kul hakkı yiyenlerin her daim kul hakkı yemeye hazır olduklarını bir kez daha iyi anladım.
imamoğlu sürekli hakkını korumaya çalıştı. arapça; alinin oğlu anlamına gelen binali, sürekli imamoğlunun saniyesini çalmaya çalıştı. imamoğlu hakkını yedirmedi. imamoğlunu normal yolla indiremediler suikast yapacaklar diye korkuyorum. muhsin yazıcıoğlu akp döneminde şüpheli bir helikopter kazası geçirmişti. hala aydınlanamadı.
ben sayın yıldırım´ın birbiri ardına söylediği yalanları bizzat görmüş oldum. kendisi dua etsin ki bu program almanya´da falan yapılmadı, o maischberger, ya da günther jauch falan, öyle önce "o rakamlar sayıştay raporunda yok" diyip 2 dakka sonra da "ben sayıştay raporunu okumadım" dedin mi, o sandra karısı adamın üzerine aç köpekbalığı gibi çullanır, "efendim bu söyleminizle kendinizle çelişmiyo musunuz?" falan diye sorar...
ismail küçükkaya , türkiye´de tartışma kültürü hemen hiç kalmadığı için çok acemiydi. binali´nin çelişkili söylemlerinin üstüne gitmesi gerekirdi. objektiv olmak yalan söylemeye müsaade etmek demek diildir.
binali bir başka yerde "biz bu seçimin tekrarlanmasını hiç istemedik" dedi, bir 10 dakika sonra başka bir soruyu cevaplarken "biz seçimin tekrarlanması için ısrar ederken, demokratik haklarımızı kullandık" dedi...alman sandra maischberger karısı geldi aklıma, binali bunu maischberger´e söyleseydi kadın "beyim siz biraz önce bunun tam tersini iddia etmemiş miydiniz?" diye mutlaka sorardı...küçükkaya yapmadı bunu.
akape´nin bir sürü konuda tamamıyla yalan söylediği açıkça ortaya çıkmış oldu. binali 108 bin liralık yolsuzluktan bahsetti, ekrem onun belgesini çıkarttı 108 bin lira olan şey birden 108 milyon lira oldu, mesela !!...
oy çalınması konusunda adam gibi bi moderator binali´yi çok sıkıştırırdı, markus lanz olsaydı mesela binali´nin ağzına sıçardı, küçükkaya binali´ye çok kıyak geçti. "ysk raporunda bile yer almayan çalma eylemini neye dayandırıyosunuz?" gibi çok basit bir soru- sorulmadı...halbuki bu çok önemli bir soruydu.
o programı kim modere ederse etsin böyle sorular sorardı, küçükkaya söylemleri öylece ortada bıraktı, alman moderatörler eğer ortada bir yalan varsa, adamı öyle bi sıkıştırırlar ki, sen tamam demin yalan söyledim, özür dilerim, dersin...küçükkaya böyle yapmadı.
ama türkiye , dediğim gibi tartışma kültürünü kaybetti, şimdi yeni yeni bulmaya çalışıyor, bu ilk duelloydu, sorular ve sorulara verilen çelişkili yanıtlar, açık açık söylenmiş yalanlar, normal kabul edilip üzerinde tartışılmadı.
dediğim gibi binali yatsın kalksın o programı almanya´da çekmediğine dua etsin. en az 4 yalanını - böyle bariz yalan- yakaladım, küçükkaya bunları, ya farketmedi- ki tahmin etmiyorum- ya da korktu- ama bu yalanların üzerine gitmedi. binali karşısında sandra diil de ismail olduğu için dualar etsin...
1-2 adayın arasındaki kalite farkını, medeniyet farkını gördük.
Ekrem imamoğlu bariz iftiralar karşısında bile rakibinin sözünü kesmezken yıldırım en az 10 kere rakibine müdahale etti.
2- gerçekten seçimin akp kazanamadığı için tekrarlatıldığını net bi şekilde anladık.
Binali yıldırım’ın “Çaldılar” sözünün altını dolduramadığını gördük.Cevap dahi veremedi.benim oylarım rakibe yazıldı diyor.tek bir görüntü kanıt yok.işine gelmedi mi “AA ne yaptı ben ne bileyim, ysk’ya sorun onu” derken.Ysk’nin “ çaldılar” gibi bir söylemi olmadı deyince sus pus...
3- binali yıldırım’ın Belediye başkanı olma hayali olmadığını gördük.aktif bir başkanlık yapamayacağını gördük.
Bir insanın projelerini söylerken sadece kağıttan okuyabilmesi bir hayalin peşinde olmadığını gösterir.istanbul için hayalleri olan biri olan taraf imamoğlu idi.Şunu yapacağız, şu eksik derken zaten eksikleri ve önem verilmesi gereken şeyleri bilen taraf imamoğlu idi...
sadece 1. bölümü ve 2. bölümün yarısını izleyebildim ve sonuna ancak yetişebildim. zamanım olduğunda tamamını izleyeceğim fakat şunlar apaçık farkedildi:
1-) süre çok azdı. evet en azından 5 dk veya 8 dk olursa daha iyi olurdu. en azından ana düşünceyi anlatmaya vakit yeterdi.
2-) süre verimli kullanılamadı. bunun sebebi zaten sürenin yetmemesi. sözler hep havada kaldığı için sürekli diğer cevap haklarında önceki sorularda attıkları ithamları ve soruyu tam olarak cevaplamaya çalıştılar. bu da yeni soruların havada kalmasına sebep oldu.
3-) bu program kişisel meselelerin siyasete girmediğini gösteren bir programdı. ilk baştaki hediyeleşmeler ve sondaki fotoğraf çekinme bunu gösterdi.
4-) evet, moderatör olan küççükkaya ilk bölümde gereksiz ve sözleri bölücü müdaheleler etti. hatta imamoğlu bir yerde küçükkaya müdahele ettiği için tepki de vermişti. ama bunların tecrübe olduğunu düşünüyorum. böyle şeylerin cidden devam etmesi gerek.
5-) yıllardır yapılmamış bir yayın. moderatör bu konuda o kadar tecrübeli değildi açıkcası. bir uğur dündar veya didem arslan yılmaz gibi tartışma programı yöneten kişiler çıksaydı daha iyi yönetilecek bir programdı. böyle programların devam etmesi şart. devam ettikçe, süreler daha iyi ayarlanır, daha iyi sunulabilir.
söylediğim gibi. tamamen izlemediğim için 2 bölüme ve sonuca yaptığım yorumlar. zaten birçok okuduğum yorumda da asıl şeyler 1. ve 2. bölümde görüşülmüş. bence yapılması devam etmesi gereken bir yayın.
beklediğim program olmadı binalinin tüm pisliklerini ortaya dökecekken binali istanbulu konuşalım diyip duruyor. Niye geçmişte yaptığın hatalar engeller seni değil mi ödlek.
bana fikirler edindirdi diyelim haydi de; halka hiçbir şey vermedi. oy oranlarında değişme sağlamaz bence.
neden?
türk halkı şiddeti, kavgayı sever. bunu görmek için oturdular tv karşısına. bi tık hayal kırıklığı oldu.
bir kesim imamoğlu yıldırım'ı ezecek umuduyla izleyen kesim , diğer kesim yıldırım'ın yenileceğini bilerek, dik dur eğilme modunda izleyen kesim vardı.
sonuç mu?
fıs. iki kesimde tatmin olmadı.
imamoğlu bu argümanlarla ezer miydi? düpedüz ederdi hemde. yolsuzluklar, cemaatlerdeki paralar, cemaatlerdeki çocuk tacizleri, kadın+çocuk cinayetleri ve tacizleri, ve bu taciz+cinayetten sonra serbest bırakılanlar, memur maaşıyla yapılamayacak mal varlığı, ibb' deki fazla araç israfları, terörist yakıştırmaları, feto yüklenmeleri... daha bir sürü var aslında yüklenilecek konu.
imamoğlu bazılarına yüzde 10 değindi, çoğuna değinmedi bile. bir ihtimal de ''ben zaten bu hoşgörü politikamdan kazanacağım.'' cümlesiyle başladığı için, o tarzdan gitmeyi istedi belki.
hatta bence ince' nin düştüğü hataya düştü imamoğlu.o da; sadece belirli bir zümrenin anlayabileceği dille konuşmak. arkadaşlar kabullenelim, fraksiyon, fundamental, parametre, abandone etmek...
bu vb kelimeleri bilmeyen topluma bu kelimeleri kullanırsan anlaşılmazsın.
Program tam bir rezalet, sanki Fox TV değil de, hitler Almanya'sı nazi partisinde üst düzey görevlisi ve geobbels propaganda bakanı tarafından yollanmış sorulara, program formatı nasıl olacağı talimatına uyulmuş gibi bir görüntü veren moderatör eşliğinde yapılan program.
Konuklar arası diyalog konuların verdiği cevaplar için doğrulama sağlayan müdahale yapılmıyor. Spontane gelişen ve önemli olan konularda adayları bir biriyle diyalog kurması geobbels tarafından yasaklanmış gibi.
Örn: sunucu her iki adaya soruyor.
Süt ne renk?
Bir aday sarı diğeri lacivert diyor.
Sunucu bu durumda adayların bir birine karşı görüşe doğrulamaya izin vermeyerek diğer soruya geçiyor.
Oysa bunu yapmıyorsan bile "demek ki süt Fenerbahçeli" demesi bile meslek ahlâkı gereğiydi.
Mesleği doğru haber olan biri tarafsızlık adına yanlışı ve yalanı halka ulaştıramaz.
Gazeteci haberci tarafsız olamaz, onun tarafı doğrular gerçekler olmalı.
Dikkat ediniz, burada kimin yanlış yalan eksik söylediği değil de bu durumda moderatör ne yapmalı onu belirtmek istiyorum.
Yurt dışında seçimlerde açık oturum tartışma programlarını izleyin ve görün ne demek istediğimi.
Hayali iletişim fakültesi okumak isteyen ilk okul öğrencisi bile bu format da yayıncılık yapmazdı.
Ne Yıldırım ne imamoğlu kendilerini anlattı ne de rakip olarak daha iyi yaparım ve bunun için ben diyebildi.
Sunucu adeta kendini savcı hakim konumuna koyup, ikna edeceğiniz benim der gibi program yaptı.
Oysa adaylar proje ve görüşlerini bir birine anlatarak insanları ikna edecek karşılıklı olarak tartışma içinde olmalılar ki insanlar bundan bir şeyler anlayıp seçim iptali vb konularda her iki adayında mağdur olduğu durumu öğrensin.
Kısacası: TV yayıncılığı habercilik tartışma programı olarak değerlendirmediğim bir durum bana ne kazandırabilir ki.
En fazla kendimi aptal gibi hissettim, zaten 10 dk. sonra kapatıp arşivden blu-ray film çıkarıp izledim.
inanın halk TV de veya Ahaber de imamoğlu ya da Yıldırım taraftarı olan kanal da en koyu CHP'li veya AKP'li gazeteci olsa orada bu açık oturum yapılsa daha iyiydi.
Hiç olmazsa adaylar moderatör ile değil de bir birileri ile muhatap olurdu.
Çok fazla birşey yoktu aslında ama ekrem imamoğlu'nun efendiliğini bir kez daha gördük. konuşulması gereken çok fazla sey vardı ama program süresi yetersizdi. Binali yıldırım üstü kapalı fetö iftiralarına devam etti ama kendisi fetö hakkındaki soruya, tedirgin bir şekilde kaçamak cevap verdi.
Nezaket içinde bir program olduğu için herkesin beklediği gibi imamoğlu Çok fazla sıkıştırmadı rakibini.
Gecenin en komik olayıysa sayıştay raporları hakkında atıp tutan binali yıldırım'ın rakinin raporu çıkarmasıyla aslında raporu okumadığını öğrendiğimiz oldu.
Herkesin bir fikri vardır elbet ama benim vereceğim oy belliydi, hala aynı, yani benim açımdan binali yıldırım için gece kötü geçti çünkü benim oyumu kazanamadı.
Farklı görüşler olabilir ama gecenin en güzel yanı; yer yer bozulsa da siyasete bir nezaket gelmesi adına adım atılmış oldu. Dilerim ki cumhurbaşkanlığı seçiminde de benzer bir manzarayla karşılaşabiliriz.
Haa bir de, uygar bir tablo izledik. ideolojileri farklı, zihniyetleri farklı, duruşları apayrı iki rakibin aynı ortamda olup, çirkinleşmeden konuşabildiklerini izledik.
Bence bu, durumun en çokomelli tarafı!
Özlemişiz böyle görüntüleri!
