Arkadaşım Bilal Alemdaroğlu' nun yılbaşı hakkında yazdığı bir yazı. Okumanızı tavsiye ederim.
YILBAŞINA HAKKANiYETLi BiR BAKIŞ
(ihtar: Bu yazı kesin bir hüküm veren ilmi (fıkhi) bir yazı değildir. Bir inceleme yazısıdır. Yılbaşına dair şahsi düşünceleri ihtiva etmektedir. Bu sebeple, metin tenkid etmenin temel kaideleri olan mantık ve eleştirel düşünme/okuma (critical thinking/reading) yoksunu bireylerin yazının devamını okumamaları önemle rica olunur.)
Bu yazının konusu başlıktan da anlaşılabileceği üzere insanımızın önemli bir kesiminin tamamıyla yanlış anladığı yılbaşı kavramını izah etme ve bu kavrama karşı çıkanların kullandığı mantık hatalarıyla dolu argümanları tetkik ve tenkid ederek yılbaşı kutlamalarına farklı bir cepheden bir yorum getirmektir. Zira bir "şey"e karşı çıkılabilmesi için öncelikle o "şey"in mahiyetinin bilinmesi, yani tanınması gerekir. Sağdan soldan duyulan kaynaksız bilgiler dışında hakkında en ufak bir fikir sahibi olunmayan bir "şeye” karşı çıkılması, insanoğluna verilen akletme yetisinin mantığına aykırıdır. işte bu sebeple “yılbaşı”nın ne olduğunun idrak edilebilmesi için, öncelikle yılbaşı kavramının ne olduğunun açıklanarak mahiyetinin ortaya konulması ve bu kavramın tarihi arka planının incelenmesi gerekmektedir. Bunu yaparken de tarih ve teoloji başvuracağımız temel disiplinler olacaktır…
Fakat bu incelemeye geçmeden önce, yapılacak incelemenin çerçevesinin, kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu yüzden, öncelikle bu tartışmanın konusunun yalnızca bir Müslüman’ın yılbaşı kutlaması özelinde olduğunu belirtmek gerekecektir. Bu yüzden doğal olarak burada Müslüman olmayanları veyahut yalnızca ismen Müslüman olup dinin hükümlerini tatbik etmeyenleri alakadar eden bir husus mevcut değildir. Tartışmada izlenecek usule dair ise şunlar söylenebilir. Bir dine iman etme eyleminin doğal sonucu o dini eksiksiz ve külliyen kabul edip hayatını ona göre şekillendirmektir. Ortalama bir Müslüman da, islam dinine iman etmiş olduğundan hayatını bu dine göre şekillendirir. Yaşamındaki sınırları ve kırmızı çizgileri bu dine göre belirler. Dinin ancak izin verdiklerine yaklaşır, yasakladıklarından ise uzak durur. Bu husus islam dinininde “helaller” ve “haramlar” olarak ifade edilir. Buna göre, bu incelemede islam dininin çizmiş olduğu sınırlar belirleyici olacaktır. Tartışmanın konusu, kapsamı ve sınırları böylece belirlendikten sonra incelemenin konusu olan yılbaşı mefhumunu tetkik etmeye başlayabiliriz.
Herşeyden önce işe birbiriyle karıştırılan iki kavramı açıklamayla ve aralarındaki farkı ortaya koymayla başlanması gerekecektir. istisnasız her yılın sonunda gündem konusu olan "Noel" ile "Yılbaşı" kavramları birbirinden farklı kavramlardır. Yılbaşı, Noel Bayramı (Christmas) ile karıştırılarak çoğu kimse tarafından Hıristiyanlığın bir dini bayramı olarak sanılmakta, bu asılsız bilgi üzerinden de yılbaşı kutlamanın haram olduğu argümanı ileri sürülmektedir. Fakat marufun aksine, yılbaşı kutlamalarının Hıristiyanlık gelenekleriyle bir ilgisi yoktur (1). Hıristiyanlıkta bir dini bayram olarak kabul edilen gün yılbaşı değil, Hz. isa’nın doğduğu gün olarak kabul edilen ve 25 Aralık'ta (gerçi Hıristiyan tarihçiler arasında bu tarih üzerinde bir ittifakta yoktur) kutlanan Noel (Christmas) günüdür. Bu yüzden, yılbaşı kutlamalarının bir Hıristiyan geleneği olduğu argümanına dayandırılan her iddia hatalı olacaktır.
Peki yılbaşı kutlama geleneğinin kökeni nedir? Yeni bir yılın gelişini kutlama, insanlığın bilinen en eski kutlama etkinliğidir. Kökeni Pagan topluluklara dayanmaktadır. Fakat bu, yeni bir senenin gelişini kutlama adetinin Paganlara özgü bir adet olduğu anlamına gelmez. Zira yeryüzündeki birçok topluluk yılbaşını ümitle ve sevinçle karşılayagelmiştir. Yeni bir yılın gelişini kutlama zaman içinde herhangi bir topluluğun/kavmin adeti olmaktan çıkmış ve dünyanın her tarafında kutlanan bir etkinlik haline gelmiştir. Günümüzde yılbaşı kutlamanın herhangi bir din veya toplulukla bir ilgisi yoktur. Bu yüzden, “Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o onlardandır.” hadisine dayandırılarak ileri sürülecek bir iddia mantıken hatalı olacaktır.
Özetle, yılbaşının herhangi bir din veya topluluk ile bir bağlantısının olmadığı gerçeği bu argüman üzerinden varılmaya çalışılan sonucun doğruluğuyla ilgili olarak son noktayı koymaktadır.
Peki bu yazıdan anlaşılması gereken şey yeni bir yılın başını kutlamanın birtakım kurallardan bağımsız, tamamiyle serbest olduğu mudur? Yoksa bu tarz kutlamaların doğal birtakım sınırlara tabi olduğu mudur? Bu sorunun cevabını aslında yazının başında verdik. Bir Müslümanın hayatının her alanında olduğu gibi, bir kutlama yaparken de dikkat etmesi gereken tabii sınırlar vardır. Yılbaşı kutlaması özelinde bu sınırlar örneğin içki içmeme, piyango oynamama, zina yapmama gibi bir Müslüman’ın sadece yılbaşında değil de zaten hayatının her safhasında yapması yasak olan temel eylemler olduğundan bunları ayrıca zikretmek anlamsız olacaktır. Belki burada yapılması helal olan fakat “Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o onlardandır.” hadisine takılan bazı eylemler zikredilebilir. Yani burada sınır helal kılınmayan eylemler ile bu hadisin içerdiği hususlar olmalıdır. Bu sınırlar haricinde, tamamen helal bir ortamda, örneğin bir arkadaş ortamında israfa kaçmadan çay içilip, çerez yiyilip, sohbet edilerek veya bir havai fişek gösterisini izleyip arkadaşlarının yeni senelerini tebrik ederek yeni bir yılın gelişini sevinçle, umutla ve coşkuyla karşılamaya nasıl ve neden caiz değildir diyebiliriz?
Ortalama bir insanın yeni bir yılın gelişini kutlamadan anlaması gereken şey masiyetin dibine vurmak olmamalıdır. içi taşkınlıkla, karşı gelmeyle, vurup kırmayla, insanı insan yapan değerlerden uzaklaşmayla doldurulan böyle bir kutlama anlayışı yalnızca dinen değil, dinden bağımsız olarak evrensel değerler bakımından da münasip görülmeyecektir. Bizim yılbaşına bakışımız tertemiz bir sayfa açarak yenilenme, dirilme, kendimizle muhasebe yapıp geri kalan ömrümüzü daha nitelikli geçirme planları yapma şeklinde olmalıdır.
Yeni bir senenin gelişinin kutlanması konusuna dair söylemek istediklerim özetle bunlar.
Bu vesileyle yeni yılınızı kutluyor ve Rabbim’den marifet ufkumuzun genişlediği, O’na iman ve itaatımızın muhkemleştiği, hürriyet, huzur ve sükunetle dolu mes’ud bir sene diliyorum.
Saygı ve sevgiyle hep…
ekseri çoğunlukla hristiyanlardan ve paganlardan bahsetmiş arkadaşta sormak lazım islam topluluklarından hangisinde yeni gelen yıl kutlaması yapılmış ve bu bir gelenek haline gelmiş?
yani islam toplulukları içinde illaki şatafatla kutlamadan bahsetmiyorum yalnızca bugüne has bir toplanma bir tebrikleşme yapılmış.
kutlayacaksan kutla ne kılıf arıyorsun? tüm gayrimüslüm camia kurban bayramını hayvana eziyet katliam ilkellik diye kıçlarını yırtarken, içerdeki bir takım zevat kandil gecelerinin varlığını sorgularken ne bu kılıf bulma çabası?
amaç toplanmak arkadaşlarla çay içmek çerez yemek ise müslümanların bayram günü var, kandil geceleri var toplamda sene de 7 defaya dek geliyor üstelik, sen daha ne ithal kutlamalar arıyorsun ki?