susanna tamaro nun en önemli eseridir. italyada , umberto eco nun gülün adı adlı kitabından sonra en fazla satan kitaptır. kitapta yaşlı bir kadının torununa yazdığı duygu dolu mektuplar anlatılmaktadır.
lise yıllarında okunması salık verilecek bir eserdir. bu eserden eskimoların yaşlı babannelerini nasıl öldürdüklerine dair pasaj arasında bir bilgi verilir. bu bilgiyi mina urgan bir dinazorun anıları kitabında tamamlar. buna göre eskimolar yaşlı babannelerini karların arasına terk eder ve orada ölmelerini beklerlermiş. bunu sebebi ise donarak ölmenin en rahat ölüm olduğu düşüncesiymiş.
insanın yüreği maalesef hep boktan yerlere götürür. mantıkla karar verilirse de hayatın tadı çıkmaz. o yüzden en güzeli insanın kafasına göre takılmasıdır.
yüreğimin götürdüğü yere çoktan gitti ruh beden buralarda mapusta..
aşka verilen kalpte yeşeren isimle ruh,lakin beden rind olup salmış gözleri yollara...
lise döneminde okuduğum şu an başlığından ve çok sıkıcı olduğundan başka bir şey hatırlamadığım kitap(çık). bildiğin beyaz dizi.
alternatifi için (bkz: bir çift yürek)
torununa, bazen kızını anlatan yaşlı bir kadının kitabın sonunda yüreğinin götürdüğü yere git diyerek bitirdiği kitaptır. biraz sıkıcı olduğu doğrudur. akıcı heyecanlı yapıtlar sevenlere göre değildir yüreğinin götürdüğü yere git ama okunması gereken bir kitaptır.
bu romanda en sevdiğim satırlarından birkaçı:
sevdiğin insana söylemek istediklerin sonsuza dek içinde kalır; o, toprağın altındadır, artık onun gözlerinin içine bakamazsın , kucaklayamazsın, ona henüz söylemediklerini söyleyemezsin...
çok uzun yaşadığım ve pek çok kişi yitirdiğim için artık biliyorum ki ölüler yokluklarıyla değil de-onlarla bizim aramızda- söylenemeden kalan sözler yüzünden keder verirler asıl...
annemin, ninemin tanıdığım pek çok kişinin yaşantısını düşündüğüm zaman, aklıma hep bu görüntü gelir işte. yukarı tırmanmaktansa yarı yolda patlayan ateşler...
susanna tamaro