yıllara göre kahvaltı alışkanlıkları

entry24 galeri0
    1.
  1. toplumların gelirlerinin arttığı oranda, yıldan yıla farklılaşan alışkanlıklardır.
    1970 ler: sana yağı, reçel, çay.
    3 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. 1990 - süt, yımırta, sucuk, peynir...
    2007 - sigara ve kahve..
    12 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. milenyum çağı* ; "...hafız televizyonda mısır gevreği reklamı gördüm, nasıl bir şey acaba..."
    3 ...
  8. 6.
  9. 1991 - çay, pekmez, yumurta, zeytin, reçel, peynir, çökelek, tereyağı..sağlık 10 numara.

    2007 - işe gelirken yoldan aldığım dandik unlu mamülleri yemekten dötüm kurudu.
    120 ...
  10. 7.
  11. 80'li yıllar : ev yapımı reçel, köyden ithal tereyağı, soba üstü kızarmış ekmek, sele zeytini.
    90'li yıllar : bal, sana yagi , fırından çıkmış sıcak ekmek, marmara birlik zeytini.
    2000'li yillar : E300-E400'lü margarin, e300-e400'lü reçel, salam, sucuk, sosis, mısır gevrekleri.
    3000'li yillar : tablet şeklinde kahvalı konstantresi.
    4 ...
  12. 8.
  13. 1950 öncesi: çay henüz yaygın değildir ve kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi çorbalardır.
    (bkz: tarhana çorbası)
    (bkz: mercimek çorbası)
    4 ...
  14. 9.
  15. ilköğretim/lise yılları:annenin erkenden kalkarak hazırladığı olması gereken kahvaltı.
    üniversite yılları:evde hiçbir zaman kahvaltılık olmadığı için öyle bir alışkanlık söz konusu değildir.şayet para bulunursa okul kantininden alınan poaça ve çay.
    0 ...
  16. 10.
  17. yılları önce : Saatlerce sıra beklenip zar zor alınan tüp'ün ısıttığı su ile demlenen çay.
    Şimdi : doğalgaz sayesinde hemencecik hazırlanan su ile demlenen çay.
    2 ...
  18. 11.
  19. tek haneli yaşların yaşandığı yıllarda nesquik vardı, her bardak için iki tatlı kaşığı nesquik yeterdi. şimdi nescafe üçü bir arada var, her bardağa bir paket koyuyorsun, üçü bir arada, ama yine eksik bir şeyler var...
    2 ...
  20. 12.
  21. kişinin yaşıyla da alakalı olabilecek, yaş ilerledikçe sağlıklı kalabilmek adına değiştirilen/vazgeçilen alışkanlıklardır. çünkü artık kişi gelişme çağında değildir. kilo alıyordur, kolestrolü çıkmıştır, şekeri vardır. yani yaşlanıyordur.

    90'lı yıllar: yumuşacık, tazecik, fırından yeni çıkmış beyaz ekmek.
    2000'li yıllar: kepekli, sert ve siyah ekmek. belki de bir önceki günden kalmıştır.
    0 ...
  22. 13.
  23. 80'li yıllar; peynir yemek kutsaldır. okula gitmeden önce içirilen bir bardak soğuk süt, ileri ki yılların ceza sistemidir.

    -nerdeydin sen!
    -sokakta oynuyorduk anne.
    -geç kaldın. cezalısın! 5 bardak süt içiceksin! *
    (bkz: psikopat anne yaptırımları)

    90'lı yıllar;kahvaltı talebiniz geçici olarak ertelenmiştir. baba işine gider. 2 lokma atıştırıp tv karşısına geçtiğiniz kahvaltı sofrasına tekrar çağırılırsınız.

    -öyle babandan yüz bulup yememek yok. bunlar bitecek hadi...
    -hepsi mi?
    -daha bir de süt içeceksin...
    -bögğkkk

    2000'li yılların ilk evresi;

    -birgün de kız gibi erkenden kalkıp kahvaltıyı sen hazırlasan olmaz di mi?
    -şaka mı bu?

    kabus kesintiye uğrar.

    üniversite evresi;

    -sabah kalkar kalkmaz midesini düşünen insanları bi türlü anlamıyorum...kahve?
    -harikasın moruk...sigara?

    yıl 2007;(son evre)

    (sevgili kucağında kediyle uykunuzun en tatlı yerinde başınızda belirir.)

    -aşkım hadi uyan ya!biz acıktık.
    -....
    -aşkım hadi ya, kahvaltı hazırla. çok acıktık!
    -....
    -hemen yataktan çıkmazsan kediyi üzerine atarım bak!

    yataktan çıkılır. mutfağa doğru sallana sallana yol alınır...

    -gel buraya kedi. süt içeceksin!

    (bkz: nokta)
    10 ...
  24. 14.
  25. 15.
  26. yıl - milattan önce 4000, lazlar: hamsi, mısır ekmeği
    yıl - milattan sonra 2008, lazlar: hamsi, mısır ekmeği
    4 ...
  27. 16.
  28. değişkenlik gösteren bir şeydir.
    2 ...
  29. 17.
  30. şanslı olduğumuzu düşündüren alışkanlıklardır, vardır da alışkanlık etmişizdir. nestle nesfit ve süt örneğin.
    şanssız olanlardan bir diyalog:
    - sabah kahvaltısında ne var?
    + henüz birşey yok, av'a çıkıyorum ben, belki bir tavşan belki bir bizon.
    - tamam ben de ateşi hazırlayım.
    2 ...
  31. 18.
  32. kahvaltı derken?
    malesef unutulan.
    şimdi; sütsüz ve şekersiz kahve. kahvesi bol.
    3 ...
  33. 19.
  34. mısır gevreği ve süt ikilisi.
    1 ...
  35. 20.
  36. aslında yıllardır değişmeyen alışkanlıktır. süt ürünleri baş köşededir.
    0 ...
  37. 21.
  38. ben 27 yaşındayım, sizi bilmem. güzel bir ailem vardı eskiden. eskiden dediysem 90 larda falan, o kadar da eski değil. kahvaltıyla arası iyi bir çocuk olmadım hiç. yeni uyandığımda asla sofraya oturamazdım. hala da öyle.

    o yıllarda hafta içi okula gitmeden önce elime tutuşturulan bir börek ve bir dikişte bitirdiğim meyve suyundan ibaretti kahvaltı benim için. ben meyve suyunu hiç göremedim bardağın içinde, gözlerim şişti yeni uyandığım için çünkü. büyüdüm, sabahları yatakta geçirilen 5 dakikanın, sofrada yenecek bir dilim ekmekten daha önemli olduğu kararına vardım ve kahvaltı yapmamaya devam ediyorum. herneyse.

    benim ailem de öyle olduğu için mi yoksa gerçekten mi öyleydi bilmiyorum ama haftasonları kahvaltısı bir aile için çok özeldi. en azından bizim ailemiz için öyle. özellikle pazar günleri resmen kahvaltı günüydü. çünkü kahvaltıyı babam hazırlardı.

    pazar günleri sabah 8 civarında kapının çarpma sesiyle uyanırdım. bu, babamın bakkala gittiği anlamına gelirdi. sonra tekrar dalardım (gerçi bilgisayarım olduktan sonra hep o kapı sesiyle uyanıp hemen bilgisayarın başına geçtim). sonraki ses yine kapı sesi olurdu ama bu kez kapının açılma sesine torbaların hışırtı sesleri karışırdı. babam, elinde kocaman beyaz poşetler, kolunun altında da biri mutlaka spor gazetesi olan 3-4 gazeteyle kapıdan girerdi. muhtemelen annem de o hışırtı sesine uyanır ve kalkardı. sonra bir ses daha duyardım.

    - oğlum hadi kahvaltı hazır.

    kalkmakla kalkmamak arasında gider gelirdim ama en son kendimi o şiş gözlerle yine kahvaltı sofrasında bulurdum. bizimkiler oturmuş, çaylarını koymuşlar bana günaydın derlerdi. ben de gözlerimi oğuşturarak gider otururdum ama;

    - yürü yüzünü yıkamaya.
    - öff

    yüzümü yıkardım, gerçekten de açılırdım. sofra, benim o her sabah yaptığım börek ve görünmeyen meyve suyundan çok daha zengin olurdu. iki çeşit peynir, salam olurdu, sonra domatesli sosis. tabakların uyumsuzluğundan anlardım kahvaltıyı babamın hazırladığını. babam sofrayla pek ilgilenmez, o kurduğu güzel sofrayı sunmanın mağrur halleri yansırdı. gazetesini okur, çayını içerdi. ben de bi gazete alıp hemen spor sayfasını açardım. o günkü maçlara bakar, kim kimi yenerse ligde kaçıncı olur hemen hesaplardım.

    sonra zaman geçti.

    ne aile kaldı, ne de o unutulmaz pazar kahvaltıları.

    zaman çabuk geçiyor be.
    8 ...
  39. 22.
  40. 2009-ikisi üçü bir aradalara geçildi. soslu çökelek, zeytinli poğaça, sucuk soslu cips...
    0 ...
  41. 23.
  42. kendimi bildim bileli, yağ, peynir. çay.

    yeni öneriler gerekli.
    gerçi şükür. bunu bulamayanda çok. *
    1 ...
  43. 24.
  44. yapılan spora göre de değişen alışkanlıklardır. örnek verecek olursak kahvaltılarımı 2006 öncesi ve 2006 sonrası olmak üzere 2'ye ayırırım. 4 yıla yakındır lisanlı bir body building sporcusu olduğumdan mütevellit kahvaltı; *

    minimum 4-5 yumurta ihtiva eden patatesli yahut lor peynirli omlet (24-30 gr protein)
    4 Dilim Kepek ekmeği yahut yulaf ezmesi
    1 Bardak Yağsız ya da yarım yağlı Süt, Küçük taze sıkılmış portakal suyu 200ml
    2 Tatlı kaşığı gül yada çilek reçeli
    o gün yapılcak idman ağar ise yada * dönemde iseniz artı olarak protein içeceğiniz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük