insan beyninin nasil mucizevi bir kapasitesinin oldugunun kanitir. örnek verecek olursak; yasiniz otuzdur ve 5 yasinda yasadiginiz bir olayin en gereksiz kismini bile hatirliyorsunuzdur.
3. sınıfın 2.döneminde tahtada konu anlatmaya çalışırken, heyecandan kıpır kıpır kıpraşan bünyenin hafifce raharlamasıyla, kasıklardan aşağı doğru sıcak bir yaz yağmuru edasıyla süzülen sidik zerreciklerinin, paçaların ardından soğuk beton üzerinde bir oluk arayışıdır benim için.
dün ortaokuldan arkadaşlarımla buluştum.**ve konuşurken gerçekten de ne kadar çok ayrıntıyı hatırladığımı anladım.7 sene önce din kültürü yazılısında orta sıranın 3. sırasında oturan hilal'le şerife'nin kağıt değiştirmeleri ve şerife'nin ismi değiştirmemesi sonucu sınıfta iki hilal'in olması ve durumun dinci tarafından çakılmasını hatırlamam gibi.**
annemin yaşlıca kuzeninin sahip olduğu, şöyle misafirlikte vs bilimum beraberliğimizde herkesi çevresine alıp lise yıllarından şimdiki yaşına gelene kadar başından geçen bütün ilginç olayları anlatırken çok işine yarayan özellk.
ben de büyüdüğümde torunlarıma falan anlatmak isterdim biriktirdiğim bütün anıları ama önce o yaşa gelip de hatırlamak lazım.
teyze oğlu ve eşiyle birlikte eski fotoğraflar bakarken.
neazadem: hatırlar mısın reşat daha 10 yaşında falandık. bize yatıya gelmiştiniz. hani bizim üzerinde galatasaray renginde çiçekler olan bi minder vardı.
teyze oğlusu: evet ya nasıl unuturum. ne günlerdi be!
neazadem: sen o gece mindere bevletmiştin de sabahleyin "sidikli, sidikli" diye seninle dalga geçmiştik, sen de kıpkırmızı olup ağlamıştın.
insanın büyüdüğünü anlaması için yeterli bir sebeptir. hayatın koşuşturmacasından yorulup şöyle bir aynaya baktığımızda saçlarımıza düşen akları farketmememiz mümkün müdür?
ilginç bir şey. iki saniye önce ne düşündüğünü unutan beyin bir kokunun, bir sesin, bir dokunuşun, bir görüşün sonrasında yıllar önceki en ufak ayrıntıyı tıpkı o günkü gibi hatırlayabiliyor. beyin gerçekten acayip bir şey. bu olayın mekanizmasını bilmek isterdim.