yüksek bina görünce uzun uzun bakmak

entry4 galeri0
    1.
  1. benide başıma gelen bir hadiseydi. her gördüğüm uzun binaya veya gökdelene uzun uzun bakardım.

    aslında bu huy bana 2-3 ay önce gelmişti. binalara olan ilgim artmıştı. gökdelen ve binaları görünce içimden ''vay be, adamlar nasıl dikmişler bunları buraya. gerçekten harika bir sana eseri...'' derdim. binaları izlemeyi çok seviyordum. yüksek bir binaya çıkınca camından etraftaki binalara bakmak, geceliyin etrafa yaydıkları ışıkları görmek güzel geliyordu. gündüzde bakmak güzeldi, izle anam izle. yolda yürürken etraftaki binalara bakardım, kısa bir bina görünce hemen etrafta uzun, en az 10 katlı bir bina arardım. hele oturduğum yerde bir bina vardıki, sormayın. 25 katlı bu bina insanı izlemeye çekiyordu. hele 30 katlı binalar, aman diyorum. arkadaşım bile fark etmişti. yolda giderken hep binalara bakıyodum. bir yere misafirliğe gittiğimde camından dışarı elbet bakardım. binalar bende farklı bir duygu oluştururdu nedense. hem tatlı bir acı, hemde huzur verirlerdi. yinede binalara bakmak güzeldi. bunun sebebini hiç merak etmemiştim. binalara karşı olan bu ilgimin normal bir ilgi alanı olduğunu düşünüyordum. ama tabii bunun sebebini kendim fark edene kadar.

    olaylar biraz eskiye dayanıyor, fazla değil 3-4 ay öncesine gidelim;

    okulumun bulunduğu mahallenin yanındaki mahallede bir tanıdık vardı. bir sebeple onlarda kalmam icap etti, bende kaldım. haftanın bazı günleri (genellikle kafamın estiği günleri) gidip kalıyordum. okula ordan gidiyordum. bazen hafta sonları oluyordu, etrafda geziyordum. ozamanlarda yeni yeni aşık olmaya başlamışım. evde yanlız kaldığım için bol bol yazı yazıyorum. şarkı dinliyorum, kafamı dinliyodum kısacası. rahat bir ortamdı, geceleri radyo dinlemekde güzeldi. bu evde iyi kötü zamanlarım geçmişti. aslında iyiydim, rahattım. ama abi oturup 3 saat boyunca aralıksız sevdiğim kızı düşündüğüm zamanları bilirim. işte böyle karmaşık duygular içersindeyken hep dikkat ettiğim bir şeyi fark ettim. bir gökdelen. şimdi anlamadınız tabii olayı. şöyleki, o gökdelen bir zamanlar bir tanıdığın çalıştığı bir gökdelendi. ayrıca benimde sık sık gittiğim bir yerdenden oldukça rahat görünen bir gökdelendi. o yüzden o gökdelene karşı bir sempatim vardı. saçma maçma, aşk yüzünden zaten mantıklı düşünemiyodum...

    2-3 ay önce ise sınıfımdan bir çocuğun ısrarıyla onların sitesine gittik. çocuk oraya varınca '' kanka, sevdiğin kızda burda oturuyo '' demesin mi? ben bir tuhaf oldum ama sonra tabii toparladık kendimizi. ve sitenin yanındaki parkda takıldık çocukla. içimde '' acaba kızla karşılaşırmıyız lan!? '' diye geçiriyordum. o dönemlerdede takıldığım o çocuk bana sevdiğim kızın kendisini sevdiğiyle ilgili bir yalan söylemişti. aşktan mantıklı düşünemeyen ben ise inanmıştım. ve o an belkide o zamana kadarki en üzücü dönemlerimden birini yaşıyordum. düşünsenize, sevdiğiniz kızın sevdiği çocukla takılıyorsunuz. her nekadar yalan olsada, o zamanlar ben öyle sanıyordum ve bu beni kahr ediyordu. çocuğun çelişkili tavırları ise beni dahada kötü yapıyordu. çocuk bir yandan kız konusunda bana gaz verip, bir yandanda gazımı çekiyodu. bir '' kanka git kıza açıl, kazanabilirsin '' diyordu, birde '' kanka vazgeç ya, kız beni seviyor işte '' diyip sırıtıyordu. kafam allak bullak olmuştu. çay içip, yollarımızı ayırdık. o evine gitti, bende sevdiğim kızın sitesinden yavaş yavaş çıktım. çıkarken o gökdelen bana yine bön bön bakıyordu. o gökdelen, tanıdğımın evi ve sevdiğim kızın sitesi çok yakındı. aynı mahalleydi. son kez gökdelene bakıp gittim. güneş yavaş yavaş batıyordu.

    nasıl fark ettim sebebini ve sebebi neydi?

    bunun sebebini bu olanlardan 2 ay sonra filan, yani yakın şimdi bulunduğumuz zamana yakın bir zamanda keşfettim. tiyatroya gitmiştik. servisle geri dönerken birde nereden geçelim? sevdiğim kızın sitesinden, o gökdelenin yanından. o gökdelene bakınca, diğer yüksek binalara baktığımdan daha yoğun duygular hissetmiştim. daha fazla tatlı acı, daha fazla huzur. o gökdelen benim için bir simge olmuştu artık. o gökdeleni görünce sevdiğime yakın bir yerde bulunduğumu anlıyordum. sanki bir işaret gibi, bak şuan onun bulunduğu mahalledesin der gibi.

    ve fark ettim, neden binalara son zamanlarda bukadar ilgili olduğumu;

    o gökdelen dediğim gibi, adeta bir simge, bir işaret olmuştu benim için. ve o gökdelenin yakınında da yüksek binalar mevcutdu. anlamıştım, ben her yüksek bina gördüğümde azda olsa ona kendimi yakın hissediyordum. ama hiç bir bina bana o gökdelen kadar yakın hissettirmiyordu. çok basit gibi görünsede bilinç altımın nekadar derin olduğunu keşfettim. belkide şimdi yaptığım her hareketimin sebebide geçmişte bilinç altıma girmiş başka bir haltdır! bunu bilemeyiz. fakat bunu keşfettiğimden beri artık sıradan binaları görünce eski duyguları yaşayamıyorum. çünkü artık fark ettim, onun yakınında olduğumu bir tek o gökdeleni gördüğümde anlayabilirim.

    artık sokaklarda binalara bakmıyorum. gökdelenlerede bakmıyorum. ama o benim için simge olan gökdeleni görünce daha fazla kahr oluyorum. tatlı acı bitti arkadaşlar. çünkü artık bir umudum yok. şimdi diyorum, keşke o çocuğu sevseydide, şimdi hiç tanımadığım biriyle sevgili olmamış olurdu. isterse 100 katlı bina koysunlar. o gökdelenin değerini taşımaz...

    edit: bahsi geçen gökdeleni google earth'de 3d olarak buldum. yaşadım lan, artık bakıp bakıp ağlarım. *
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. 4.levent'te rahatlıkla yapabileceğiniz eylem.
    0 ...
  5. 4.
  6. takıntılı insan yüksek binanın katlarını sayar, e bu da bir süre bakmayı gerektirir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük