    SUNU:
    Soru taşırım sabaha
    Dallar da ağarır
    Dutlar dökülür toprağa
    Soru taşırım sabaha

    Girmeyin bu bahçelere dilinizde şarkılar yalan
    Bir yanlışlık büyüyor ayak seslerinizle
    Örtmeyin soykırımları benim coğrafyam talan
    Günlerdir haritalarda bir yanlışlık olduğunu söylüyorum
    Bu ses de gürleşir bir gün, biliyorum
    Bir rüzgar vurup geçiyor sesimin yalımına
    Duyulmuyorum...
    Sevdanın özeti dağ
    Diyeti hüküm

    Günlerdir haritalarda bir yanlışlık olduğunu söylüyorum
    Göğsünde yer aç dağlım, karalım

    K o n a k l a m a k i s t i y o r u m . . . I

    Kendini tekrarlayan bir çıplaklıktı Reso
    Bir başka adı da en uzun eyvah
    Her akşam sırtını dayayıp Botan Dağı`na
    Were hay lo hay lo hay loo

    Bağırıp dağlarda öksüz öküzler gibi
    Oturup sesinin yankısına gülerdi
    Koşardı,
    Şalvarına rüzgar girerdi...

    Zor
    Reso
    Kara yazılı bir kara adam
    Alnında talan iklimi dağlım, karalım
    Mezar başlarında unutup nefesini
    Bin isyana dağıtmıştır sesini
    Sükut ikrardan
    Konuşmaz...

    Ve toprağa hınçla basarak geçer
    Sarsarak geçer, sararak, sarılarak
    Rahminde bin bereket susan ne varsa öperek geçer
    Sesi de
    Sevdası da yankısız...

    (Cebinde Kore harbinden terhis belgesi
    Ve Dersim`de asılan babadan yadigar kösteği...)

    Zor
    Reso
    Geçkin bir meyva gibi
    Büyümüş de dalında
    Dalında yalnızlığı
    Dalında dağ çiçekleri
    Bir de namlulara sürülmüş mermi çekirdekleri...

    II

    -Bu dağların mağrur duruşu bizim
    Suyun ve toprağın öte kıyısı ötelerin
    Ve ötekinindir...

    Kılıç kuşananın derdi Reso
    Ve yürürdü

    Y o l g i d e n i n d i r . . .

    III
    Kendini tekrarlayan bir çıplaklıktı Reso
    Kendini tekrarlayan çirkin besmele
    Uçsuz bucaksız bir direnmeydi
    Ve dipsiz bir ağıttı kendi sesinde

    Yoklaşan metre metre loooo çıkardı ağzından
    Sonrası çapraz fişeklik ve duman
    Sonrası vay babo ya da he kurban

    V

    Kentlerde az konuşan hakimler
    Ve gözlükleri siyah çerçeveli katipler, mübaşirler
    Gıyabında vur emri verdi
    Vur emri dört ovaya ihzar edildi

    Reso, her gün batanda Botan Dağı`nda
    Tekmiiil derdi,
    Kardaş, destursuz, tekmilsiz giremez bu dağlara
    Jendirme cemseleri !..
    Ve üç el ateşlerdi mavzerini

    IV

    Düzlükte
    Kuşatır köyleri Jendirma cemseleri
    Himayesinde dağlı, karalı sevinçler
    Murdar olan düşler

    Kapaklanırlar toprağa vurulan atlar gibi
    iri gözleri ve iri sabırlarıyla
    Eleriyle itip yüzlerine konan sinekleri
    Kalkarlar
    Şalvarlarında toz ve ..k lekeleri

    Daha
    Kendini tekrarlar çirkin besmele...

    VII

    Başına ve Jandarma noktalarına:
    .............................
    .......................
    ....... Vatandaş himayesindedir devletin...
    Vatandaş
    himayesindedir
    Eylül ayı
    Ve Berivan`ın çeyiz bohçası
    Katliam provaları
    Talan
    Ve Newroz
    Himayesinde

    Reso`nun gerilimi zulmü beş geçer
    Çeyrek çılgınlık ve tam tekmil isyan
    Himaye dedi
    Neresindedir ?..

    E ş k i y a a ş k ı n a !..

    Zor
    Reso
    Kendi gerçeğinde,
    Umutlu, Müthiş !
    Coğrafyasında dar
    Reso ki bir çınardır
    içinden kanar...

    Benzemez büyümeyi bilmeyene
    Gürleşip kendi sesinde
    Büyümeyene

    /isyanın özeti dağ
    Diyeti ölüm.../

    Kendini tekrarlayan çirkin besmele

    VIII

    Halk, yankıdır ovalardan
    Dağ düzlükleri ve patikalardan:

    -Reso Reso zor Reso
    Düşsüzü düşe getir
    Doğruyu söze getir
    Yangın ol şu dağlarda
    Eğriyi düze getir

    Getir !

    E ş k i y a a ş k ı n a !..

    Reso: -Bu dağların eteğinde yolcu yollanır
    Doru atlar bozkırlarda şahlanır
    Çok sürmez buralarda mavzer sesleri

    Dönerim
    Özlemim ayaklanır
    Kuşlarım kanatlanır...

    IX

    Ve kadınlar
    Yollara

    Sulara döktü sesini:

    -Reso dağların piri
    Düze inmez kederi
    Yol yokuş, yolcu çıplak
    Bilinmez mi nedeni

    Boğdular sesimizi
    al getir

    Yüreklerimizde kuş ölüleri

    X

    Reso:

    -Sormayın şu dünyaya yalan gelir, talan gideriz
    Sormayın
    Bilmem...
    Esmer yürekli oğluysam hıçkıran toprağımın
    isyanım ölümle yazılır alnıma kirvem...

    Ülkem, tütünle isladim türkülerimi
    Oğlunum
    Çölde susan bir ağaçtım köklerime aktardım seni
    Oğlunum ya
    Su yolunda kırılmış su testisi bil beni

    (Bu dağların düzlüğü mayın iklimi
    Doruğu talan
    Unutur sonra bir türküde eşgalini her akşam:

    `Gelini de gelini Kürdün gelini
    Namussuza vermez vermez elini`)

    XI
    (ARA YORUM)

    Düzdekiler:

    -Dağlara bırak sesini
    Kürt Reso, önce doğur kendini
    Çıkar at bu bozgunu toprağından kirli bir mendil gibi
    Donat kendini / Kirlenen çokluktan ayır
    Yüzsüze, soysuza bırakma iklimini
    Bin talan, oyyy talan iklimini !..

    Önümüzde kan sıçramış tandır ekmeği
    Önümüzde Kürt kızları
    Dağlı kısraklar, muskalar
    Ve ziyaret iplikleri

    /Ö n l e r i n d e :
    S o y k ı r ı m e s k i z l e r i . . ./

    XII

    (O, çağına ters düşüyor
    Çünkü töresi de, iklimi de çağına ters düşüyor
    Reso`ya kalsa düşmeyecek
    Belki...)

    Daha
    Tanrıya susar Reso
    Bilmez ki dinleri bile yoktur tanrıların
    Önce öksüz çocuklukları / sonra öksüz çocukları

    Ve çoktan beri
    Kan kokar Kürt çocuklarının ninnileri

    Vay !..
    Kıblesiz isyan
    Rotasız ömür

    Vay !..
    Duru hava
    Açık yürek
    Koyu yalnızlık...

    XIII

    Korkusu ne günden ne geceden Reso`nun
    Ö l ü m d e n . . .
    Yaşamak uzak,, yakın ölüm bu eşkiya aşklara
    Reso gider, Seho çıkar dağlara
    idris çıkar
    Koçero ya da

    Önceleri bu dağlara bel verenler
    Seslerini buralarda koyup, gittiler...
    Ağaç köklerine bulaşmış ağıtları
    Daha
    Yetimdir atları, avratları ve silahları

    (Reso`ydu ya yine etten, kemikten
    Bakardı, ürkerdi dipsiz ölümden)

    Ölürsem derdi
    Büyük bir meydanda ölmeliyim
    Büyük ateşler yakarak
    Ve kendim kadar kolay şarkılar bırakarak

    Ölmeden doru atlar, diri kadınlar sevmeliyim...

    XIV

    Her eşkiya ecelsiz ölür elbet
    Belki okunmaz bile künyesi

    Reso acıları takışır
    isyanlara yaraşır
    isyanı zor gelende
    Halaylara karışır

    Halaylar Reso`ya karışmaz...

    Dağlara kalır da Reso
    dağlar Reso`ya kalmaz

    /isyanın özeti dağ
    Diyeti ölüm../

    XV

    Elbet bir sabah sevdası pusuya düşer sessizce
    Mavzeri yere
    Zor Reso
    Kolay ölüm
    Ömrü bir seher yeline
    Süngüler ve sinekler kalır
    Eşkiya aşklarda savrulan yüreğine

    XVI

    Çünkü ölüm
    Bir fişeklikte değil
    Bir mermideydi
    Bir sünğüde
    Gecede
    Zamansız
    Yanıtsız
    Ve kahpe

    Kalan:

    Teli kırık saz
    Yarım kalan söz...

    XVII

    Her talan iklimi elbet
    Kendi talan Reso`sunu doğurur
    Ve boğar kendi talanında yine

    XVIII
    (KORO)

    Harman sonu
    Terle yıkanır bozkır
    Kalan
    Saman çöpleri
    Ve yağmur...

    Biz ne zorlu yangınlar ve yiğit kadınlar gördük

    Yangınlar:
    Yaktılar
    Kırdılar
    Ve bıraktılar
    Sesimizi sessizliğe gömdük

    Bozkırın, dağın ve zorun kadını kadın-lar
    Soframıza aş taşıdılar
    Yılan gibi kıvrılıp yün yataklarda
    Sevişip terlediler / yaban gülü koktular

    Biz ne güzel kadınlar gördük

    Süzülüp imbiğinden zamanın
    Beraber yırttık kirini sabrın / beraber
    And olsun
    Yırtacağız kahrını da karanın ve karanlığın
    Töreye, toprağa, suya ve aşka
    And...

    Biz ne yangınlar, büyük pusular
    Ve ne güzel çocuklar gördük...

    XIX
    Her türküyü çalmaz bizim telimiz (*)
    Her halaya çırpınmaz mendilimiz...

    Kalan teli kırık saz ve sekiz kulağıyla
    Telli şeytan dilimiz
    Pir Sultan`lar pirimiz

    Kalan teli kırık saz ve sekiz kulağıyla
    Köroğlu'ndan, Koçero'dan, Atçalı'dan, Sivan'dan
    Çakıcı`dan, Cigerxwin'den,Reşo'dan

    Bedreddin`den
    Nazım`dan
    Ya da Lorca`dan

    /DOL VE TAMAMLA KENDiNi YARIM KALAN SÖZ !../

    XX

    Sonra da el ele inelim bu göğün rahmetine
    Toprağın
    Şarabın
    Ve sevmenin rahmetine

    inelim
    i n i l e c e k s e . . .
    2 ...
  14. 156.
  15. 155.
  16. Sen upuzun kulaçlarla
    Bogusurken okyanuslarda
    Bakarsın yenilmissin bir damlaya.
    0 ...
  17. 154.
  18. samimi ve gerçek biri. hayat hikayesi ve yazdıkları şu sıra bana dokunan tek isim. bakın sızı'sını nasıl anlatmış;

    insansızım, rüzgarsızım, yarsızım
    hepsi de benim sızım

    insan sızım, rüzgar sızım, yar sızım.
    tuttum yazdım bunları bir de ah nasıl ar sızım.

    Arsızım, çekil sızım, sus sızım
    Ulan bir de aşksızım , para sızım, şans sızım''
    1 ...
  19. 153.
  20. " Kendini bıçak gibi ışıldayan yeni güne bağışla.
    Yürü, arkana bakma ama umursa,
    Bazen anılara en çok yakışan elbise,
    Birkaç damla göz yaşıdır unutma. "

    Gece gece nereden geldiyse aklıma.
    2 ...
  21. 152.
  22. "(...)
    şiirleri sabahlara gerelim;
    a y d ı n l ı k o l s u n..."
    1 ...
  23. 151.
  24. Biz sesinden başka sokağı
    Düşünden başka vatanı olmayanlar
    Biz yağmurlarda şemsiyesiz yıkananlar
    Yakılanlar, yakınanlar
    Biz lanetli kişiler, ötekiler
    Biz türkü söyleyenler!
    Biz sürgünler, kefensizler
    Biz aylak günlerin upuzun şarkıları.

    Biz biat etmeyenler!

    YILMAZ ODABAŞI
    1 ...
  25. 150.
  26. herkes kırılamaz
    bazen ipince dal olmak gerekir
    kırılmak için
    Ama dünya kütüklerin…

    ağlayamaz herkes
    ağlayabilecek kadar büyümek gerekir
    Dünya ise küçüklerin…

    sevemez herkes
    bir orman olmak gerekir sevmek için
    Bak ki dünya çöllerin…

    Ve vakur bir damla olmak
    dalga için
    katılmak okyanusa aşk için, isyan için!

    Yılmaz Odabaşı / Teğet
    1 ...
  27. 149.
  28. ''yağmurdan önce biz
    bütün çılgınlıkları bir bir bölüştük.
    bir bir türküleri, telâşlı koşuşları; silahları, tabuları, ayrılıkları..
    çoğaltıp yalnızlığımızı feodal tekkelerde,
    ellerimizin üstünde bir el bile yokken bölüştük vuruşları.

    sonra geceydi ve yalnızdık: çoğalttık susuşları...
    yağmura yağdığımız geceye çarptık; geceye hiçbir şey olmadı,
    ama biz paramparçaydık!

    ve hayat gaspetti o vakur duruşları...''

    yılmaz odabaşı
    0 ...
  29. 148.
  30. ...
    bu aşkın nüshası rüzgarlarda
    kahrı bende duracak
    sende ihanet gülüm
    bende matem kalacak
    ...
    1 ...
  31. 147.
  32. " ne Diyarbakır anladı beni ne de sen,
    oysa ne çok sevmiştim ikinizi bir bilsen.."

    var mı ötesi?
    1 ...
  33. 146.
  34. "geliyormuşum;
    pencerelerde yaz
    ve bileklerimde bayat bir intihar.

    oysa ölünecek bir şey yokmuş,
    gidince sen,
    yaşanacak bir şey olmadığı kadar.

    yanıyormuşum;
    vardığım yere bırakıp kendimi.
    atlasında yeryüzünün
    çılgın
    ve çirkin
    ve hüzünle oyalanan;

    yüreğimde kül tadı nice yangından kalan."
    2 ...
  35. 145.
  36. "Artık bulduğun her sevgi kırıntısına sımsıkı kenetlen; bırakma sakın,
    gitmesin; büyüdün artık iyi ört günlerinin üstünü üşütmesin..."
    1 ...
  37. 144.
  38. Sokakların gün batınca neden boşaldığını
    ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum.
    Konuşsam sessizlik/ gitsem ayrılık…
    0 ...
  39. 143.
  40. ''Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan. Yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım, uslanmayalım!'' diyen güzel insan.
    1 ...
  41. 142.
  42. yitirdigim her şeyde
    kazandigim bir şey var;
    kazandigim her şeyde biraz yitirdiklerim.
    bu yüzden birileri
    ısınıp dururken
    dinmez üşümelerim...
    1 ...
  43. 141.
  44. --spoiler--
    Şimdi ölsek; en fazla kahvede çaylar soğur.
    --spoiler--
    2 ...
  45. 140.
  46. Eski bir aşk,
    yeni bir ayrılıktır her zaman.
    Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır.
    Kimse bilmez be canım,
    bir yara bir ömrü nasıl kanatır...

    Yılmaz Odabaşı
    1 ...
  47. 139.
  48. ”Geliyormuşum;
    pencerelerde yaz
    ve bileklerimde bayat bir intihar
    Oysa ölünecek bir şey yokmuş,
    gidince sen,
    yaşanacak bir şey olmadığı kadar.”
    "
    Yılmaz Odabaşı, Bileklerimde Bayat Bir intihar
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük