“Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel.” Cedric
Peki ya yirmi sekiz yaşında ve evliyseniz? Hatta yirmi sekiz yaşında, evli ve bir çocuk babasıysanız? Hatta ve hatta yirmi sekiz yaşında, evli, bir çocuk babası ve hala çocuksanız?
nasılsın ada? vs. hahaha mal mısınız oğlum. sanki öldünüzde salih'le dede geldi büyük buluşmadasınız kitabınız gelirken sola sola çekiyor. abartmayın hiçbir şeyi.
Ne olmuştur, nasıl olmuştur bilinmez. Araya giren şeytanlar, oyunlar, dönen dolaplar...
Oğlan karga tulumba kovulur evinden yurdundan. Ayrılık acıdır ama bu ölümden beterdir.
Veda edemeden, anlam veremeden, tutunacak bir öfkeye bile sahip olamadan sürülür gider uzaklara.
. . . .
Yıllar geçer, sular biraz durulur ya da öyle görünür. Döner yurduna. Neden, ne amaçla o da bilinmez.
Boş boş dolaşır sokaklarında kasabanın, anlamsız bakışlarla.
Derken, o eski patikada karşısına "O" Çıkar. Önceki gün uzaktan görmüştür ancak bu sefer karşısındadır.
Yıllarca kafasında yaşattığı o an, "O" ve damarlarında varlığını yeniden hissettiren cam kırıkları...
Önce "O" başlar;
-- Hoş Geldin.
- Hoş Bulduk.
--Nasılsın?
-iyiyim, saol. Sen?
--Gördüğün gibi, şükür... Özlemiş misin buraları?
- Özlemek mi? Neyi? Buradan giderken son bir kez arkaya bile dönüp bakamamıştım. Öylesine yıkılmıştı ki her şey... Kalmayan, olmayan bir yoklukta özlenecek bir şey bulamamakla geçti yıllar. Özlemek mi? Özlemek... Öylesine kaybettim ki her şeyi, Sanırım özlemlerim de arada kayboldu gitti.
--Neden döndün peki?
-Bilmem, belki yine kovulmuşumdur bir yerlerden... Yorulmuşumdur, gölgesinde oturacak bir zeytin ağacı bulurum belki diye umut etmişimdir.
--Beyazların artmış...
-Ben azalırken onlar çoğaldı. Geçinip gidiyoruz... Sen aynısın.
--Yaşlandım ben de, kilo aldım. Bir kızım var.
-Gördüm. Maşallah, Allah bağışlasın... Sana benziyor.
--Sağol. Ben artık gideyim. Tekrar hoş geldin.
- Sen sağol, sen sağol... Güle güle...
Boğazındaki düğümle kala kalır orda, yavaşça yürür. Yüzü görülmez. Belki ağlıyordur...
Eğer kötü ayrıldığınız, sevmediğiniz, kötü olaylar yaşadığınız eski sevgiliniz ise kötü bakışlar ve hoş olmayan beddualar nidalarıyla bir kez daha bırakılır, umursanmaz.
Düşündürür, belki hüzünlendirir... merak edilir; acaba şuan biri var mı hayatında, ne yaptı benden sonra, şuan nasıldır acaba diye ancak hiç bir şey söylenmez sadece göz göze gelinilir, bakışılır, başlar eğilir ve devam edilir... aslında o bakışlar her şeyi anlattır ama neyse...
surat bir saniye içerisinde pancara döner. yaklaşırken, inşallah görmez diye dua edersin, yanındakine döner yüksek sesle saçmalamaya başlarsın, suratının kızarmasına küfredersin bir yandan da. yüzünü ateş bastığından gözler sulanır hafifçe, her an ağlayacakmış gibi bir hal alırsın. karşılaştığım, hayatım boyunca umrumda olmayan ve olmayacak birisi de olsa hep böyle oluyor bende.
geçen sene beni hiçbir neden yokken aramayıp sormayan, unutan sevdiceğimin aklına 1 sene sonra düşmüşümdür. geçen ay facebook üzerinden mesaj yazmıştı üzgünüm filan... ben de engelledim gitti.
her ikinizin de yanında eşi ve çocuğu varsa,
bıyık altı bir gülümseme ve baş selamı ile yolunuza devam ettiğinizdir.
çok sevimli bir deneyim aslında lan.
- o kimdi mehmet?
+ liseden bir arkadaş.
----------
- o kimdi nalan?
+ liseden bir arkadaş.
uzun zaman geçmiştir.
karşılaşırsınız alakasız bir ortamda. birbirinize tiskinerek ve acıyarak bakarsınız ve zoraki gülümsersiniz.
hal hatır sorduktan sonra susarsınız, konuşamassınız bir süre.
boktan püsürükten konuşur ortamı yumuşatmaya çalışırsın.
yavaş yavaş işin boku çıkmaya başlar.
alkol girer işin içine.
oturursunuz bir mekana.
kafa hafiften güzelleşir.
ürkek başlayan muhabbet sarmaya başlar. sorar ya hani..
-nerelerdesin?..
+senin bana siktir çektiğin yerdeyim vicdansız....
diyemezsin..
mutlaka;
sen ona bir sap beğenirsin. o da sana bir kaşar gösterir yan masadan ya da karşıdan. birbirinize çok yakışacağından dem vurursunuz.
ve;
laf sokmalar başlar.
gözgöze gelirsiniz.
susarsınız.
bir kırıklık.
zorlama baş gösterir.
üzülürsünüz. kendinize acırsınız. gözlerinin içine bakarsınız.
bok olur her şey.
kendinizi kandırmaya devam edersiniz.
gülümsersiniz.
gülümser.
dokunmak istersiniz kaçar.
dokunmak ister, izin vermessiniz.
keskin sınırlar çizilmiştir artık.
kılıçlar çekilir, suçlamalar başlar. acıdan, nefret etmekten ve edilmekten garip bir zevk alırsınız.
kül dökülür 'harıl hurul yananan' ateşe.
arkadaş kalmışsınızdır.
birbirinize söz verdiğiniz gibi.