kişiyi yoran, bazı zamanlar hayattan soğutan bir olaydır yüzme bilmemek. hele ki hayatınızın 15 senesini izmir'de geçirmişseniz ve buna rağmen bilmiyorsanız daha da bir zordur.
ortaokul yıllarında pekte koymuyordu yüzmeyi bilmemek. bu dönemlerde hayat genellikle futbol ile atari salonları arasında gidip geldiği için kimse sallamıyordu yüzüp yüzmediğimi.
ama lisede yavaş yavaş ortaya çıktı sorunun büyüklüğü. yaza doğru düzenlenen turlardan kaçmak için türlü türlü bahaneler üretip yalancının kralı olmuştum. giderekte geliştiriyordum kendimi baheneler konusunda..
- hacı hafta sonu denize gidiyoruz. geliyorsun değil mi?
+ ya olum annem hastalandı ya. hafta sonu hastanede ben refakatçi kalmam lazım. bi dahakine inşallah.
- geçmiş olsun kardeşim.
....
- olum bak iki hafta sonra çeşme'ye kaçıcağız. bayada kalabalık bir tur olcak.
+ ben iki hafta sonra amcamla ava çıkıcam. tüfek kullanıcam. kim s.ker denizi lan.
- ohaaa. yapma ya. bende gelebilir miyim lan?
+ sieee.. olmaz.
....
- olum denize gidicez yarın.
+ ırak savaşına katılıcam. sülüs kağıdım geldi. rahat bırakın beni..
....
hadi bu şekillerle gidişlerden kaçabiliyordum. ama bu turların dönüşlerindeki muhabbetlerden kurtulabilmenin imkanı yoktu.
- olum nasıl gelmedin sen ya. süperdi lan. tekne turu falan yaptık. mangal yaktık kıyıda.
+ evet abi süperdi. hele merve'yi görücektin bikiniyle. öle okul elbisesinden bişi belli olmuyo ama kız taşmış baba.
- ama nalan'da süperdi lan. ne göğüs varmı hatunda. hayatım boyunca unutamıycam o görüntüyü.
+ onun dötü.
- bunun başı..
+ kuku meme
- meme kuku...
* (ve ben) ühühühühhü......
lise bitince rahatlarım diye düşünmüştüm. ama gel gör ki türkiye'de onca üniversite varken ben kazana kazana muğla üniversitesi'ni kazandım ve muğla türkiye'de en uzun sahil şeridi olan ildi. tabiki lise yalanlarım üniversitede de devam etti. ama her gün kendimi daha da geliştiriyordum. hem artık denizede gidiyordum. ama denize girmiyordum.
- deatly, hadi gelsene. su çok güzel.
+ yok sibel ben girmeyeyim ya.
- aaaa. ama neden ki? yoksa bi sorunun mu var senin. (şap şap yüzerek kıyıya gelir. sanki nispet yapıyor horspu)ne oldu, anlatsana?
+ açmayalım hiç bence.
- ne olur anlat.
+ yaa.. ffufffff. anlatmak istemiyorum aslında ama..(lan lan.. ne yalan atsam acaba..hah.. türk filmi konusu) ben..(derin derin iç çekerek)..ben.. babamı denizde kaybettim. babam bir denizciydi ve deniz onu kendine aldı. o gün bu gündür denize giremiyorum. çünkü dalgalar bedenime vurunca ruhum titriyor. sanki babam beni yanına çağırıyor. sanki deniz benide istiyor..sanki..(keşke daha dikkatli izleseydim filmi)
- aman allahım. kıyamam ben sana. gel sarıl bana..
+ ühühühühhü..(lan memesi değiyo.. çatal mı lan o..yuppii yeahhhh)
şimdi sorunlar dışında bide başka bir sorun daha var. o sorunda şu; dallama arkadaşlar ve bu arkaşaların içinde yıllardır sakladıkları gizli yetenek.. yüzme hocağılığı...
- lan olum gel bak. yüzmeyi bir saatte öğretmezsem insan değilim.
+ valla mı?
- valla olum gel sen ya. çok kolay bişi.
+ iyi peki.
takriben 25 dakika sonra:
- abi sen ne kazmaymışsın ya.
+ ya öle deme mına koim. olmuyo işte.
- nasıl olmuyo lan. kendini suyun üzerinde bıraksan su zaten seni kaldırıcak. ama o kadar kazmasınki onu dahi yapamıyorsun.
hah bide bu var. ''sen kendini suya bırak, su seni yüzeye kaldırır'' yrak kaldırır. kaldırmıyo işte. bu olayı denemeye çalıştığım her seferde litrelerce tuzlu su yutmuşumdur. yüzmeye çabaladığım bir günün sonunda karnım tuzlu suyla o kadar şişmişti ki 3 gün yemek yiyemedim. birisi yıllar önce bu durumu bir cümleyle özetlemişti bana.
- lan bok bile suyun üzerinde duruyor ama sen duramıyorsun.
lafa bak. yıllarca çektiğim ızdırapların sonunda anladım ki ne deniz beni ne de ben denizi sevmiyorum. nihayetinde de yüzemiyorum. ha yüzmeye zorunlu kalıcağım bir durum olsa, ne bilim mesela titanik'te olsam ne yapardım onuda bilmiorum. heralde batmakta olan kate winslet'in kafasına basa basa sandalın birine çıkardım. hayat çok tatlı..
birileri laplap yüzerken bu insan su içinde garip çırpınışlar içindedir, denizde simidiyle gezer, karnını şişirip su yüzünde kalmaya çalışır. hayatı hep acılar içindedir.
hayattaki büyük trajedilerdendir. herkes artist artist suya atlayıp çıktıktan sonra şöyle bir silkinip kumlara uzandığında senin aklındaki tek şey belinde simit olan çocuğu tenhaya kıstırıp o simiti almak ve mümkünse kimsenin olmadığı bir an denk getirip kendini suya bırakmaktır o simit vasıtasıyla.
-ulan 20 yaşındasın... hala mı?
...başıma bir iş gelmeyecekse yüzme bilmiyorum, evet.
nişanlısının yaptığı balayı planını düşünür kara kara. fethiyeye gidilecektir, adam balık gibi yüzecek, hatun kişi güneşlenmekle yetinecektir. reva mı? değil, ne yapsın?
yaşıtları yaz tatillerinde marmarislerde fethiyelerde tatile giderken, o çalışmak zorunda kalmıştır. yaşıtları okula giderken o yine çalışmak, ailesine bakmak zorunda kalmıştır. Değil yüzme belki okuma yazması bile olmamıştır..
ayakları suya batmadan söyleyemezler bide sonrasında sosislerle simitlerle yapılan güya yüzmeler ,arkadaşlarının gülmeleri eşliğinde zevk almadan biten tatil nedeni olur.