Zor ve stresli.
Bizim hocalar kafayı yedirtir hele. Ama ortamı çok seviyorum. Üç kişiyiz ve dünyada saygınlığı olan hocalar yeri geldiğinde Bilal'e anlatır gibi hayıflanmadan anlatıyorlar.
En çok dedikodu qeyfini seviyom. Gündemi yorumlarken zaman su gibi akıp geçiyor ama almanca ya da Farsça etimoloji kasarken ölüm gibi geliyor. Bakın negzel bilim insanı potansiyelim var, utanmadan dedikoduyu övüyorum.
üniversite sırf ortam için bile okunmalı. Arada kalan genç arkadaşlarım varsa, gidebileceğiniz yere kadar gidin derim. yaşadığımız ülke çok baskıcı bir ülke. Kampüsler nefes alınacak üç beş yerden biri oldu.
eğer ki hem çalişacam hem de yüksek lisans yapacam diyorsaniz. önce bir düşünün sonra karar verin. yine de kararlıysanız, okulda hocadan, iş te patrondan/müdürden azar işitmeye hazirlikli olun.hem ödevlerinizi sunumlarinizi aksatirsiniz, hem de işyerinizde yapmaniz gerken işleri. okuldaki hocalar için sizin çalişip çalişmadiğiniz önemli değildir, sürekli projeler, sunumlar, ödevler isterler bir de üstüne kol gibi sinavlar yaparlar. bir de saygideğer hocalarimiz sanki Türkiye deki rezil eğitim sistemini bilmezmiş gibi, sizi lisansta gördüğünüz herşeyi eksiksiz bildiğinizi kabul eder. lisansa dair bir soru sordugunuzda terslenme ihtimaliniz çok yüksektir, onun için anlamadiğiniz bir çok şeyi yutmak zorunda kalirsiniz. kendisini bu tempoya ve bunun psikolojisine hazir hissedenler yüksek lisansa başlasinlar derim. ****
küreselleşen dünya beraberinde hiçde alışık olmadığımız yeni bir sistemi getirmiştir..hepimizin bildiği üzere dünya yavaşca ve bir o kadar hızlı bir şekilde küçük bir köy haline gelirken diğer yandan da buna inat bölgesel birlikler hiç olmadıkları kadar güçlü ve bir o kadar da etkilidirler..
yeni sistemin en önemli gereksinimi bilgidir..zira klasik doktirinin aksine kullanıldıkça tükenmeyen yegane varlıkda bilgidir.yine hepimizin kabul edebileceği üzere bilgi malesef ağaçta yada organik herhangi bir ortamda oluşmamaktadır..günümüz gelişmiş ekonomileri yakından izlendiğinde bilginin ve onun kullanımının en önem verilen kavram olduğu görülecektir.
bu bağlamda yüksek lisans öğrenimi daha çok bilgiye ulaşma, bilgiyi daha çok kullanma olarak tanımlanabilir..ne vakit kaybıdır ne boş bir şeydir.ne de askerlikten kaçmak için başvurulacak bir yöntemdir..hele hele lisans eğitimi ile kesinlikle karşılaştırılmamalı yada genelde okumaya yazmaya yönelik, entel dantel yayınları takip ettirten bir kavram kesinlikle ama kesinlikle değildir..yüksek lisans programı bireyin ilgi duyduğu istediği bir alanda uzamanlaşmasına yol aça n bir sürecin başlangıcıdır..bu süreç ardından diğer süreçler ile birey uzmalaşma yolunda ilerler..uzmanlaşma ise modern ekonomi sistemlerin temelini oluşturmaktadır..
normal lisans eğitimi daha çok ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilmiş bir sistemdir..zaten ülkemizde 4 yıllık lisans meğzunlarının portfoylerine bakıldığında buda gayet basit bir şekilde gözler önündedir.en basitinden iktisat fakültesi meğzunu bir insan gidip bankada memur oluyor..lakin banka memuru olmak yani ahmet amcanın faturasını yatırmak, ayşe teyzenin hesabına para yatırmasını sağlamak yada aykut amcanın havalesini yapabilmek için 4 yıl iktisat fakültesi okumanın hiç bir gereği yoktur ki zaten bankaya girildiğinde herşey sana verilen kurslarda gösterilmektedir..işin daha da kötüsü yine iktisat fakültesi meğzunu bir çok arkadaşımın bir gsm operatörünün müşteri hizmetlerinde çalışıyor olması beni kendime bir kere daha haklı çıkartmaktadır.
burda amacım kesinlikle lisans eğitimini hor görmek olmayıp sadece yüksek lisans eğitiminin önemini ortaya koymaktır.
ayrıca özel sektörde işe girmek için gerekli olmayan işlem tanımlaması başından sonuna kadar komik ve yanlıştır..bu kişinin özel sektörde ne iş yapmak istediği ile alakalı bir durumdur.yani tabikide müşteri hizmetlerinde telefonları cevaplamak için yapmana gerek yoktur..lakin aynı şirkette yönetim seviyesinde iş başvurusu yapıldığında gereği çok daha iyi anlaşılacaktır.
fen edebiyat fakültelerinin çalışma alanı olmadığından, eğitimin pratik alanda aktif olabilmesi için, tercih edilir fefçiler tarafından. sosyoloji ve antropoloji mezunları için (antropoloji için alan biraz daha geniştir) insan kaynakları, yönetim organizasyon gibi işletmenin daha spesifik dallarında yapılması farzdır. ales sınavından en düşük 55 almalısınız ve genelde master için bütün okullar dil sınavı ister (kpds-üds- yerse toefl). ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde başvurabilirsiniz ancak ilkbahar dönemi başvuruları her okulda olmaz ve bütün bölümler için başvuru açılmayabilir. master'dan sonra, akademik kariyerinize doktora programıyla devam edebilirsiniz ancak araştırma görevlisi olabilmeniz için "kadro" açılmalıdır. her doktoraya devam eden veya her yüksek lisans öğrencisi "paralı akademisyen" değildir,bu noktayı özellikle belirtiyorum. 60 ales notuyle master programına kabul edilebilirken, kadro için 70 ve üzeri not almış olmanız gerekli.
kişisel olaraksa, ağustosta başvuracağım program. bilmem söylememe gerek var mı, eğer kabul edilmezsem b planım yok, elimde 80 lerde 90 larda uçan ales notları da yok daha da önemlisi, liseden beri zekasından şüphe duyduğum insanlara ne kadar zeki olduğumu kanıtlamaktan gına gelmiş vaziyette. cinnet geçirtir insana.
hayatımı bağladığım hede!
öylesine bağladım ki formasyon peşinde koşmadım kpss'ye girmedim
ne olsun diye düşünmedim bıraktım kendimi ilmin kollarına
ki asıl bıraktığım entrikanın hain çarklarıymış
bilemedim...
an itibariyle son semineri yazarak ders aşamasını tamamlamış biri olarak şunu söyleyebilirim ki, yaptığınız işin ne olduğunu en iyi siz bilirsiniz ya, hah işte yüksek lisans da öyledir. havalı durur, derecenizi yazdığınız makalelere falan koyarsınız, ama aslında siz reflü olup da sinir ilacı kullanmaya başlayana kadar ne çektiğinizi bir tek siz bilirsiniz.
çektiğiniz sıkıntıya değer mi? öğrencilikten ne kadar geç çıkarsanız o kadar iyi. ömrüm vefa ederse, doktora da yapıcam ben ***
genelde yüksek azap olarak nitelendirilen süreçtir..
bu süreç 2 senedir ama bazı bölümlerde 3-3,5 seneye kadar uzayabilmektedir..
sonunda lisans diplomasının yanına birde yüksek lisans diploması gelir..
siz ise 2 sene yaşlanmış, eğer psikolojik anomali sahibi bir hocaya denk gelmemişseniz akademisyenlikten soğumuş, sizin yapacağınız bilim taa içine sıçayım noktasındasınızdır...