salonların komple bir duvarını kaplayan kocaman vitrinlerde duran asnikplodilerdir.
Çocukluğumuzda vardı bunlar. gazetelerin bilmem kaç yüz kupona verdiği ansiklopedilerdi. anne ve babalar çocukları okur diye o kuponları biriktitirlerdi. kanımca bu olay bir döneme damgasını vurdu.
90 ların ortasında neredeyse gittiğim her evde renk renk, çeşit çeşit bu ansiklopedileri görürdüm. Onların vitrinde öylece durması sanki bir statü göstergesiydi, ayrıcalıktı.
Hala memleketteki eve gittiğimde, kıyıyı köşeyi karıştırırken o ansiklopedilerin durduğunu görürüm. kapağı hiç açılmamış, sayfaları hiç çevrilmemiş o kalın ansiklopedileri, Meydan Larousseları şimdiye kadar ne kimse açıp okumuş ne de atmaya kıyabilmiştir.
o bir objedir. tozu alınır, cilt sırasına göre dizilir, ki buna özellikle dikkat edilir.hatta bir raf kırmızı kaplı, diğer rafın siyah kaplı olmasına azami dikkat edilir. renk uyumu şart, estetik açısından. aralarda yer kaldıysa biblo da koyulur. üçgen dantel örtü altlarından gözükürse daha bir göz alıcıdır. ama bunca uğraşa, özene eğitim şart değil. tek satırı okunmamış ansiklopedilerdir. o orda dururdaaaa durur. duracaktır. durmalıdır. ansiklopedisi de var desinler mevzusu. ansiklopedileri var güzel mi güzel ama ruhu yok.
Babamın küfürlerine vesile olan ansiklopedilerdir. Zamanında gazeteler bu ansiklopedileri kupon ile vermeden önce babam zamanın parasıyla iyi bir meblağ bayılıp almış o ansiklopedileri. Aldıktan hemen sonraları gazetelerin ansiklopedileri kupon ile vermesi baya bir sinir krizi geçirtmiş adama. Bazen hala aramızda şu konuşma geçer:
babam: Ben kaç para verdim o ansiklopedilere. Ne için? Oğlumuz okusun, kültürlü adam olsun diye! Okumuyorsun, bari git arada tozunu al. O kadar para verdik.
ben: Sen de gazete ile alsaydın allah allah! Ben mi dedim sana git o kadar para ver diye.
babam: Al işte hayırsız evlat. zaten hanginizden hayır gördüm ki!!
gazete kuponları biriktirirdi annem, belki can sıkıntısı, belki yeni bir şeyler edinme hevesi...
nelerimiz olmadı ki o kuponların sayesinde!
mutfak robotları, çatal kaşık setleri, yemek kitapları, ansiklopediler...
kullandık hepsini, eskidi bizle beraber, ansiklopediler hariç!
onlar evin baş köşesinde durdu hep, hani şu alınan ama hiç içilmeyen viskiler olurdu ya evlerimizde; işte tam onların yanında!
ödevim olduğu bir gün annem beni kütüphaneye göndermişti de yine elletmemişti o ansiklopedileri. *
dokunamazdık, yasaktı!
küçükken hepsini okuyup bitirdiğim ansiklopedilerdir. cidden ben küçükken cin ali falan okumazdım. okumayı söktükten sonra açtım ansiklopedi okudum. o yüzden afrika yerlilerinin müziklerinin 3/4 lük olduğu gibi bir kanıya sahibim. özetle gereksizdirler çoğu zaman. sadece öğretmenler dönem ödevi verdiğinde açılırdı çoğu evde. ha bir de avustralya nın başkenti canberra dır.
vaktiyle gazete kuponlarıyla alınmış ya da satın alınmış, 90'lı yıllarda vitrinlerde görülmesi yüksek, bilgi kaynaklarıydı. internet'in gelip, daha da kapsamlı bilgiyi ve alternatifi barındırmasından dolayı unutulmaya yüz tutuldu, sayfaları tozlandı. ama ansiklopedi, sözlük okuyan kesim hala mevcut. bir nevi nostaljiyi yaşamaya devam ediyorlar, ne mutlu onlara.
bir salon vitrininde temaşa duygusuna hitap eden güzel görünümlü ansiklopediler vardır. bir de toplum vitrinini süsleyen ansiklopedi gibi insanlar vardır. birinin mutat biçimde tozunu alırken diğerinin tozundan kaçarız. bu herşeyi bilen edamız bizi bizden, dahası her iki vitrin güzelinden uzak eylemiştir.
aslında hepsi birer uyuyan tarihtir o yüzden yıllarcca durmuşlar ve yıllarca duracaklardır.içinde yazıp attığımız kim bilir kaç not vardır.onlar tabiki eskidir.ama eski olan güzeldir daha tatlıdır.