başka bir devletin çatısı altında yaşamaktır ki eğer çatısı altında bulunulan devlet, dine, dile ve etnik haklara saygı duyan bir devlet ise pek de sorun teşkil etmeyecek durumdur.
şu anda dünya üzerindeki irili ufaklı hiçbir insan grubunun tecrübe etmediği durumdur. bütün gezegen devletlerin kontrolü altındadır. gözden kaçan, kıyıda köşede kalmış kabileler bile farkında olmadan devletlerin etki alanları altındadır.
devlet bir kurumlar ağıdır, işletim sistemidir. eğer etki alanı içinde yaşayan bir gruba dili, kültürü, etnik kökeni, cinsiyeti, derisinin rengi, sosyal statüsü, sağlık durumu veya herhangi bir başka ayrıştırıcı özelliği nedeniyle diğerlerinden ayrı muamele yaparsa, başarısız bir işletim sistemidir.
eğer bu başlığın amacı üstü saçma kapaklı bir söylem yardımıyla devleti milletle özdeşleştirmek ise, o masalın anadolu'daki geçmişi en fazla 100 senedir. ondan öncesi osman'dır, osman'ın oğludur, ümmettir. 'millet' dediğimiz verimsiz ve ayrımcı söylem ise benedict anderson'un tabiriyle hayali cemaatlerin halkla ilişkiler kampanyasıdır.
maden veya toprak zenginliği ülkelerin en cahil halkının ağzına (birileri tarafından) ülkenin geri kalanıyla başkalaştırmaya çalışılmak için verilen bir sakızdır. sonra o insanlar birden atalarının başka bir dili konuştuğunu, atalarının başka bi ırktan olduğu için katledildiğini öğrenirler. ardından isyanlar başlar ordu kendi halkına müdahale eder bu halk nedense yoksulluktan şikayet ederken birden kiloyla mermi kamyonla ak47 sahibi olurlar. sonra dünyanın büyük güçleri bu kardeş kavgasına dayanamayıp güvenliği ve istikrarı sağlamak için ülkenin üzerine cetvelle çizikler çizer üsler kurar ve ateşkesi sağlar.
dünya haritasına bakın düz cetvel çizikleri gördüğünüz her ülkenin hikayesi buna yakındır. baz ülkelerde o çizgiler sürekli değişir, çünkü henüz madenleri tükenmemiştir.
