ne kadar yöresel bilmiyorum ama bir karadenizli uşaktan dıllık diye duymuştum. ananın kıllı dıllığını...demişti kavga ettiği çocuğa (valla ben değilim lan).
tavşan - antep
kucuk bir cocukken annem ile hamam a gidecegim zaman buyuk abilerim amcalarim soylerdi hamama gidince bize tavsan yakala diye bende gidince her yere bakardim, birak yakalamayi bi tane bile goremezdim kandirildim diye eve gelince de bi de ustune azar yerdim o kadar tavsandan bi tane bile yakalayamadin mi diye, bu beni deliye donderirdi.
su anda o buyuklerimin hepsini esefle kiniyorum.
çuri (okunuşu biraz daha garip) - lazca
buts - hemşince (ağız doldurularak okunur)
derler ki bir gün bir lazla hemşinli yan yana gelmiş. hemşinli laza sormuş "ola sizun orda ama ne deyiler?", laz da cevap vermiş "çuri" diye. bunun üzerine hemşinli laz'ın sırtına bir tane vurup; "ola bi buts de da ağzun dolsun".