yüksel caddesinde bir cafede, kızla erkek öylece birbirlerine bakıyorlardı. hiç konuşmadan.
aslında lafa nereden başlıyacaklarını bilmemek bir ayrılığın habercisiydi bunu biliyorlardı. uzun süredir birbirlerine yalan söylemiş, oyunlar çevirmiş, aslında hiç inanmadıkları sözleri birbirlerinin canını yakmak için söylemişlerdi. '' susmak'' biraz da utanmaktandı.
erkek bir yerden başlamak gerektiğini düşünüp lafa girdi.
- seni çok sevdim ben. ama artık bitti.
+ evet. anlamsız artık herşey...
ikisinin de duydukları acıdan gözleri doluyor ama geri adım atmıyorlardı. ikisi de artık aşkın değil, gururun esiriydi. tüm aşıklar gibi olanca bencilliklerini takınmış öylece, yıllardır süren aşklarının bitişini garip bir zevkle seyrediyorlardı.
erkek masadan kalkıp ^^hoşçakal^^ bile demeden cafeden çıkıp yüksel caddesinin kalabalığına karıştığında, kız öylece kalmıştı.
arkasından çıktığı cafeden ayrılırken cafe camlarına vuran siluetine bakıp acıdı. o artık eski neşeli, umut dolu kız değildi. bir enkazdı.
öyle amaçsızca dolanırken yüksel caddesinde eylem yapan bir kalabalığa karıştı. yanlarına oturdu. kadının biri elinde genç bir oğlanın resmini tutmuş, bir o yana bir bu yana sallanıyor, anlamsızca söylenip ağlıyordu...
o da cüzdanından sevdiğinin resmini çıkardı.
- teyze bu resimdeki kim?
+ oğlum. kayıp o.... peki senin elinde ki kim kızım?
- hayırsızımdı...
yüksel caddesinde bir akşamüstü, iki kadının gözyaşları birbirine karışmıştı. kalabalık akıyordu...