yazdığı itiraflarla, "bunu sana yazdım" larla, içimi acıtan yazar.
evet o kahvaltıcı sizin kahvaltıcınızdı. karısıyla gitmeye hakkı yoktu. geberebilir.
çok çok çok özel bir yazar. hikayesine beni de ortak etti. dinlemekten anlamaktan mutluluk duydum. aslında mutluluk duydum demek adet olmuş. hiç de mutluluk duymadım. her gün onun hikayesi, benim hikayem bir olup koca bir şamar olup yüzümüze vuruyor. ama çok ortak yönümüz var. aramızda kilometreler olmasına rağmen bam tellerimiz aynı.
ama ben biliyorum, hissediyorum. hakettiği mutluluğu bulacak sonunda. hem de herkesi, geçmişindekileri kıskandırarak.
Gül-istan-bul kokuyu! istanbul gülümsesin,
ne kadar solsa rengin bülbüle kırmızısın,
heybesi gül tohumu münzevî âşık benim,
sen şehrengiz güzeli, sen şâirân kızısın,
elim var ellerinde, fermansız şehzâdenim,
Gül istanbul kokulu, gülüm istanbul sesin.
Lâledân bildim seni, sen yine gül-istan-bul,
ayrılık bahçesinde bülbül gibi ağla/yan,
fetih müjdeli diye gül/süz adın bak yarım,
muammâ yalnızlığı talihime bağla/yan,
yazmak bana mı düştü, nakkaş mı parmaklarım,
Lâleden bildim seni, yine de gülistanbul.
sözlükte her gün entryleri takip edilesi yazar. günde 1 2 tane yazıyor ama olsun.
bu arada laf aramızda tavla turnuvasında karşılaşmak istiyorum ama o kadar mükemmel ki kesin kaybedeceğim. biliyorum. olsun. ona yenilmek de güzel olur kanaatindeyim.
çok güzel insan kendisi. ayrıca çok misafirperver. şans eseri biraz konuşma imkanım oldu ve samimiyeti çok hoşuma gitti. geçte olsa hoş geldin. yazıların ve samimiyetin daim olsun.