Şöyle ki siz 1 yıl boyunca onunla herşeyinizi paylaşmışsınızdır, onun için birçok şeyi göze almışsınızdır. Ve bu 1 yıl sonunda kendi aranızda güzel süprizler yapmaya karar vermişsinizdir. Sürekli birbirinizi heyecanlandırırsınız. işte ''Yıl dönümümüz harika olcak!'' ''hiç bir zaman unutamıcaksın'' '' sana kocaman bir şey aldım'' der durur. O gün gelir.
Buluşursunuz. Kahvaltı yapmak için bir yere girersiniz. Ve size o an bir bileklik çıkarıp verir. Maddi açıdan yüksek olsa yine anlarsınız ama bu bildiğimiz hacdan gelme bilekliklerdendir. ''al bak hediyen'' bile demez. Sen böreğini yerken çayının yanına bırakır bilekliği. Şaka yaptığını zannedersiniz ama durum vahimdir. Ve siz de alıcağınız hediye için haftalarca uğraşmışsanız içinize öküz oturur.
Abi hayatımda ilk kez yıldönümü geçircektim sıçtı yani.
sanırım etiğin insanların birbirlerine hediye almaması gerektiğini neden savunduğunun kanlı canlı örneğidir. insanlar birbirlerini hediye için sevmemeledir ki sonunda hüsran olmasın.
kadın kısmının hayattaki yegane amacı olan abidik kubidik hediye bekleme olayını boşa çıkaran sevgilidir, helal olsun.
hayatınızdaki en önemli hadise pahalı hediyeler, lüks eşyalar, maddiyatı nirvana yapmış objeler falan olmasın.
içten bir sarılma yanında bonus olarak da sıcak bir gülüş her şeye bedel olabiliyor.
Çünkü dağ'da mermiler tepenizden vızır vızır geçerken yıl dönümüymüş ay başıymış falan hepsi hikaye..