yıllardır bilinen gerçeğin aslında gerçek olmadığı

entry5 galeri0
    5.
  1. Yıllardır gerçekse bundan sonra da Geçecektir.
    0 ...
  2. 3.
  3. Oğlum biz seni cami avlusunda bulduk. Aslında baban bulmuş. O kadar da söyledim almam ben o tipsiz şeyi evime diye. Zaten gökten ## yağsa bize negro düşer !
    0 ...
  4. 2.
  5. yıllardır bilinen gerçeğin aslında gerçek olmaması şöyledir; hani matrix filminde neo kırmızı hapı yutar ve uyanır. işte o uyanış gibidir, geri dönüşü yoktur. Uyanan tekrar uykuya dalamaz.
    0 ...
  6. 1.
  7. anlatacağım olayın geçtiği yerde ne ev pembe panjurlu -ki ben hiçbir zaman pembe panjurlu bir ev görmedim orası ayrı- ne de pembe panjurlu olmayan evin bahçesi çiçekliydi. tüm bunlara rağmen biz ordaydık. ben ve bir arkadaşım. tek ortak özelliğimiz isimlerimizin bir garip olmasıydı. ha birde ev sahibimizin kızı olması vasıtasıyla tanışıyor oluşumuzdu belki. biz henüz ajdar ın değilde levent oranın tv efsanesi olduğu, ayşe özgünün konuklarının yaşar nuri'ye "hocam oruçluyken su içersem orucum bozulur mu?" diye sorular sorduğu günlerden birinde eşya saklama oyunu oynarken -ki oyunun mantığı saklanan eşyayı bulmaktır- ismi bir garip olan arkadaşımın sakladığı eşyayı bulabilmek için bir taşı kaldırıp altında gördüğüm "şeyi" yılan sanıp çığlık atmamla başçavuşluğuyla övünen erol amcanın tüfeğini kapıp ateş etmesi arasında geçen süre bir insanın ellerini yıkama süresine eşitti. erol amcanın vurduğu şeyse aslında yılan değil kurbağaydı. aradan geçen onca zamana rağmen yanlış anlamalarımın sembolü olan bir kurbağaydı o artık. "esens yukarıya çıkıp şu dosyayı getirir misin?" dediğinde eski müdürüm aslında o günün doğum günüm olması vesilesiyle ofiste benim için bir kutlamanın hazırlığını yapmak için süre istiyordu o, bense "ulan bugün doğdum ben azıcık nefes almama izin ver be" diye söverek çıkıyordum merdivenleri. acıyıp cebimde kalan son parayı verdiğim tekerlekli sandalyede oturan, konuşamadığını sandığım teyze ben parayı verip arkamı döndüğümde son model cep telefonunu göğsünden çıkarıp yanındakine "arasana hayri yi" diyebilecek kadar konuşabiliyormuş meğer. üniversite de okurken "bu annem beni neden hiç aramıyor. unuttu beni biliyorum" bencilliğine düştüğümde ben o babamın hayatına giren "ötekini" öğrenip ağır depresyon geçiriyormuş oysa. hiçbir şey gördüğüm gibi değilmiş ya da gördüğüm o değilmiş benim. yargılamak "tamam anladım ben seni" demek kadar kolayı yokmuş oysa asıl erdem susup dinlemek, önyargılı davranmamakmış. bir taşı çok az kaldırıp altında gördüğünüz şeyi yılan sanıp bir kurbağanın kanına girmek demekmiş aslında yanılsama. olay deyip durum anlatmama bakma sen sayın okur bu da böyle bir durum işte.
    0 ...
  8. 6.
© 2025 uludağ sözlük