çok sevmişsinizdir bir kadını. yaşanacak her şeyden kaçınmış, onu gözünüzden sakınmışsınızdır. öpmeye kıyamamış, kutsal bilmişsinizdir. birlikte filmler izleyip uyuyakalmanın tadına varmışsınızdır. onu kucağınızda yatağına taşırken incitmemek için bit tüy tanesi gibi davranmışsınızdır. üstünü değiştirmek, rahat uyumasını sağlamak istemişsinizdir. sormuşsunuzdur pijamaların nerede diye. çekmecededir. açarsınız çekmeceyi çekinerek. sevgilinizin üşümememsi herşeyden önemlidir ama özeline girmekten daha önemli değildir. ama hayat oyunlar oynamayı sever insanlara. özenle katlanmış cici pijamaların ortasından bir resim düşer döşemeye ve saf bir hayalin üstüne. vesikalık siyah beyaz bir kız çocuğu resmi. şiir okuyan saçları örgülü bir kızın resmi.kenarları tırtıklı olanlardan. sevgilinizin, o an bütün masumiyetiyle uyumakta olan, kızıl saçlarını yatağın üzerine sermiş kadınınızın çocukluk resmidir. içiniz burkulur çocuksu güzelliğini görünce. ama asıl yangın resmin arkasında sarmıştır dört yanınızı. bir resmin arkasında bütün hayatın acı bir özeti olamamalıdır.ama bazen hayat dizginleri ele alır ve eyersiz biner masumiyetinizin üstüne.
sevdiğiniz kadın beyaz yakalıklı çocukluk resminin arkasına keşke hep çocuk kalabilseydim, büyüdüm, kirlendi ruhum ve etim yazmıştır. işte o zaman resmin tırtıklı kenarları içinize batar.kanarsınız. kimler kirletmiştir saf hayallerinizi, kimler almıştır sevdiğinizi, kimler öpmüştür. cevap odada ki hınzır bir cdçalardan gelir;