klasik türk babası davranış biçimidir.
sol el çocuğun ayağına kavranır sağ el ise koluna, ailecek bir, iki, üç nidaları ile sanki toplu açılış törenindeymiş gibisinden cümbür cemaat mutluluğa boğulur. ve çocuk saniyeler geçmeden büzük korkusuyla debelenirken yüzmeyi keşfeder.
hatırlıyorum amcam beni suya atmıştı ve sakin ol yoksa kurtarmam boğulursun demişti ve ben onun kurtarmasına gerek kalmadan yüzmüştüm. bazen zorlamak gerekir.
yav, ben şu an koskoca yaşımda yüzmeyi bilmiyorum. karadenizliyim, istanbul'da yaşıyorum, denizi olan bir şehirde eğitim görmekteyim ama yüzmeyi bilmiyorum.
bir gün arkadaşımla havuza gittik. ben * havuzun içinde merdivenden tutunarak keyif al(am)ıyordum. bir yandan da havuzda yüzen arkadaşıma imrenerek baktım. derken ayağım kaydı ya da başka bir şey oldu ve suya gömüldüm. deli gibi çırpınıyorum havuzda, nefes alamıyordum, çırpındıkça batıyordum. suyun tüm suyunu içtim neredeyse. ölümle ilk kez bu kadar burun buruna gelmiştim. tam kendimi kaybederken bir adam beni havuzdan çıkardı. ben de koskoca adam olarak ağladım herkesin içinde.
düşünün bir.
havuz aslında 1.80 metre derinlikte ve benim boyum da 1.70.
işte bu olay sonrasında asla yüzme öğrenme girişiminde bulunamadım. arkadaşlarım envai şekillerle yüzerken, "hadi lan, sana da yüzmeyi öğretelim. bak 5 kişyiz burada. sana bir şey olsa kurtarırız. hem burası sığ, hemen ayağa kalkabilirsin." deseler bile öğrenemedim yüzmeyi, istemedim.
işte o olay beni bu hale getirdiyse, küçük bir çocuğu ne hale getirecek, düşündünüz mü?
en mantıklı yöntemdir. iki saat yok kolunu şöyle tut bacağını şöyle tut şöyle yap böyle yap diyene kadar uygulamalı olarak öğrenmesini sağlar. en basit örneğinden ben öyle öğrenmiştim.
yanlış yöntemdir. önce sığ suda öğretilmelidir. bazı kişilerde başarılı sonuç alınması doğru bir yöntem olduğu anlamına gelmemektedir.
çocuğa matematik öğretmek için diferansiyel denklemler dersi ile başlamaya benzer.
yanlıştır. severek öğretilme, korku ile kurtulma refleksi olarak. almanlar veya genel olarak başka yabancılarda göremeyeceğiniz bir durumdur. neden yüzücü şampiyonumuz olmadığı daha iyi anlaşılıyor böylece.
kesinlikle yanlıştır. çok ağır psikolojik travmalara neden olabilir bu durum. bu travma hemen meydana çıkmasa bile -ki büyük ihtimalle çıkar- bu korku onun bilinçaltına çok güzel bir şekilde işler merak etmeyin.
mantıklı diyenlerin mantığına sokayım ayrıca. yüzmenin "y" sinden anlamıyorsunuz, konuşuyorsunuz. yüzme, çocuğun severek öğrenebileceği bir branştır. su korkusu olanları çocuk havuzunda suya alıştırırsın, sonra tekniği verirsin, sonrasında çocuk sudan çıkmak istemez zaten.
ailem veya bir başkası tarafından denize atılmışlığım olmadığı dolayısıyla 16 yaşıma kadar kurslara gitsemde yüzme öğrenemedim sonra kendimi 2 metrelik havuzun ortasına attım paşa paşa yüzmeye başladım yani kesinlikle doğru bir yöntemdir.
Keşke çocuklara sadece yüzme öğretirken yapılmasa. Aileler en ufak sorunda bile seferber oluyorlar çocuk ileride en ufak sorunda tökezlemeye başlıyor. (bkz: ben)
bir türlü yüzme öğrenemeyip de, beni derin bir yere atan kimse olmayınca, kendi kendimi karadeniz'in derin sularına atıp yüzmeye başlayarak doğruluğunu kanıtladığım eylem.
düz mantıklı ebeveyn davranışıdır. 7 yaşındaki bir erkek çocuğunu bodrum'un koyu mavi suların bırakan bir babanın "o" evladıysanız bunu daha iyi anlıyorsunuz.
anlık atılma şok etkisi yarattığı gibi, hayatta kalma mücadelesi de cabası.
o teknenin üzerinden birde aforizmalar geliyorsa vay halinize.
+boğulacaksan büyük denizde boğul.
+su üzerinde kalmanın en iyi yolu suyu altında tutmaktır.
+mehmet, bırak yüzer o. tamamen batmadan tutma. (bu da bir aforizmadır)
en nihayetinde g.t korkusunun bünyeye verdiği tanrısal bir güç ile yüzmeyi başarmışımdır. lâkin o suyun soğukluğu kadar beni üşüten hiçbir doğal etken olmamıştır diyebilirim.
çok eskiden televizyonda gösteriliyordu; rusya'da dibi oval olan havuzun bir tarafından soğuk suyun dibine attıkları bebekleri diğer tarafından alıyorlardı. böylece suya ve yüzmeye alıştıklarını söylüyorlardı. doğruluğu veya yanlışlığı uzmanlara danışılmalı.