egosal açıdan bakarsam ben. dinsel açıdan bakarsam islam. bilimsel bakarsam dunyaya her yil düsen yagmur orani. siyasal bakarsam akp. toplumsal bakarsam onyargı. bu açıdan bakarsam 360.
Yıllar geçiyor, eleman doğup büyüdüğü anadolu 'memleket'inden çıkıp medeniyete açılıyor, o aksan gitmiyor amk, o ağız gitmiyor.
Herkese bazı ağızlar sevimli bazıları da oldukça itici gelmiştir. Şu zamana kadar bu konuda kimle konuşsam ege ağzının diğer ağızlara oranla daha 'sevimli' geldiğini söylediler. Ben de pek çok ağza tercih ederim ege ağzını ama genel anlamda çok sevdiğim bir şey değil, onu da söyleyeyim.
Sanırım bu ege ağzı sempatisi duyanların fazla olmasının sebebi, benim de ege Bölgesinde geçirdiğim yılların fazla olması ve sorduğum kişilerin de genellikle bu bölgeden olması. Karadenizli birine de oraların ağzı daha hoş gelir herhalde.
Nasıl oluyor da bu aksan hiç gitmiyor bazılarında, çok şaşırtıcı. Adam yıllardır bambaşka bir şehirde yaşıyor mesela, yok arkadaş o Adana aksanı hâlâ ağzında.
Ben şeye sinir oluyorum, bu insanların türkçe öğretmeni olmasına. Ya da sınıf öğretmeni. Sonuçta sınıf öğretmeni bir öğrencinin ilk Türkçe öğretmenidir.
Sen o ağız ile türkçeyi nasıl düzgünce öğreteceksin?
Hele bir de şöyle daha büyük bir sorun var ki; mesela adam Çine'de doğmuş büyümüş. Gidiyor bambaşka bir ilin bir Üniversitesinde türkçe Öğretmenliği okuyup mezun oluyor. Bir zaman sonra kendi memleketine tayin oluyor ve oradaki çocuklara türkçe öğretmeye başlıyor. Şimdi bu öğretmenin aksanı var zaten. Aynı aksan çocuklarda da var. E ne olacak, bu çocuklar o aksanı dillerinin genel-geçer aksanı sayacaklar bilincinde olmadan.
Ben sevmiyorum aksanlı türkçe öğretmenlerini, onaylamıyorum da.
Tırnaklarımı yememdir mesela veya sekiz yıllık saç stilim.
manevi açıdan da sürekli aynı problemlerin nüks etmesi.
değişmediğini anladığım andan itibaren tepkim : Bu bizim kaderimiz .
Benim icin söylemek gerekirse, bundan 8 yıl önce de yurdun bahçesine çıkıp çay, kitap,muzik üçlüsüyle insanlardan kaçardım, hala da ayni, hatta şu anda aynı.