genel anlamıyla yüz birimlik bir şeyin kırkyedisi.
son dönemde ise, 22 temmuz genel seçimlerinde adalet ve kalkınma partisinin aldığı oy oranı ile özdeş söz. üçün biri gibi, özel bir anlam yüklendi bu orana artık.
bunları biliyorsunuz tabi, hepimiz biliyoruz. bugüne dek pek bilinmeyen, ve bu yazının asıl konusu ise, o yüzde kırkyediyi kimlerin oluşturduğu. bu konuda kimse bir şey bilmiyordu. kime sorsan akp'ye oy vermemişti. ama ortada milyonlarca seçmeni meçhul oy vardı...
bu akşam şöyle bir televizyona takıldı gözüm. cüneyt özdemir'in programı vardı. 5n 1k mı ne. 21 ekim 2007 hakkari teror saldirisinın ardından, saldırının gerçekleştiği yüksekova ilçesinde çekilmişti program. yüksekova'nın tarihi ve doğal güzelliklerinin bir bir ekrandan geçmesinin ardından yüksekova halkıyla röportajlar başladı. neredeyse tüm yüksekova halkı türk silahlı kuvvetlerinin kuzey ırak'a girmesine karşıydı. barış, kardeşlik, gak, guk gibi beylik sözlerin ardından mikrofon uzatılan bir genç baklayı ağzından çıkarıverdi. "kuzey ırak'a kesinlikle girilmemeli, biz sayın başbakana bu konuda güveniyoruz, yapmaz öyle şey. bunun için destekledik, hala destekliyoruz, aksini yaparsa çok yanlış yapmış olur" gibi bir şeyler söyledi.
kulaklarıma inanamadım. yakalamıştım. sonunda öğrenmiştim yüzde kırkyedinin en azından bir bölümününün kim olduğunu. ve öğrenmiştim hangi gerekçelerle oy verdiklerini...
edit: eh, dünyadaki okumamış insanların sayısı da okumuş insanlardan kat be kat büyüktür. değil iki kat, on kat, hatta belki de yüz kat. iş bu entry, olayın fenerbahçe-galatasaray tarftarlığı eksenine çekildiğini indike etmek amacıyla girilmiştir.
22 temmuz 2007 seçimlerinden önce bir olan gemiciklerin şimdi nasıl dört ettiğini mi gösterme amacıyla demeliydim yoksa?*
Gelismemis demokrasilerde alinan oy oranini temsil ettiginde simariklik ve kustahliga yol acan yuzde. Geri kalan yuzde elli ucu gormezden gelmek gibi bir aymazliga yol acar.
demokrasinin çirkin yüzü olarak görülebilecek oran. demokrasinin gelişmediği bir ülkede gerçekleşmesi muhtemeldi. gerçekleşti. oy verenlere saygım sonsuz ama vermeyenleri dışlamaya gücünü yönetime veriyor. yönetimde bunu kullanıyorsa *ikerim öyle demokrasiyi.
su duruma göre her iki kişiden biri akp'ye oy vermiş oluyor. ama benim anlamadığım konu ben o ikinci kişilerden hiç görmedim. carsıda pazarda, dolmuşta otobuste millet sövüyo; 14 nisan'dan sonraki mitinglerde neler denildi, hatta gidemeyenler cok üzüldü falan filan ama secim sonucalrı tam tersini gösterdi. bunda bir bit yeniği var ama benim saf aklım yetmiyo olanları anlamaya. *
ak parti nin 22 temmuz 2007 secimlerinde aldıgı oy oranı. sürekli gündeme getirmek ak partililere cok büyük bir haz verir. c?p lilerin duyunca cok sinir olmaları söylemek için ayrı bir hazdır. hatta bir c?p li milletvekili ''allah askına artık durmadan %47 oy aldıgınızı söylemeyin zira cok rahatsız edici oluyor' demiştir ki bu durum bana eskisinden daha cok söyleme isteği getirmiştir.
Namusunu temizlemek için kızlarını tecavüzcüsüyle nikahlayıp koynuna sokan zihniyete sahip bu millet*, 22 temmuz 2007'de tecavüzcüsüyle resmen bir 5 yıllık daha birlikteliğe imza atmıştır. *
akp ye oy verenlerin oranıdır. aşağı yukarı her iki kişiden biridir fakat anlaşılmayan tek nokta niçin %53 içinde olupta %47 ye küfür, hakaret ederler. ya biz kendi istediğimiz partiye oy verdik siz kendi istediğiniz partiye. bunun dangalaklıkla alakası mı var ki sürekli onlar koyun, onlar dağdaki çoban gibi hakaretlere maruz kalıyoruz. sonuç olarak bana hakaret eden kişi benden daha zeki olsa bana hakaret etmek yerine bana tavsiyede bulunur. ben o partiye şu sebepten oy vermiyorum sende verme, ben bu partiye bu sebepten oy veriyorum sende ver diye. tabi bu dedikleri sebepler elle tutulur gözle görülür sebepler olmalıdır.
