basları genelde aynı riffler etrafında dönen parça. çaldıktan sonra "e bu kadar mıymış?" dersiniz. fakat enstrümanların uyumu açısından harika bir eser olduğu da bir gerçektir. ayrıca ismini toronto havaalanından almıştır.
toronto havalimanının uluslararası kodu olan yyz'yi rush elemanları bagaj stickerlarında görünce yazmışlar şarkıyı. şarkının başındaki ritm yyz'nin mors alfabesiyle şeedilmesidir.
tanım: efsane bir progressive rock şaheseri. şarkı ilk dinlenişte "çalınır lan bu ne var ki" triplerine sokar, sonra 2 saat boyunca stüdyoda götünüzden kan alır, yine de çalamazsınız. en sonunda basçı intihar eder.**
not: mors alfabesiyle söylenir mi yazılır mı zorlandım*
2008 masstival de, levent yüksel çalmaya başladığında önce, yok artık daha neler sonra da helal olsun dediğim eğlenceli rush parçası. neil peart a niye profersör dendiğini merak ediyorsanız merakınızı giderebilicek parçadır aynı zamanda.
Kişinin duygusal tarihi yüzünde gizlidir. Bazen kaçamak bir bakışı doğru yakalayan ve anlamlandıran kişi, hiç konuşmadan bir yasak aşkın tattırdığı tüm acıları, kederleri, hüzünleri ya da hazları okuyabilir.
Her yüzün anlattığı bir hikâye vardır.
Bakışlarına takılıp, onu uzun yıllardır tanıyor gibiyim dediğin kişinin yüzünde mutlaka senin hikâyen vardır. Senin yaşadıkların.
Belki yaşadığın o sancılı ilk aşk, belki masumiyetin, belki günahların, tüm terkedilmişliklerin...
işte bu yüzden o yüzü, her sabah uyandığında yanında görmek istersin.
doğuştan gelen yeteneğimiz sayesinde insan yüzüyle pek çok değişik duygu durumu ifade edilebilmektedir. kültürler arası nitelikte yapılan çalışmalar, farklı kültürlerden gelenlerin hem yüz ifadelerinde hem de insan yüzünde dile getirilen duyguların yorumlarında büyük benzerlikler olduğunu ortaya koymaktadır. yüz, aynı zamanda kişinin başkaları gözündeki saygınlığına da gönderme yapar. genel anlamda, kişi diğer insanlarla kurduğu iletişimde yüzü kurtarmaya, yani kendisine duyduğu güveni korumaya çalışır.
*
parçalara bölünmüş bir şey
ellerinin arasına aldığın, yüz parçaya ayırdım
birini bulamasam birleşimi hiç
doksan dokuzunu aldın biri bende kaldı
bana kalan sensizliğim benden
bana bıraktığın da o
ne onsuz elinde olanlar
ne o yani elimde kalanlar yüz parçadan biri kaldı bende
nasıl yüzüm olsun ki gel demeye...
Biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcük
Beyaz bir gül
beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadar
Ne kadar suysa bir su
o kadar
Ben en yakın yüzüm yüzüne
Uyandığın sabaha, yatağına
Birden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya, ona
Bir dağ okulunda ilk derslere giren çocuklara
ilk coğrafyacılara
ilk harflerine bir alfabenin.
Yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam yüzüne
Ben ki ölüme hiç eğilmedim hiç girmedi sözlüğüme
Belki sokağa ilk çıkan bir çocuktur ölüm
Belki senin bazen topuz yaptığın saçın
Bir yaban çiçeği ya da ve daha ilk geliyordur dünyaya
Bir demet maydanozu koparıp bırakmak belki de.
Dedim ya hiç bilmiyorum arabi belki de benim sık sık çıkarıp
baktığım bir fotoğrafın
Bıyıkları hep yüzüne düşen bir adama çektirdiğim
Bir suya bakarken
Bir suya
Duru mu duru ve daha sessiz ölümün kendinden.
Ben ki seninle aştım yaşları
Koydum çağıma adımı. Bir burukluğu
yüzün gibi.
tüm taşralı ve yosma ları tenzih ederek ben koydum adını.
bir ^yüz^den bahsetmek için di bu girizgah aslında.
bir kadın var foto da.
bildik bir serpil çakmaklı ya da banu alkan hareketini hatırlatmak isterim tam burada.
uzun saçları olan kadın, ters eli ile yine yüzünün ters yanından saçlarının arasına daldırır elini ve tümünü bir kaba tarak gibi toplayarak diğer yanına başının, yüzünün, devirir tüm saçlarını.
bu durumda yüz ün, saçları toplanıp alınmış yanı açık kalır ve devrilmiş diğer yan, birbirinin üzerinde duramayıp kayan saçlarca hafifçe kapanır(ki istenen de budur). nerede ise yarısı görünmez yüzün ve doğal olarak bir de göz..
ve bir eksik, yarım ve kararsız bırakılmış(bilinçli yani poz verilerek) gülümseme iliştirilir, dudaklara mı demeli yoksa ağıza mı..
ve tabii ki esas, mana yı arayabileceğiniz yer.. gözler.. biri zaten saçlar ile gizlenmiş ve alabildiğine kısılmış gözler.. bu gözleri kısma işi hem olayın sahteliğini gizlemek hem gizem yaratmak hem de sözü geçen şuh olma figürünü tamamlamak için olmaz ise olmaz olandır.
ve bir açı ile bakmak tüm o hal ile.. hafif öne eğik baş ve altından dik bakılan kaş..
çiğ. sığ.
özetlemek gerekir ise,
uzun saçlarını yüzünün bir yanına devirmiş, kısık gözler ve yarım bir ağızla gülümseyen bir kadın yüzü dür anlatılan..