Karşı apartmanın arka tarafı atari salonuydu. Arkadaşlarla gidip az mı atari oynadık orada saatlerce. Şimdi kıraathane olmuş.
Futbolcu kartları, pokemon tasoları oynayıp, meybuz yediğimiz kaldırımlara bakarken anılar geçer gözünüzün önünden birer birer. Kaldırım taşlarından kale yapıp futbol maçı yaptığımız, susayınca annelerimizin sepetten su, acıkınca şokellalı ekmek saldığı anlar gelir aklınıza. Zamanda yolculuk yapmış gibi bir tat bırakır insanda. Keşke o günlere geri dönebilmek mümkün olsaydı diye düşündürür.
Kaç yaşında olursanız olun o an çocuk gibi oluyor insan. Anılar bir an da çehresini sarıveriyor.
Bunu her seferinde annemin yüzünde görüyorum. Ne zaman çocukluğunun geçtiği -ki benim çocukluğumda oralarda geçti- yerlerden geçsek hep aynı anıları dinliyorum. Sanki daha önce hiç duymamış gibi.
Yanımda 60 yaşında bir kız çocuğu bıcır bıcır anlatıp duruyor. Otobüs ilerledikçe biz de geçmiş yıllar içinde ilerleyip bir anıdan diğerine koşup duruyoruz. Canım annem. onunla geçmişe gitmek anılarında dolaşmak çok güzel.
lanet olası beyaz 1 takım elbise giyicem ve bronzlaşıcam, beyaz çerçeveli kocaman bir kaynak gözlüğü ve ukala bir araba tekerliğinden kolye, lanet olası arabadan inerken eski arkadaşlara porselen dişlerimle sırıtıcam.
insanı ağlatır. Çocukluğuna dokunur gibi olursun hele hele 20 yıl sonra gidersen 10 yaş hatıraların düşer aklına, ölen arkadaşların, uzaklaşan kardeşlerin, annen, baban ilk çocuksu aşkın mahalla başı abilerin, ablaların of lan allah kimseye böyle dert vermesin.