eskişehir'in yeni yüzü. ülkemizin yetiştrdiği çalışkan ,devletimizin ihtiyacı olduğu insanlardan. siyasi görüşüne bakılarak değil, icraatlarına bakılarak değerlendirilmesi gereken bir başkan.
2001 yılında adalar'da binlerce kişi gibi bira içip çekirdek çitlerken bize çekirdekleri yere atmamamızı söylemiş eskişehir büyükşehir belediye başkanı.. karşılığında arkadaşın "neden atmayayım ki sonuçta organik atık" cevabına gülümseyerek -ve haklı olarak biraz da söylenerek- tepki gösteren belediye başkanı. O arkadaş dahil -abisi ablası olmayan grup dışındaki- öğrencilerin büyük çoğunluğunun oylarını seve seve verdiği güzel başkan. Aynı cevabı başka bir belediye başkanına vermeyi denemek bir yana o belediye başkanının halkıyla bu kadar samimiyeti kurması bile bir hayal çoğu zaman. güzel insandır kendisi. eskişehirli olmayan ama eskişehir'in iç anadoludaki en güzel şehir olmasını sağlayan ve buna devam eden süper adam. burdaki süperlik iktidar partisi olmadığı halde seçilmesinden ileri gelir. oyunu veren partiye oy verseydi eğer seçimlerde dsp kesinlikle kazanamazdı eskişehiri, hoca nerdeyse eskişehir halkı ve öğrencisi hemen arkasında gidiyor bu yüzden.
eskişehiri inanılmaz güzel bir şehire çeviren ve yaşanabilecek nadir birkaç ilden biri haline getiren adam. nedir neyin nesidir bilmem ama adamın yaptığı hizmeti yapabilecek babayiğit yoktur memlekette. kesin akp seçilseydi daha iyi şeyler yapardı. şüpesiz!
eskişehiri gercektan şehir yapan 18 yıl istanbulda oturduktan sonra okul için gittiğimde şehir ne demekmiş öğrendiğim yaşadığım, özlediğim,kalbimi bıraktığım şehrin belediye başkanı.
eskişehir'i hiç görmediğim halde takdirlerimi toplayan belediye başkanı. benim gibi bir sürü insan daha var sanırım.
şimdi de plaj yaptırmış eskişehir'e, denizi de var bir miktar. şezlong mezlong, cankurtaranlar... bir de sağlam havuzları olan kulüp olarak işletilmesi beklenen mekan çakmış yanına.
halk için yapmış onu üstelik. görüntüler o yönde. kemailst teyzelerden çok, mahallelerimizin teyzeleri vardı plajda. güzel olmuş lan cidden. alkış!
dün habertürk'te balçiçek pamir'in sunduğu söz sende programına konuk olmuş ve ezan türkçe okunduğu dönemde 1 sene müezzinlik yaptığını ve sabah ezanı okuduğunu açıklayan eskişehir büyükşehir belediye başkanı.
bugün(22 temmuz) anadolu'nun bozkırına yaptığı yapay deniz ve plajı açarak, eskişehir'den ankara'da bugünlerde ahlak bekçiliğine merak salmış birilerinin yüreklerini hoplatacak, harika insan.
bunu nereden mi çıkardım, mehmet tezkan ın dün(21 temmuz) vatan gazetesindeki yazısından anladığımız kadarı ile, recep tayyip erdoğan ve hükümet ahlak bekçiliğine soyunmuş gözüküyor:
kısıtlanan bütçesine, belediye meclisi tarafından engellenen projelerine rağmen eskişehir'i avrupa mimarisine sokan yönetici. ha bir de milyarlarca dolar bütçeye sahip ankara büyükşehir belediyesi var ama o daha simcity oynuyor abisi. level atladığında ankara'da daha güzel şeyler yapabilir. *
Bir adam, harbiye'de taksiye bindi. sürücünün yanına oturup aksaray'a gideceğini söyledi. sürücü konuşkan biriydi, yol boyunca durmadan konuştu.
bak şu yollara ağbi...allah razı olsun adamdan, yolları açtı da millet nefes aldı be!.. yol bu, yol ne demek? yol, bir kentin nefes borusu demek. yolları tıkandı mı, o kent soluk alamaz. yahu buraları neydi eskiden be... iki kilometre var yok, şu yolu yarım saatte alamazdık. arabalar durup yollar tıkanınca şoför şoföre muhabbet ederdik. bak, şimdi nasıl dakkada geçtik yolu.
bizim millete iyilik yaramaz ağbi... elin ağzı torba değil ki büzesin. yolları açtı diye adama söylemedik laf bırakmadılar. neymiş? adam yiyormuş. yesin ağbi, yesin be! afiyet, bal, şeker olsun. yeter ki, yediğini inkâr etmesin, annadın mı? yani iş yapsın, iş... adam iş yaptı, annadın mı? ne kadar iş yaparsa o kadar da yiyecek; ne kadar yerse o kadar da iş yapacak... namuslu adam ona derim ağbi... iş yapıyor mu, yapmıyor mu? sen ona bak. iş yaptıktan sonra yesin ulan, yesin be... benden yana anamın ak sütü gibi helal olsun, annadın mı? adam yapıcı ağbi, yapıcı... yiyici ama yapıcı da... bak, neler yaptı, öyle değil mi? insanın yediği unutulur, ama yaptığı kalır, unutulmaz.
bir müşterim anlatmıştı sizden iyi olmasın, zamanında bir bursa valisi paşa varmış mesela, abdülhamit'in emriyle o zamanın büyük millet meclisi'ni kapatmış, bu kötülüğü unutulmuş da, bursa'nın dar yollarını açması unutulmamış. tarihten ders alınacak ağbi...
yemesine yedi ama bak neler yaptı, ortada. sonradan herkes sülalesine rahmet okuyacak. bak şu yollara mesela. adam yolları açtı, alanları genişletti. yedi diyorlar. ne demek yedi? insan olur da yemez olur mu? eskisi yemedi de ne bok yedi, affedersin... ne yaptı yani? tavşan tersi gibi, ne kokar ne bulaşır bir herifti. ne o? namusluymuş. bana ne yararı var onun namusunun? ulan, öyle namus olmaz olsun. millete bir yararı olmadıktan sonra onun namusundan bana ne?
ağbi, insanoğlu yiyecek, yiyecek... yemeden olmaz. ne demişler hani, bal tutan parmağını yalar, demişler. çok iyi demişler ağbi... adamda maşallah öyle bir parmak var, daldırdı mı parmağını bir okka bal kaldırıyor. neden? çünkü büyük iş yapıyor. büyük iş yapınca da büyük yiyecek... yesin, yesin! becerebiliyorsan sen de bir iş yap da ye. öyle değil mi ağbi...
namusluymuş... bana ne yahu... onun namusu allah'la arasında bir dalga, beni ırgalamaz.
ne kendi yer, ne başkalarına yedirir; öylelerinden nefret ederim.
yemeyen var mı ağabey? söyle bana, kim yememiş, hangisi yememiş? ağızdır bu, elbet yiyecek... boğazdır bu, elbet geçecek. ye, helal olsun, ama iş yap be kardeşim.
onu bunu bilmem ben ağbi, ben yiyenden yanayım; ama iş yap da ye. o zaman canım kurban...
büyük iş yaptı mı adam, elbet büyük yer. yiyenden korkma hiçbir zamn, ben yemem diyenden kork. o hiçbir iş yapmayanlar herkese namuslu görünüp, kimse de yemsin numarasına yatar. biz bu numaraları yer miyiz ağbi? salt kendileri yesin, başkaları yemesin isterler. var mı öyle dalga? rabbena, hep bana. alıp da kaçan mı?
hem yiyeceksin, hem yedireceksin ki, milletin işleri yürüsün... herkes haddini bilmeli; kendi mevkiine, kendi rütbesine, kendi derecesine göre yiyecek ki düzen bozulmasın, annadın mı?
millet şunu anlamıyor: yemeden ve yedirmeden olmaz. cenabı mevlam, insana iki el, bir ağız vermiş. niçin? yesin diye... yoksam, kurban olduğum cenabı mevlam bilmez miydi insana iki el yerine bir el monte edip iki de ağız deliği açmayı. o zaman bir elle iyi yiyemezsin. herşeyin bir esbabı var. iki elin, bir ağzın var ki, bol bol yiyesin diye, öyle değil mi ağbi?
yemiş! yer ulan! elbet yiyecek. adamın ağzı var be! ama bu bizim millete iyilik yaramaz.
çok yemiş diyorlar. iyi ama çok da iş yapmış adam, onu gören yok...
burda mı ineceksin? tamam ağbi... vallaha bozuğum yok ağbi... yeni çıktım işe. paranın üstünü veremeyeceğim. kusura kalma. hakkın geçiyor ama n'apayım ağbi... helal et!
ağız bu ağbi, yiyecek! yesin, yesin ama iş bitirsin. gel de anlat bunu bizim millete. bu bizim millete iyilik yaramaz ağbi...
hadi eyvallah ağbi... helal et!
ezici bir üstünlükle yeniden seçilmesine rağmen eskişehir'deki herkesin belediye başkanı olacağını söylemiş aydın kişi.
buradan isviçreli bilim adamlarına sesleniyorum! bırakın balıkçılarla uğraşmayı bi naneye yaramayan el kremleri üretmeyi de gidin insan klonlamanın yollarını arayın. bu insanlardan bu kadar az varken stok yapmamız lazım. kıskanıyorum mütemadiyen. ayrıca arko neyinize yetmiyor lan dürziler!
sahibinin sesi olan medya grubu'na gereken ayarı aldığı oy oranı ile çekendir.
iftiralarla dolu haberler yazıp, bedava gazete dağıtanlar, bedava dağıttıkları gazeteleri rulo haline getirip kullanırlarsa, sonucu daha rahat alabilirler.