iki gün önce yaptığımdır. Elektrikler kesikti ve gökyüzünde binlerce yıldız tüm berraklığıyla parlıyordu. bilmem aranızda on yedi ağustos depremini hatırlayan var mı? o gece de yıldızlar aynı böyleydi sanki artık gökyüzünde tutunamayacak ve ansızın hepsi üzerimize yağacak gibiydi. ikinci kez yıldızlardan korktum. gökyüzünde sevdiğim tek şey çivit mavisi rengi. seyrine doyamadığım da anımsattığı bir isim.
hayatım boyunca sadece bir kez o da bir haftalığına gördüğüm şeydir. karanlık, sessiz sakin bir yerde hiçbir şey yapmadan sadece uzanıp serin bir rüzgar belli belirsiz eserken sessizce onları izlemek... hayatta bu kadar büyüleyici bir şey enderdir.
geçmişi seyretmektir. yüz binlerce ışık yılı uzaklıktaki bir kütlenin, izdüşümünü izlediğimiz bir gök cisminin binlerce yıl önce çoktan yok olmuş olabileceğini hatırlayalım; yıldızları seyretmek 'güzel günlerdi' demektir.
elinde imkanı olan herkesin uykusundan dahi zaman ayırıp yapmak isteyeceği şey. bazen düşünüyorum da, bu kadar zamanım varken ve bu kadar yıldızlı gökyüzüne bakma olanağım varken neden her akşam pas geçiyorum bu güzelliği? pc'den dizi izlemek, oyun oynamak ya da kitap okumaktan başka bir şey yapmıyorum. o gökyüzü de orda öylece duruyor. bana da ona da yazık.