Yıldızlar da insanlara benziyor. Bazıları iz bırakamadan yok olup giderken bazıları verdiği ışığın karşılığını almak istercesine ışığı bile içine çeken bir kara delik bırakıyorlar evrene. Oysa ben öldüğümde, iğne deliği kadar yer kaplamayacak yokluğum
Hem en büyük ışığın kaynağı iken, hem en büyük karanlığın kaynağıdır.
Resmen bir paradoks gibi lakin zaten bir şey ne kadar büyükse zıttı da o kadar büyük olur, bir yıldız süpernova geçirdiğinde uzaydaki karakdeliğe dönüşür bu sefer tüm enerji ve ışığı emen bir süpürge olmuştur, nadirde olsa karadelik tekrardan yıldıza dönebilir.
Şehirden uzak bir yerde, ışık kirliliği olmadığında izlemesi keyifli gök cisimleri.
Beni çocukluğuma götürür. Çocukluğumda yaz aylari köyde çimenlere yatar ve yıldızları izlerdim. Bazen meteor kayardı. Çok heyecanlanırdım. Bir-kac defa da bir anda parlayıp hızla gözden kaybolan cisimler gorurdum ama onları bosverelim şimdi.
Yıldızlara bakardım.onlarin ne olduğunu bilmezdim. amcama sorduğumda onlar güneş derdi. Hepsi güneş. Güneş olduklarını öğrendikten sonra her izlediğimde o güneşlerin de dünyaları olabileceğini, o dünyalarda da bizler gibi insanlar yaşadığını hayal ederdim. Bu hayalleri amcam uzay hikayeleri anlatıp daha da beslerdi. Beni ve kuzenlerimi uzay görevine yolladığı ve bir suru macera yaşadığımız hikayeler. Şimdi ne zaman yıldızlara baksam o yaz geceleri aklıma geliyor.
Yıldızlara bakınca onların geçmiş hallerini görüyoruz malum. Ama sadece bu değil. Aynı zamanda kendi geçmişimiz de gözümüzün önüne geliyor. Kendi gecmisimizden sahneler görüyoruz. En azından benim için böyle.