"bugüne kadar hiçbir erkeğin koynundan çırılçıplak kalkmadım, en çılgın aşk gecelerinde bile, seviştikten sonra hep çarşafa sarınarak kalkmışımdır yataktan. az önce yatakta seni çırılçıplak görmüş olması değildir önemli olan, önemli olan banyoya giderken seni çıplak görmemesidir. erkek senden her şeyi aldığını düşünmemelidir hiçbir zaman! ona geride hala ele geçiremediği bazı şeyler kalmış olduğunu düşündürmelisin tatlım. bizim kadınlar hiç düşünmezler böyle şeyleri. seviştikten sonra yataktan öyle kabak gibi kalkar, selülitleri ortada, o düşük kalçalarını paluze gibi sallaya sallaya banyoya giderler. adamın, onun arkasından ne düşüneceğini hiç düşünmezler! bütün numara, erkeğe sırtımızı döndüğümüz andaki o bakışlardadır aslında. erkekler, kararlarını göz gözeyken değil, öyle zamanlarda verir. erkeklere sürekli daha keşfedilmemiş nice sırların olduğu hissini vereceksin. çabuk çözülen pazar bulmacaları hiçbir erkeğe zevk vermez"
Murathan Mungan'ın kadınları anlattığı kitabı. gözleme dayalı tespitlerle ilerleyen bir kitap, okuduğum kadarıyla dili alıcı. 40 sayfa okuyup bıraktım gerçi. Hiç bana göre bir kitap değil, 5 yaşında bir kız çocuğundan yola çıkarak popüler kültürün olumsuzluklarını anlatıyor, kitabın bir karakteri olan Nermin ise popüler kültürün tiki kadınları gibi olmadığını anlatıyor. Yaptığım çıkarıma göre -tespitleri bir yana bırakırsak- bu kitabın içeriğini de ancak popüler kültürün tiki kadınları beğenir.
Zaman kaybı olacağını düşünüp okumadım, zira yazılanları hepimiz biliyor ve farkediyoruz.
olaylar romanda belki 5 gün içinde geçiyor fakat yazarın uzun karakter tahlilleri, kimi zaman sayfalarca süren sosyal-politik olaylardaki görüşleri, kadınlık ve erkeklik üzerine düşünceleriyle, hatta yaşamın neredeyse her alanına bi şekilde bizi götürmesiyle dolu dolu bir kitap karşımıza çıkıyor.okunması gereken bir kitap olduğu kesin.
--spoiler--
Hibir şey hayatın sıradanlığı kadar acı vermez insana.Çaresizlik en 'resmi' duygumuzdur, çünkü 'devlet' desteklidir.Bütün çaresizliklerimizi devlete borçlanırız.
--spoiler--
--spoiler--
Bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.Hayatın kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu.
--spoiler--
--spoiler--
"erkeklerle kadınların arasında yeni hiçbir şey yok" derdi. "maalesef yok!" her şey çok belli. Bütün oyunlar, bütün kurallar, bütün numaralar ta başından belli. binlerce yıldır böyle sürüp gidiyor. değişen yanlızca dekorlar ve kostümler. kadınların bütün meselesi, bu kuralları tanımamaktan, bunlara uymamaktan çıkıyor. Değiştirmeye kalkınca işler bozuluyor tabi. Siz istemesenizde dünyanın düzeni diye bir şey var. Memnun olmayabilirsiniz bundan. Ama gerçek bu! Erkekler de bu! Dünya da bu! Henüz yaratılmamış erkekler yüzünden acı çekiyorsunuz. Hayatı bekletiyorsunuz. Hayat geçiyor kızlar. Kadınlar için daha çabuk geçiyor...
--spoiler--
Kapağıyla dikkat çeken kitap daha ilk sayfasında "Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti"yle kalbimizi kazanan Murathan Mungan eseri.
Beş yaşında bir kız çocuğu ve ona bakmak zorunda kalan Nermin'le sürüp gidiyor. Kadınların fevkalade anlatıldığı bir roman. Okumaya değer...
"Uyanık olmayı, var olmak sanırlar. Kazıklanmamak, enayi yerine konulmamak paranoyasından, sahiden sahip olmaları gereken hiçbir paranoyaya sahip değillerdir."
"ne doğulu toplumların dilenciye ve onun töresine yaşama hakkı tanıyan ahlakını taşıyabilen bir toplum olabiliyoruz, ne de batının hizmetsiz ve servissiz hiçbir ödeme yapmayan ödünsüz tutumunu benimseyebiliyoruz. Her zaman, her yerde olduğu gibi, ne doğulu ne batılı, hep arada, hep derede..."
"kalabalıkların içi boş uğultusu, içinizdeki uğultuyu oyalar."
--spoiler--
Tanrım kadınların işi ne zor! Hep beğenilmek ve seçilmek arzusu üzerine inşa edilmiş bir hayat; hayat boyu ayna karşısında imtihan veren bir kadınlık! Yüzünden başlayarak bütün dünyayı boyamaya adanmış bir ömür! Kadınların makyaj yapma zorunluluklarından, kendilerinden ille de bir ressam yaratma gayretlerine uzanan tarihin yanıtını tam olarak veremediği sorular...
--spoiler--
Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü,
kendilerini tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.
Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.
Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir. Hep, ama hep hatırlarız.
ergendim ben bunu okurken. çok etkilenmiştim. ve hatta bazı satırları hala kafamda kazılıdır. güzel kitaptı. fazla kadın savaşları vardı ama o dünyayı iyi betimliyordu.
çok eğlenceli, akıcı ve farklı bir bakış açısına sahip bir romandır. sıkıldıkça aralardan seçme usulüyle tekrar tekrar okunur.
fikir vermesi açısından ;
"...beni kırılan o topuğun simgelediği kadın tipi çok ilgilendiriyordu. iki ters bir düz kadar basit bir örgü tekniği gibiydi bu. hangi filmin neresine koysan gidiyordu. bence bu tipin ilk örneği külkediisidir. masalın bütün varlık nedeni olan saate bakmayı bile akıl edemeyen külkedisi, ayakkabı tekini merdiven basamaklarında bırakarak, kıçını zor toplayıp, apar topar kaçabilmişti gece'sinden... bütün mutluluğunu küçük numara ayakkabı giymesine borçlu olan bu masal kahramanına hiçbir zaman yakınlık duymamışımdır. allahtan sevdiğim bir yazar arkadaşım, bu masalı ve kahramanını yeniden yorumladığı öyküsünde, külkedisi'nin basamaklarda düşürdüğü ayakkabı tekini ertesi gün, ülkedeki bütün genç kızlar gibi külkedisi'nin de ayağına oldurmayarak, en azından benim intikamımı almış, adalet duygumu yatıştırmıştır."
murathan mungan'ın beni kahkahalara boğan güzel kitabı. tuğde diye bir beş yaşındaki bir kızın, nermin isimli bir grafikeri nasıl hakladığını anlatan hoş kitap.
son derece gercekci karakterleri olan (etrafınıza azcık daha iyi bakın: sacları pembe boncuklu tokalı, odada olan diğer bayanlara nefret dolu gözlerle bakan 5 yasında kız cocukları vardır. bunlar televizyon önunde petek dincoz gibi dans edip gülben ergen gibi sarkı söylemeye calışırlar) bir kadın romanı.
murathan munganın, adını pedro almadovarın filminden alan ve yazma aşaması 9 yıl süren romanı. asla çocuk denemeyecek 5 yaşındaki bir bayan ile kendini yalnızlığa mahkum etmiş, iç sesini kendine yoldaş etmiş, eski solcu eski feminist yeni nihilist bir grafiker kadının birlikte geçirdikleri 5 günü konu alır bu kitap. kadın dünyasını bütün ayrıntıları ile anlatır, yererek söverek ama tüm açıklığı ile. işte bu yüzden kadınlar kadar erkeklerin de okumaları gereken bir kitaptır, dayanabilirlerse. sadece okumak yetmez bu kitabı, zamanı gelince tekrar tekrar açıp bakmak hatırlamak için el altında en az bir nüshası bulunmalıdır. yine metisten çıkan değişik bir kapak tasarımıyla yeni baskısı kitapçılarda çoktan beridir yerini almıştır.
tekrar söylemekte yarar var, kesinlikle okunup hatim edilmesi gereken bir kitaptır.