eğlenmek isteyen insanlara yılbaşı bahanedir, içmek zorunlu olmamakla birlikte, içerek eğlenenlerin içiyorsam sana ne deme hakkı sonuna kadar mevcuttur. %99 u müslüman olduğu söylenen bir ülkede meydanlarda alenen kutlanan ve oldukça da kalabalık geçen yılbaşı kutlamaları göz önüne alındığında olayın müslümanlıkla değil sadece kişinin nasıl , ne şekilde ve ne zaman eğleneceğine öncelikle çevresel etkilerle karar verdiği alenen görülmektedir.
Yılbaşının değerini din seviyesine indirip sosyal yönünü görmezden gelen bir dinci başbakanın boş sözüdür . Hırıstiyan kültürü Noel 'i dinsel özelliği ile kutlarken , yılbaşı ülkemizde yeni yıla yeni umutlarla giren insanların sosyal bir paylaşımı olarak yaşanmaktadır . Ben hiçbir müslümanın yılbaşını kiliseye giderek , ayinlere katılarak kutladığını görmedim , duymadım. Birileri bu tür provokasyonlar ile içinden çıktığı milli görüş anlayışının faşist , dinci doktrinlerini laikliği benimsemiş halka empoze etmeye kalktığında ise oluşabilecek kanlı hezeyanları ne yazık ki sivas katliamı, Rahip Santoro cinayeti , Hrant Dink cinayeti , Malatya vahşeti olaylarıyla yaşadık.
yılbaşına karşı olması onun kendi fikridir kimse bu fikre karışamaz istiyen istediği gibi düşünmekte serbesttir. yılbaşı eğlencelerini yasaklamak gibi bir faaliyeti olmadığı için kimse bu düşüncelerinden dolayı onu suçluyamaz. ama birileri bok atmak için yer aradaığından dolayı suçlu durumuna düştüğü açıklaması.
yılbaşı kutlamasından çok bunu pazarlamak için işin içine noel kavramını sokan dükkanlara, marketlere, mekanlara karşı olunsa daha doğru olacak ifâde. zâten sözün sahibi ne dese tersini yapmak daha hayırlı oluyor bu ülke için çoğunlukla.
zirâ kaldırımda yürürken dükkan önlerine konan noel baba heykelleri, alışveriş merkezlerinde kocaman kocaman satılan noel ağaçları gibi ürünler türk insanı için fazla bir şey ifâde etmemeli. ben bayramlarda kapıya şeker için gelen bir john veledi görmedim ya da kurban bayramında kurban kesen bir hans.
yılbaşı kutlamaya da karşıyım, kutlanmasa keşke denilebilir. bir müslüman için içkinin su gibi aktığı bir kutlamaya karşı olmak kadar tutarlı bir şey olamaz, ancak yılbaşı kutlayana karşı olmak şeklinde algılanmamalıdır bu. kutlayan kutlayacaktır elbet, bu sadece fikir bazında kaldığı sürece kimsenin mantıksızlıkla suçlayabileceği bir düşünce değildir. ayrıca yılbaşı kutlaması ile noel birbiriyle iç içe geçmiş iki şeydir, biri öbürkinden farklı değildir zira dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü "oh bir kere daha döndük bin şükür" şeklinde kutlayan yoktur, kutlanan bal gibi de isa'nın doğumudur. noel ayinlerinin 24 aralıkta olması bunu değiştirmez, sonuçta 31 aralık gecesi kutlanılan şey vatikan'ın belirlediği yıl dönümünü kutlamaktan başka da birşey değildir, yani laikliğin karşısındaki en büyük dünya kurumunun takvimini kutlamaktır, ama kutlarken de kendini laikleşmiş sanmaktır.
ülkemizin gündeminin nabzını ellerinde tutan mankenlere sorular sorular karşısında verdikleri cevaplardır. zira aysu beceoğlu adlı manken insanının meme kanseri konulu bir röportajda :
- efendim meme kanserinden korunmak için neler yapmalıyız? *
+ hııımm şahsen ben meme kanserine karşıyım!
zira başlıktaki gibi cevap vermeleri de türevlerinden beklenir:
- şahsen ben kurban bayramına karşıyım
- şahsen ben zafer bayramına karşıyım, zafer isimli erkeklerden hiç hoşlanmam
- şahsen ben yılbaşına karşıyım, bu yılbaşı bana beşyüzbin dolarlık hediye alacak enayi bulamadım henüz ...
yeni yılın nesi kutlanıyor anlayabilmiş değilim. ölüme bir yıl daha yaklaşıyorsunuz, yüzünüzdeki çizgiler artıyor, hedeflerinize yaklaşamadığınız bir yılı geride bırakmışsınız ve tüm bu acıları tekrar yaşayacağınız yeni bir yıla giriyorsunuz. çok mu komik?
- efendim yılbaşına karşı olduğunuz yönünde açıklamalarınız vardı yıllar önce
+ evet karşıyım nolmuş?
- bugün 31 aralık ve sizi eğlenirken yakaladık burda.
+ haa!! yılsonunu kutluyoruz arkadaşlarımızla. başarılı bir yılı geride bırakıyoruz. yılbaşına tabiki karşıyım..
incil'e göre isa mart ayında doğmuştur. doğu hristiyanları noel'i bu ayda kutlar. 1 ocağın mesihin doğumuyla hiçbir alakası yoktur, bu tamamiyle romanın eski dininden kalan bir mevsim dönümü haftasıdır. ve bu haftanın sonunda da yıla restart atılır. o günden itibaren kutlanılagelmiştir. sonra da hristiyanize edilmiştir. dönemin cehalet içindeki paradigmasına bakılırsa daha rahat algılanabilir.tıpkı islam toplumlarında nevruzun kazandığı islami anlam gibi bir durumu vardır yani.
yılbaşı kutlamalarını anlamsız bulmamın nedeni bu değil tabii ki. yılbaşının benim için tek anlamı var o gün okullar tatil oluyor. kutlanacak herhangi birşey göremiyorum. acılarla dolu, hedeflerinize ulaşamadığnız, sevdiklerinizi kaybettiğiniz bir yıl geçirmişsiniz ve bunların aynısını yaşayacağınız yeni bir yıla daha giriyorsunuz. bir nükleer başlıklı füze için harcanan parayla tüm etiyopya halkının bir yıl boyunca avrupa tarzında yaşayabileceğini bildiğiniz bir yıldan çıkıp yeni nükleer denemelerinin yapılacağı bir yenisine daha giriyorsunuz. yüzünüzdeki çizgiler yeni yaşınızla birlikte zamanın geçmesine bağlı olarak artıyor. zamanın geçmesine bağlı olarak hastalıklar üretmeye başlıyor vücudunuz. zamanın geçmesine bağlı olarak aşkınız soğuyor karşılıklı olarak. bunun neresini kutlamalı ki?
yeni yıla kanepemde uzandığım yerde osura osura girmiş bulunuyorum. göbeğimi de kaşıdım.
