bir pazar günü sahil gezmelerinden biriydi.
sahilin hemen yanıbaşında boylu boyunca uzanan çimenler ve banklar insana huzur, mutluluk veriyordu.
boş boş dolaşırken o banklardan birine oturup, ileriden geçen gemilere selam çakmak ne de mutluluk verirdi.
bu öyle bir mutluluktu ki! sessiz bir hüzün gibi.
işte o sessizliğin büyüsü yerini, neşeli şen kahkahalara bıraktı.
ne garipti,
birileri gerçekten çok mutluydu.
tam karşımda, hafif de çaprazımda bulunan bankta birileri gülücükler saçıyordu.
tam olarak yüzleri görünmüyordu, ama mutlu oldukları her hallerinden belliydi.
onların bu denli mutlu olması, imrendirdi hüzünlü günümü.
şöyle hafif kafamı eğerek baktım, belki mutluluğun kaynağını görürüm diye!
öyle de oldu.
belliydi onlar bir aileydi. güneşli bir pazar günü atmışlardı kendilerini sahile gülüp eğleniyorlardı.
imrendim.
baba evin küçük oğlu ile çimenlerde yuvarlanıyor, genç kız ve anne bankta oturup onları seyrediyordu.
imrendim.
kendime bir ayna misali baktığımda ise, onları görmek için eğildiğim halimle boynu bükükleri oynuyordum bankta.
o aileyi görmem lazımdı.
kalktım ve hemen karşılarında bulunan banka gitmek için yavaş yavaş yürüdüm.
beni fark etmesinler, neşeleri bozulmasın diye, sinsice sokuldum hayatlarına.
nitekim öylede oldu. hiç anlamadan kendimi tam karşılarındaki bankta buldum.
aman tanrım!
bu nasıl bir genç kızdı öyle. gülüşü, teni, saçları, güneşin vurması ile bal rengini almış kocaman gözleri.
herşeyiyle çok güzeldi.
tam o sırada birşey fark ettim, daha doğrusu fark edildim.
genç kız bana bakıyor, biryandan da babanın oğluna söylediklerine gülüyordu.
aman tanrım!
o nasıl bir genç kızdı öyle. gülüyor, gülüyor, gülüyordu! gözleri bal rengini almış, tamamen bana odaklanmıştı sanki.
resmen aşık oluyordum. ne oluyordu bana!
o neşeli kahkahalara, o bal rengi gözlere bakarken dalmıştım resmen.
aile bir anda kalkmaya koyuldu. ortamın büyüsü bir anda bozuldu.
nedendir bilinmez ama gidiyorlardı!
o gülen genç kız, bir anda somurtakan bir insana dönüştü.
acaba dedim yanlış birşey mi yaptım!
annesi oğlunun ayakkabılarını bağlarken acı gerçeği öğrendim.
bankta yalnız başına kalan genç kız, bir eliyle önünde biri varmışçasına yokluyor, diğer eliyle de bankın üstündeki çantasını arıyordu.
aman tanrım! kızın gözleri görmüyordu!
annesi geldi ve elinden tuttu. yavaşça yerinden kalkan genç kız annesinin koluna girdi ve yürüme başladı.
arkalarından bakarken gözlerimin dolduğunu, ve ilk kez bir kız için ağlamaklı olduğumu gördüm sözlük.
belki hüzünlü bir günü, iyice hüzüne boğmuştu, belki de onun hayata tutunması beni mutlu etmişti.
bilemedim.