düşmek, dağılmak ve ezilmek. nevroz bir bünyeye zevk veren durum. yazacak binlerce kavramı önünüze serer, ara yollardan gitmenin lezzetini tattırır. yıkıldıkça insan, parıltılı ışıkların altındaki 'cırtlaklığı' görür. anlatacak mevsimler biriktirir. bir insan yıkıldıkça, iyiliğin kötülükten daha asil olmadığını fark eder, çünkü iyiliğin özünde biraz korkaklık, biraz çocukca bir sevgi ve çokça da 'fayda' güdüsü yatar. bir katilden daha yüksekte ve bir bilgeden daha aşağıda olmadığını anlar. elbette bütün bunlar kaliteli ve değişime açık bir hamura sahip kişiler için olasıdır.
kelime ile başlar yıkılmak, sonu yoktur. kuyulardan iner, sayfalardan geçer, ihaneti biriktirir ve sonunda kendisine dokunur.
her bir zerrenin kendi çekim kuvveti ile birbirlerine tutnmayıp rastgele dolaşması vücutta .yaşanılan şok etken . genelde şamar misali patlar yüzünde insanın . oysa ki çoğu kez biliyordur ama işte ama. yıkıldınız mı toplanırsınız tabiki hemde naralar atarsınız ben kuvvetliyim ben kuvvetliyim diyerekten. umarım kof naralar değildir bunlar . yalan söylemiyoruzdur kendimize .