yüksek lisans yapmaya karar verdiğinizde, başvuru aşamasında, başınıza gelecekleri ifade eder.
lisanstan hemen sonra, veya biraz çalıştıktan sonra, yüksek lisans yapmaya karar veren arkadaşlara, hazırlıklı olmaları için bu eziyetlerden biraz bahsedelim ki, bir daha düşünsünler.
şimdi efendim, öncelikle bir ales( akademik personel ve lisansütü eğitim giriş sınavı) na girilir. tam açılımını yaptım, çünkü bu sınavı 'anadolu lisesi mezunlarının girdiği sınav' olarak algılayan bir teyzem vardı. evet, malesef teyzemdir. oluyor böyle şeyler.
neyse, devam edelim konumuza. bu ales sınavı yılda iki defa olur. artık hangi yılda girecekseniz, hemen ösym'nin sınav takvimi sayfasına bi bakılır.(http://www.osym.gov.tr ) başvuru tarihi öğrenilir. ilgili tutar, ilgili bankaya yatırılır. ve sınav tarihi beklenilmeye başlanır. başvuru formuna filan girmeyeceğim. artık, ösym'nin bir sınavına nasıl başvurulur, form nasıl doldurulur, bilmiyorsanız, türkbüküne gidin tatil yapın, aşkı memnu izleyin, ikoncan olun.
bu süreçte, 'eski bilgileri de bir hatırlayalım, unutmuşuzdur belki' derseniz; ki demekte haklısınız. çünkü türkçe, matematik filan cevaplayacaksınız. e bunları lisans eğitiminde görmeye görmeye, unutmuşsunuzdur biraz.
burada iki yol var. gerçekten 'birazcık' unuttuysanız, sadece soru bankası alın, oturun çözün. yanlış bile çözseniz, doğru cevaplara bakarken, aklınızda kalır, eski bilgileri hatırlarsınız.
ama, 'benim matematiğim, türkçem oldum olası iyi değildi zaten' diyorsanız; o zaman ciddi bir çalışma süreci geçirmeniz lazımdır. üniversite sınavına hazırlık günlerinize geri dönceksiniz. oturup inekleyeceksiniz, başka çaresi yok.
eh çalıştık veya çalışmadık, kendimizi hazır hissetmesek bile, sınav geldi çattı. tam da bu aşamada, 'nostalji yapayım, ne güzel günlerdi derseniz', annenizi arayın. size okunmuş şeker, üflenmiş kalem, tükürülmüş lokum filan göndermesini isteyin. tıpkı üniversite günlerinizdeki gibi değil mi? ne hoş...
-ve, sınavdan yaklaşık iki hafta sonra sonuçlar açıklandı. şimdi napıcaz?
öncelikle her üniversite kafasına göre puan istiyor bunu aklınızda bulundurun. bunların öyle topluca yayınlandığı bir yer de yok. teeeek, teeeek girmeyi düşündüğünüz üniversitenin web sitesini açacaksınız. oradan; teeek, teeek istediğiniz ensitünün web sitesine geçeksiniz. tavsiyem bu siteleri yer imlerine ekleyin. çünkü sık sık bakacaksınız. şu neydi, bu nasıldı diye...
çoğu üniversite için 65 üstü yetiyor. akademik personel olmak istiyorsanız 70 üstü almanız kriterdir.
ama bunun gerçeği şudur:
1- mezun olduğunuz üniversiteye başvuruyorsanız, ve çok da boş değilseniz gerçekten 65 üstü yetebilir.
2- mezun olmadığınız üniversiteye başvuruyorsanız, en az 80 almanız lazım.
3- akademik personel olacaksanız, 85'den aşağısında, yüzünüze bakmazlar söyliyim.
4- itü gibi bazı üniversiteler, bazı bölümlere, (bkz: işletme) her halükarda 85 isterler. denemedim ama, herhalde akademik personel için 98 filan almak lazımdır diye düşünüyorum.
bu arada boğaziçi'de odtü'de bile öyle kriterler yok. yani hemen moraliniz bozulmasın. bunlar tamamen üniversitelerin, ne kadar böbürlendiğine göre değişen şeyler. bazen hiç ummadığınız, anadolu'daki alakasız bir üniversite bile, yüksek kriterler belirlemiş olabiliyor. bunlara kafanızı takmayın, yola devam...
üniversitelerin başvuru tarihlerini öğrendikten sonra, gerekli evrakları hazırlayıp, ilgili üniversiteye doğru yola koyuluyorsunuz. sabahın köründe orada olmaya bakın. hiç ummayacağınız bir kalabalık sizi bekliyor. 3 dk evrak vericem diye 6 saat orada beklemek olası bir durum.
burada da durum ikiye ayrılıyor. farkındayım bu ikiye ayrılmalar yüzünden; olay, hayat ağacına döndü. ama başlık bu yüzden böyle açıldı.
1- başvurduğunuz bölümün, bilim sınavı olayı yoksa, size hemen bir mülakat tarihi verirler.
2- bilim sınavı varsa, ona girip geçtiğiniz takdirde mülakat tarihi verirler.
3- başvuracağınız bölümle alakalı olmayan bir bölüm bitirdiyseniz. mesela, iletişim
bitirip, tarihe heves ettiyseniz, her halükarda bilim sınavına girmeniz lazımdır. bununla da bitmez. derslerin, en azından bir kısmını görmüş olmanız şartı aranıyor. en fazla 30 kredi fark olması lazım. ki, 'o 30 krediyi de yırttım' diye bir şey yok. o dersleri vermek için 1 yıl hazırlık okursunuz. yani öyle çok uçmayın. ilahiyat bitirip, mühendislikte y.lisans yapamazsınız. ama benzer bölümler ihtimal dahilindedir.
bir de dil sınavı kriteri olabilir bu da üçe ayrılır.
1- dil sınavı sonucu peşinen istenir. üds, kpds, toefl, toeic belgeniz yoksa, okulun açtığı dil sınavına girmeniz lazımdır. hani puanı aldıktan sonra internet sitesini açmıştınız ya, orada dil sınavı tarihi de yazar.
2- dil sınavı istenmez. hiç önemli değildir. sizi olduğunuz gibi de kabul ederler.
3- dil şartı aranmaz, ama mülakatta biliyormusun diye sorup, bilenleri alırlar.
ve, mülakat... mülakat ayrı bir eziyettir. ne giyeceğiniz önemlidir bir kere. öyle yırtık kotla, soluk tişörtle gideyim demeyin. erkekler, mümkünse takım elbise giysinler, kravat taksınlar. veya, mevsimine göre, gabardin, keten ya da koyu renk düzgün bir kot giyip üzerine mutlaka 'yakalı' bir tişört, sweatshirt, kazak giysinler. hanımlar tabi ki daha bol seçenekli. ablacım; valla, elbise, etek-gömlek, etek-şık bluz, pantolon-gömlek, pantolon-şık bluz, vs hepsi olur. önemli olan şık olmanız. öyle fosforlu renkler filan seçmeyin. azıcık ciddi olun, sululuk yapmayın yeter.
mülakata da, başvuru gününden alışık olduğunuz üzere, sabahın köründe gidersiniz. mülakata girme sırasında, üniversiteler çok değişik kombinasyonlar uygulayıp, deneysel çalışmalarla, bir insan kaç saat bekleyebilir diye merak edip, bunu gözlemlerler.
1- ales puan sırasına göre alırlar
2- soyadı sırasına göre alırlar
3- kafalarına göre alırlar. neye göre seçtiklerini bilemezsiniz. muhtemelen kendileri de bilmez.
4- bazı medeni, modern, uygar, insana saygılı üniversiteler de olabilir. ve size bir randevu saati verip, sizi en fazla yarım saat bekletebilirler. olabilir yani böyle bir şey. şaşırmayın!
mülakata gittiğinizde, oradaki bekleme sürenizi iyi değerlendirin. özellikle, halihazırda okumakta olan yüksek lisans öğrencileri de olacak orada. onları arayın, bulun, konuşun, muhabbet edin. muhabbet esnasında acayip faydalı şeyler öğrenebilirsiniz. hem okulun eğitimi hakkında fikriniz olur. hem de mülakatta nelere dikkat etmeniz lazım onlarla ilgili bilgi alırsınız. çünkü daha önce de dediğim gibi, bu y.lisans olayı tamamen, okuldan okula değişen bir muamma. o yüzden en doğru bilgileri, oranın öğrencilerinden alırsınız.
mülakatta gülümsemeye çalışın, şirin olun, bilgili olun, kekelemeyin, ebleh ebleh bakmayın filan. bunları bilirsiniz zaten. çalışıyorsanız, mutlaka işinizle ilgili bir şeyler sorulur. çalışıyorsanız ve tezli 1.öğretim yapacaksanız, derslere nasıl devam edeceğiniz sorulur. bayansanız, evlenme- çoluk çocuk durumunda derslere nasıl devam edeceğiniz sorulabilir. erkekseniz, en çok, askerden kaçmak için bu yola girip girmediğiniz anlaşılmaya çalışılır. yeni mezunsanız, son okuduğunuz kitap filan sorulur. sakın ha ders kitabı demeyin, adama gülerler. gitmeden önce entellektüel bi kitap bulup, okumasanız bile az çok bilin. ayrıca, yeni mezunsanız, okul ortalamanız ve ales puanınız daha bir önemlidir, bunu bilin.
yaklaşık bir iki gün sonra, internet sitelerinde kazanıp kazanamadığınızı, bunca çileye değip değmediğini öğrenmiş olursunuz.
1- kazandıysanız ne mutlu size, daha zorlu bir süreç sizi bekliyor. (bkz: yüksek lisans)
hayrını görün.
2- kazanamadıysanız, 'zaten öylesine bir şansımı denemiştim' diyorsanız. hayatınıza kaldığınız yerden devam edin.
3- kazanamadıysanız, ve 'ben y.lisans yapıcam arkadaş, bunun başka yolu yok' diyorsanız, gerçekten istiyorsanız, yılmayın. hemen alternatif üniversiteleri araştırın. daha olmadı, 'parasıyla değil mi?' deyip, ikinci öğretim tezsiz yapabilirsiniz. bunların ortalama maliyeti, dönemlik 3000 tl dir. ve çıkınca akademik personel olamazsınız. ama etiket olur işte fena mı? bu işsizlikte, yapacak daha iyi bi uğraşınız yoksa, paranız da varsa, yapın gitsin ne olacak. gerçi 'o kadar param olsa, etikete ne ihtiyacım var' derseniz de anlarım.
yani kısacası, bu yola niyet edenlerin çekecekleri eziyetler bunlardır. hala istiyorsanız, şeytanınız bol olsun...