kendine yapılmasını istemediği bir şeyi karakter zaafından ötürü başkasına yapıp , dolayısıyla misliyle mukabele alınca her şeyin kendi istediği gibi ilerlemediğini görünce hırçınlaşmak yüzsüzlüğün dikalasıdır.
kendini müdafaa etme hakkınızı kullanmak bile bu insanların kudurmasına neden olabilir, yüzsüzlüğün bir sınırı yok tabii.
ekseriyetle çay çöplerinde gözlemlenendir.
içmek istediğinizde kendiniz için çay demlersiniz, çayı gün içerisinde tüketir ve uyursunuz. fakat ertesi sabah tekrar çay içmek istediğinizde -poşet çay kullanmıyorsanız- büyük bir sorun söz konusudur, çay çöpleri. bir fincan taze demlenmiş çay için, bayatlamış bir çayın çöpleriyle uğraşmanız gerekir. oysa ki çayın görevi içileceği süre zarfında var olup, sonrasında bir başka çay demleyişe kadar yok olmaktır. kendini kullanılmış hissetmekten utanıp yok olmayan çay çöplerinde gözlemlenen bu yüzsüzlük durumu şahsımı ciddi manada üzmekte. umarım bu entry'i görür ve yarın sabah orada olmazlar.
karşındaki insanın sabrını ölçmektir adeta. bir yüzsüz şöyle der; "evet biliyorum yaptığım hareket hoşuna gitmiyor ama bunu bile bile yine yapıyorum ve beni her seferinde hoş görmeni bekliyorum". ha hoşuna gitmiyorsa eyvallah der çeker gider bi de, tsunami gibidir. sizde ağzınız bir karış açık bakakalırsınız.
yaptığı hatalardan utanmayan insanların; bir özür bile dilemeden, yaptıklarını düzeltmeden af bekleyecek kadar karşısındakini hiçe sayma aşağılıklığıdır. düzeltilmeyecek hata yaptıkları halde af bekleyenlerse, aptal ve megaloman yüzsüz sınıfına girmekte olup, icra ettikleri yüzsüzlük isimlendirilemeyecek boyutlardadır. karşısındakini hayvan yerine koymaktan başka bir şey değildir yaptıkları.