cok meshur bir türkü´dür. kina gecelerin olmazsa olmazidir. ba$ta gelin adayi olmak üzere milleti zirlatmak icin söylenir. ayrica candan ercetin´in yorumu bir ayri güzelliktedir.
sözleri ise $u $ekilde´dir:
yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
annesinin bir tanesini hor görmesinler
uçan da kuşlara malum olsun
ben annemi özledim
hem annemi hem babamı ben köyümü özledim
babamın bir atı olsa binse de gelse
annemin yelkeni olsa açsa da gelse
kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
uçan da kuşlara malum olsun
ben annemi özledim
hem annemi hem babamı ben köyümü özledim
Kınayı getir aney
Parmağın batır aney
Bu gece misafirem
Koynunda yatır aney
Kalada var çeperler
Çepere su seperler
Irak yoldan geleni
Terli terli öperler
Sivik uci kuş burni
Oldum yarin düşküni
Baş açık yalın ayak
Yola düştüm kış güni.
gaye gelini agltamaktir, ulan gelin aglatilir mi hic? hep bekledigi hayalini kurdugu ani yasiyor ve o anin zevkini cikariyor, agliyor gibi görünse de icindeki atesli kadin göbek atiyordur.
aslen kına gecelerinde gelin kız ve ailesini ağlatmak için söylense de, asıl etkisini evlendikten sonra* gösteren türkü. öyle bir etki ki bir gece ansızın sizi uykunuzdan uyandırır da anlatamazsınız gözünüden damlayan yaşların sebebini yanınızdan herşeyden habersiz duran sevdiceğinize bile..
Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i, köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir. Köyüne döndüğünde hemen dünürcü gönderir. Zeynep'i, Ali'ye verirler ve hemen düğünleri olur.
Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece mesafededir. Zeynep, anne, baba ve kardeşini tam 7 yıl göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır, köyün büyük tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemeni gidermeye çalışır.
Kocası, Zeynep'in özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki, eski sevgisi de pek kalmadığından Zeynep'i horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve horlanma Zeynep'i yataklara düşürür.
Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip geçenler anasının, babasının çağrılmasını ister. Başka çaresi kalmadığını anlayan kocası da, kaynanası ve kayınbabasına haber vermeye gider. Altı gün altı akşam süren bir yolculuk sonrası köye ulaşan anne-baba Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde olan Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır; Anne babası da türküye söylemeye başlarlar. Çevrelerindeki bütün köy kadınları duygulanıp ağlarlar. Annesi fenalık geçirir. Bayılan Zeynep, hasretini giderir ama çok geç kalınmıştır. Bir daha iyileşemez ve ölür