yıldırım türker

entry123 galeri5
    16777192.
  1. her daim barisin, beraber yasamin savunucu olmus, kimseye eyvallahi ve minneti olmayan, uniforma giymeden de yazar olunabileceginin ispatlarindan, perihan magden'in ayni gazetede yazan fikir yoldasi,ruh esi.
    1 ...
  2. 16777193.
  3. bir grup yazar arkadasiyla bugün dtp'nin grup toplantisina katilarak onlari sereflendirmistir. kendisi digerleri kadar popüler olmadigindan olsa gerek, haber programinda murathan mungan ve vedat türkali sik sik ekrana gelirken, o yarim yamalak bir görülüp cikmistir kamereya. gelecek secimlerde aday olsun bari bir de dtp'den.

    seyi merak ettim bir de: fazilet, refah vs partileri kapatilirken nerdeydi acaba?
    1 ...
  4. 16777194.
  5. radikal'in sahneye en az çıkıp en çok düşündüren şahsiyeti. uzun yazıları bir çırpıda okunan yazar. elleri öpülesi insan.
    1 ...
  6. 16777195.
  7. oray eğin zamanında bu adamı hamaset edebiyatı üreten, asker düşmanlığı yaparak rant peşinde koşan biri olmakla suçlamıştı, haklıydı da. ezberi kübradan atar, yeni hiç bir şey söylemez, söyleyemez. askere tecavüzcüler sürüsü diyecek kadar ileri gitmiştir bir dönem.

    oray eğin'in eleştirilerini cevaplayabilecek kapasitede olmadığından onu perihan mağden'e havale etmişti. oray eğin, perihan mağden arasındaki sonu mahkemeye varan atışmanın sebebi de işte bu şahıstır.

    ucuz demogojinden ibaret yazılarıyla, bundan bilmem kaç on yıl önce kazanılmış bir şiir yarışması dışında sahip olduğu hiç bir şey yoktur..

    ayrıca oray eğin'den yediği ayar için;

    http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=95502,10,6
    3 ...
  8. 16777196.
  9. pkk'nin üstlendigi ve sivillerin hayatini kaybettigi diyarbakir bombali saldirisi hakkinda bir cümle bile yazmamis, yazamamis, vicdan sahibi, insanlik yanlisi, düsünceli insan.
    emin olun bu saldiriyi pkk üstlenmese ve aynen daha önceki köylerine su tasimak isteyen sivil köylüler saldirisinda oldugu gibi derin devletin üzerine havale edilseydi yildirim bey o keskin kalemiyle dislerinin gicirtisini gösterirdi bizlere cok gecmeden.
    4 ...
  10. 16777197.
  11. gidişat hakkında iyice umutsuzluğa kapılmaya başlamışken yazılarıyla hala aklıselim düşünebilen, demokrat zihniyeti gerçekten yerleştirebilmiş birilerinin var olduğunu görüp, umudumuzu yitirmememizi sağlayan yazar. önüne gelenin işine geldiği gibi demokrasi nutukları attığı şu ortamda böyle yazarların, gerçek aydınların sayısının artmasını dilemek kalıyor bize de.
    bugünkü ezberlenesi yazısı;
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=250980
    0 ...
  12. 16777198.
  13. radikal'in alınma sebeplerinden biri.
    2 ...
  14. 16777199.
  15. kokuşmuş türk medyasındaki vahalardan biri. iyi ki var, iyi ki yazıyor.
    1 ...
  16. 16777200.
  17. 16777200.
  18. oldukça cesur gördüğüm, radikal'i sırf onun için aldığım, yazılarından dolayı başına bir şey gelmesinden korktuğum şahsiyet.
    0 ...
  19. 16777201.
  20. pippa bacca olayı üzerinden, toplumumuzdaki kadına bakışa, tecavüz olaylarına dair harika bir yazı yazmış bugün.*
    tacizin, tecavüzün bilinenin çok üzerinde olduğu daha doğrusu herkesin farkında olup da kimsenin üzerinde konuşmadığı, konuştuğunda normalleştirdiği, tecavüzcüye cezada indirim uyguladığı bir toplumda pippa bacca olayına münferit deyip geçilebiliyorsa, vicdan, akıl buna izin verebiliyorsa pek tabi ki yıldırım türker'in yazısı çok da anlamlı olmayacaktır okuyan için.
    yıldırım türker gibi aydınlara, hem vicdanını, hem aklını kullanabilen insanlara ihtiyacı var bu ülkenin.
    0 ...
  21. 16777202.
  22. gökhan özgün ve ibrahim altınsayla birlikte radikalde temiz kalmaya çalışan, eline kalem yakışan yazardır. evet söyledikleri bize anlatılanlardan daima çok uzaktır. ama bilirim ki bu üç adam yalan söylemez, aydın doğan'a yalakalık yapmaz, yerli yersiz mahalle baskısından filan bahsetmez. radikal iki'deki yazıları tayyipli yılların en sağlam itirazıdır. okunasıdır.
    0 ...
  23. 16777203.
  24. kış masalı ve ablam aşktan öldü gibi iki muhteşem sezen aksu şarkısına imza atmış önemli insan.
    1 ...
  25. 16777204.
  26. yüzü de vicdanı kadar güzel bir şahıstır. ona platonik olarak aşık kızlar, cinsel tercihini öğrendiklerinde bir miktar hayal kırıklığı yaşarlar.

    http://www.kaosgl.org/node/987
    0 ...
  27. 16777205.
  28. ben sana bakıp dilimi düzeltirdim
    sen bana bakıp yüreğini toparlardın

    demiştir. iyi şairdir vesselam
    0 ...
  29. 16777206.
  30. pazar sabahlarının tadı,tuzu,cilası. kimseye minneti olmayan, her yazısı arsiv olabilecek kadar degerli, sivri dilli ve akıl küpü insan.
    0 ...
  31. 16777207.
  32. sezen aksu'nun yeni çıkan albümüne tıpkı daha öncekilere de olduğu gibi sözleriyle katkıda bulunmuş, yazılarıyla pazartesi günlerini iple çektiren, radikali okumama banu güven ile birlikte sebep yegane şey olan, tepeden tırnağa duyarlılık, samimiyet ve vicdan kokan ve bunları güzel bir türkçeyle o zor alan kafalarımıza sokmaya çalışan yüce zat, büyük entellektüel.
    1 ...
  33. 16777208.
  34. vicdanıyla yazan yazardır.



    --spoiler--

    13/07/2008
    YILDIRIM TÜRKER (Arşivi)

    Sevan Nişanyan'ın da, Etyen Mahçupyan'ın da bir kadına yönelik şiddeti örtbas ederken çıkınlarından döküverdikleri, kimlikleri ve başında bulundukları oluşumları kendilerine kalkan etme çabasıdır

    Ne kadar lanetli bir konu olduğunu biliyoruz. Orta yerde korunması gereken hassas dengeler var. Devletin menzilinde iki erkek yazar var. Canını kurtarmak için çaresizlikten jandarmaya sığınan bir kadın var. Sonra feministler var. Sonra hepimiz için ayakta kalması hayati önem taşıyan bir gazete var. Sonra mağdurenin yazar kız kardeşi var. Ablasını korumaya çalışırken fevkalade kabaca "üç kuruşluk kıytırık işinden istifa etme numaraları" çektiğini iddia ettiği, o gazetede de sözü üç kuruşluk ilan edildiği için istifa etmiş bir kadın var. Sonra korunması icap eden bir gelir var. Paylaşılması sorun yaratacak bir mülk var. Ve hepsinin üstünde bok var.
    Olayı, Etyen Mahçupyan'ın Taraf'taki yazısından hatırlayalım: "Ülkenin tanınmış entelektüellerinden Sevan Nişanyan, kendi ifadesiyle karısının bazı kadınlara yönelik gayri ahlaki davranışlarına yaptığı uyarılar sonuçsuz kalınca 'şiddete şiddetle karşılık vermek yerine' bir jest yapmış ve karısının hak ettiği jestin de onun başına bir kavanoz dışkı dökmek olduğunu düşünmüş."
    'Beğenmeyen kapı dışarı' tavrıyla birçoklarını şaşırtmış olan Etyen Mahçupyan'ın 'entelektüellik' konusunda ne kadar titiz olduğunu, onun serüvenini izlemiş olanlar mutlaka fark etmiştir. Sözgelimi zamanında kendi yazmış olduğu senaryonun berbat filmini eleştirdiği için insanlara nasıl yalın kılıç entelektüellik dersleri vermeye soyunduğunu hatırlayanlar vardır. Hatta o zaman da eleştirmenleri yaratıcı olamadıkları için eleştirmen oldukları gibi klişenin kokmuşu bir söylemle aşağılıyordu. Kendi ilk senaryosundan edindiği yaratıcılık kalkanından hiç kuşkusu yoktu.
    Şimdi de 'Sevan yalnız Sevan değildir' diyerek Nişanyan'ı koruma altına alıyor. Aslında Karin Karakaşlı'nın Agos'taki köşesinde bu konuda yazdığı son derece incelikli ve ışıklı yazının üstüne bir şey yazmak istemiyordum. Ama Hrant'ın bütün dünyaya açık odasına yerleşip oradan doğru üretilen sözü bir post bekçiliğine dönüştüren Mahçupyan'ın yeri geldiğinde ne denli hoyrat bir sağcı liberal olabildiğini kayda düşmeden geçemedim.
    Dostunu, yazarını korumacılık dilinin, devletin kaşarlanmış reflekslerinden üreyen tehditkâr homurtudan biraz olsun farklı olmasını beklerdik elbet. Evet, Agos'u bir 'kale', bir 'kurtarılmış bölge' olarak görüyorsak, şıpınişi kotarılıvermiş vahşi iktidar diline karşı alabildiğine hassas olmak zorundayız.
    Evet, işi Agos'u boykot etme çağrısına kadar götüren feminist yaklaşım, tartışmasız yanlıştır. Feministlere zihniyet soruşturması yapıp onların sözünü ciddiyetsiz ilan eden Mahçupyan'a ve sembolist yazarına kızıp Agos'un sorumluluğundan soyunmak, o kavanozun içindekileri Agos'a bulaştırmaktan başka bir anlam taşımaz. Agos, Mahçupyan'ın ikbal kapısı değildir. Bunu kendisine hatırlatmak zorundayız.
    Hayatını zulmün her çeşidine karşı uyanık ve mazlumdan yana kurmuş olanlar, adı ve kimliği kendini aşanlara, dostlarına, yoldaşlarına karşı da tavizsizce sürdürür mücadelesini. Aksi, kirli siyasettir. Dünya için istemediklerinle mücehhez dostlarını kayırarak, onların marifetlerini görmezden gelerek bütün zulümlerin sağlamasını yapar, onları onaylarsın çünkü.
    Nişanyan'ın da Mahçupyan'ın da bir kadına yönelik şiddeti örtbas ederken çıkınlarından döküverdikleri, kimlikleri ve başında bulundukları oluşumları kendilerine kalkan etme çabasıdır. Burada mahremi, siyasi ve ideolojik kimliklerini, Agos gibi önemli bir oluşumu öne sürüyorlar. En önemlisi, bir insanın başından aşağı bok dökmeyi şiddete tenezzül buyurmayan bir insanın simgesel eylemi olarak neredeyse aklıyorlar. Üstelik muhteşem askeri uygulamalar olarak bok, yakın tarihimizde buram buram tüterken.
    Bok kokusunun defalarca devletimiz tarafından nasıl örtbas edildiğini hatırlıyoruz. Yeşilyurt'u unuttuk mu? 1989 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde bir binbaşı ve üç asker dört köylüye dışkı yedirmiş, köylüler Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurmuştu. Mahkeme Türk askerinin böylesine ağır bir zulüm uygulayamayacağı yaklaşımıyla mağdurların yalnız dayak yediklerini kabul etmiş, iş Avrupa'ya kalmıştı. 1994 yılında Avrupa insan Hakları Mahkemesi, Türkiye'ye ciddi tazminat cezası kesti. Bunun bedelinin son derece ağır bir biçimde Yeşilyurtlu köylülere ödetildiğini bilmeyen de tahmin edebilmiştir. Korucu olmayan aileler yoğun baskılar sonucu köylerini terk etmek zorunda bırakıldı.
    Kamu vicdanında böylesine infial uyandıran bok yedirme hikâyesinin sonuna bir nokta konabildi mi? Hayır. ikinci Yeşilyurt olayı diye adlandırılacak bir başka bok yedirme hikâyesi 96 yılını bekleyecekti. Bu kez Hakkari'nin Bayê köyüne PKK kılığına bürünerek gelen Özel Harekat Timi, iki köylüden ekmek alıyor, bunun üstüne ertesi gün köy askerlerce basılıyor, meydana toplanan köylüler dayaktan geçiriliyor, 50'ye yakın köylü gözaltına alınıyor, aralarından 60 yaşındaki bir adama bu kez hayvan dışkısı yediriliyordu.
    Diyarbakır Hani'de öğretmenlerine Kürtçe laf attıkları iddiasıyla gözaltına alınan biri 14, diğeri 15 yaşındaki iki oğlan çocuğunun hikâyesi daha sonraya rastlıyor. Çocukları karanlık bir bodruma kapatan polislerin onların yüzüne bok sürüp ilçe sokaklarında dolaştırdığı ayyuka çıkmıştı. Hemen sonra da telaşlı bir kampanya başlatıldı. Zamanın içişleri Bakanı'na soru önergesi veren milletvekili önergesini çekti. Olay örtbas edildi.
    Bokla saldırı elbette simgesel bir eylem. Şiddete alternatif olduğunu düşünen devlet savcıları da mağdurların vücutlarında darp ve cebir izi bulamadığı için soruşturmayı sürdürmüyordu. Halkı bokla terbiye eden Devletin güvenlik güçlerini anlayabilmek için Ora'da yaşayan, adetleri kendininkilerden farklı, 'alt türden' insanların ayaklanması karşısında galeyana kapılan, pompalanmış düşmanlığın verdiği sarhoşlukla kendinde tanrısal bir güç vehmeden vatan evladının ruhuna girmek zorundayız. Orada göreceğimiz, Sade'ın haz adına kat ettiği yolları bir solukta alabilen karanlık bir cengaver olacaktır. Yüzlerce yıldır bütün atığının, çöpünün, bokunun akıp gittiği; dünyasının, bokunu gizler gibi görmezden geldiği uzak kıyısında, yok ettiğinde artık misler gibi kokacağını sanarak saldırdığı insanlara karşı.
    Evet, Nişanyan'ın bu eylemi de güvenlik güçlerininki gibi gerçekten de simgesel olarak da son sözü söylemek oluyor. Doğal olarak da en çok o sözü söyleyenin yüzüne doğru bir kibrit çakıyor. O loş ışıkta, çocukluğun en sorunlu döneminde kilitli kalmış vahşi bir ergenin zulüm egzersizlerinin yanı sıra inkârın sarı dişleri, karşısındakini insanlık kütüğünden silme çabasının fosforlu zehri göze çarpıyor. Bokla yazılan tarih gül kokmuyor.--spoiler--
    0 ...
  35. 16777209.
  36. solcu postu giymiş neoliberal. tam da taraf gazetesine yakışır.
    3 ...
  37. 16777209.
  38. 16777210.
  39. bugünki yazısında akp'nin ampülünden aydınlık bekleyen genç sivillerin kafasına davul tokmağıyla vurmuştur.

    ''Erdoğan'ın çıkıp paşa paşa söyledikleriyle birlikte kimileri için top atılmış oluyor.
    Allah kabul etsin.
    Genç ve sivil olmanın şartını akp'yi desteklemekte görenler
    için iftar vaktidir.''

    (bkz: http://www.radikal.com.tr...10.2008&CategoryID=97)
    0 ...
  40. 16777208.
  41. bu ulkede du$unce ozgurlugu mu engelleniyor ki, devlet irki yuzunden kime ne kotuluk etmi$! argumanlarini savunan arkada$lara ictenlikle bir ayar vermi$tir.
    3 ...
  42. 16777208.
  43. bugünkü yazısında hüseyin üzmez sapığına ayar vermiş türkiye'nin vicdanı olan yazar. ayrıca üzmez'e ayar vermekle kalmamış devletin işkence matıgını da ziyadesiyle çözümlemiş, insana insan olduğu için değer veren yazardır.
    2 ...
  44. 16777202.
  45. 16777203.
  46. yanli yazilar yazan bir yazardir kendisi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük