Dünyanın sayılı zor işlerinden birisidir. Kişi yazmak için masaya oturur lakin bir anda kafasındaki herşey kuş olup uçar gider. insanın aklına bişe gelmez ama bir çok şey kafasında canlanır. Ama bu seferde kağıda dökemez... En sonunda güç bela bitirir ve derin bi nefes alır... Ama o da ne daha 30 kişi var sırada...
özellikle lise yıllarında insana hayatı rezil eden işkence. adamdan nefret etsen bile oraya kötü hiç bir şey yazamazsın. herif yavşaktır, tanıdığım en beyfendi insanlardasın, yazarsın. kız kaşardır, namus kavramının vucut bulduğu yegane insan sensin, timsali şeyler yazılır. amk yine celallendim, kaldırsınlar lan bu yıllık olayını filan.
özellikle ilk yazılan yazılar kabus gibidir. topu topu 3 cümleyi yazana kadar akla karayı seçersiniz. bu alışma devresinden sonra zirve yaparsınız en şahane eserlerinizi verirsiniz. sonra o gazla devam edip bütün yazıları 2 günde bitirirsiniz, bir bakmışsınız ki hepsi -özellikle sonları- aynı oluvermiş. ne tesadüf *
başkalarının yıllığını okumak zevkli olsa da yapılması ve uğraşılması aşırı boş ve yorucu eylem. öğrenci işkencesi bile denilebilir. zaten yazılanların %80'i bana aşırı yapmacık geliyor, bir de üzerine o kadar emek vermek de ne bileyim, tarifsiz. zaten sevgilisine methiyeler patlatıp 2 ay sonra ayrılanı mı desen, "kankaaa" diye başlayan 1 paragraf yazıp mezuniyet sonrası hiç konuşmayan mı desen, 3 yıl sonra yıllığı eline alıp açınca "ben bunu niye yazdım ki aq?" tepkisini verecek mi desen dolu dolu var.
bu olayın en güzel yanı bence fotoğraflar. fotoğraflar her şeydir. net.
kendi tekniğim olan, önce kişiyle ilgili anıların ve özelliklerin kısa notlar halinde yazılması ardından bütünleştirilip metine dönüştürülmesi başarılı bir işlemdir. ilgilenene.