yusuf hayaloğlu

entry267 galeri4
    141.
  1. ...Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik...
    Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.
    Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
    Unutmasan bile artık, unutur gibi yapacaksın.
    Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda,
    hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın...

    (bkz: neylersin)
    1 ...
  2. 140.
  3. efkarlı gecelerin baştacı...
    0 ...
  4. 139.
  5. hangi hırsız çaldı seni yırtık cebimden? diyen adam.
    0 ...
  6. 138.
  7. şimdi saat sensizliğin ertesi
    yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
    avutulmuş çocuklar çoktan sustu
    bir ben kaldım tenhasında gecenin
    avutulmamış bir ben...

    şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
    ki bu yaşlar
    utangaç boynunun kolyesi olsun
    bu da benden sana
    ayrılığın hediyesi olsun

    soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    ekmek çalmadan doyurabilmek
    ve haksızlık etmeden doğan güneşe
    bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
    mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
    şimdi iyi niyetlerimi
    bir bir yargılayıp asıyorum
    bu son olsun be... bu son olsun!
    bu da benim sana
    ayrılırken mazeretim olsun!

    şimdi saat yokluğunun belası
    sensiz gelen sabaha günaydın!
    işi-gücü olanlar çoktan gitti
    bir ben kaldım voltasında sensizliğin
    hiç uyumamış bir ben...

    şimdi dişlerimi sıkıp
    dudaklarıma kanamayı öğrettim
    ki bu kızıl damlalar
    körpe yanağında bir veda busesi olsun
    bu da benden sana
    heba edilmiş bir aşkın
    son nefesi olsun...

    kafamı duvara vurmadan
    tanıyabilmek seni
    beyninin içindekileri anlayabilmek
    ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
    bütün saatleri öylece durdurabilmek için
    çıldırasıya paraladım kendimi
    lanet olsun!
    artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
    olsun be! ne olacaksa olsun!
    bu da benim sana
    ayrılırken şikayetim olsun

    gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
    her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun
    isterim sen de yan ömrüne hep ağla
    hep ağla bu benden son dua
    bu benden ayrılık hediyesi olsun

    Ayrılık hediyesi adlı şiiriyle beni büyüleyen , gözleri intihar mavisi diyerek; denizleri kıskandıran gözlerini en iyi anlatabilen tam anlamıyla karizmatik bir insandır. ruhu şad olsun.
    1 ...
  8. 137.
  9. ah ulan rıza şiirini dinledigimde genellikle gülerim hani şiirde bir hüzün vardır lakin yusuf hayaloğlu öyle bir seslendirmiştir ki şiir tam bir komediye dönüşmüştür.
    ah ulan rıza ne güzel içerdik seninle(he abi hatırladım çok sarhoş olurduk sonra)
    0 ...
  10. 136.
  11. ahmet kaya eniştesi olur...
    Şiirlerindeki üslup ve anlam gayet güzeldir. ah ulan rıza şiiriyle gönüllere taht kurmuştur.

    Şiir ortasında bir ''ahh dostum'' demesi vardır ki insanın içi ürperir.
    0 ...
  12. 135.
  13. bir çok eseri ahmet kaya tarafından bestelenen değerli şairdir.şiirleride yüksek mana ve içi titreten bir üslup vardır.
    0 ...
  14. 134.
  15. ah ulan rıza şiiri vardır ki, en mukaddes hüzünleri açığa çıkaran, hiç yaşanmamış duygular üreten, ve evrim yüzü görmemiş tüm dostluklara ithafen söylediği.
    1 ...
  16. 133.
  17. Tukenmisti inancim bu nankor hayata dair,
    belki benim icin birkac misra daha dokturur,hayaloglu diye bir şair.
    0 ...
  18. 132.
  19. ah ulan rıza ile özdeşleşmiş müzisyendir.
    0 ...
  20. 131.
  21. bugün büyük ustanın ölümünün 1. yıl dönümü.
    0 ...
  22. 130.
  23. ahmet kaya nın kayın biraderi olması şair kimliğinin önüne geçmiştir. ahmet kaya kız kardeşi ile evlenmeseydi buraya beşinci entry i giriyor olurdum herhalde. yusuf hayaloğlu, yumuşak mizaçlı olmasından dolayı ahmet kaya kadar başı belaya girmemiştir. türkiye gibi aşırı hassas kanunları olan bir ülkede, biz üç kişiydik gibi bir şiir yazıp kimseye yakalanmamak büyük başarıdır. aslında bunun bir sebebi de ahmet kaya'nın kendisini söz yazarlarının önünde siper etmesidir.
    0 ...
  24. 129.
  25. dizelerinde çok kez annesine hitap eden, geçen yıl kaybettiğimiz güzel yürekli insan.
    (bkz: yusuf hayaloğlu nun annesine hitabesi)
    0 ...
  26. 128.
  27. Demek şimdi gidiyorsun;
    Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
    Demek şimdi gidiyorsun;
    Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak!
    Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
    aynanın sahtekâr yüzüne
    -Oy benim yaralım-
    Demek şimdi gidiyorsun;
    Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!

    Her şey tamam diyorsun,git...
    Beni viran bir şehir gibi terket...
    Haydi git!
    Dışarısı ispiyon... Dışarısı ihanet...
    Seni bir gören olmasın,dikkat et!

    Dostlukmuş... ölüme yürümekmiş...
    Üstüne titremekmiş... vefaymış!
    Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
    Çıkıncaya kadarmış!
    Bana komaz deyip
    Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
    -Oy benim yaralım-
    Asıl sancı, uyandığında
    Bütün odaları boş görünce koyarmış!

    Gitmek istiyorsun, git...
    Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
    Durma git!
    Dışarısı dinamit... dışarısı enkaz!
    Şunu cebine koy, ne olur ne olmaz...

    Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu,
    Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
    Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk..
    Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
    Yırtılan bir pankart gibi
    Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
    -Oy benim yaralım-
    En az bir karıncanın yüreği kadar
    Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!

    Artık bitti diyorsun,git...
    Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam...
    Sorma git!
    Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
    Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...

    Ne çok fire verdik üstüste...
    Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta...
    Kimliği tespit edilmemiş,
    Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
    Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
    içerden çürümüşüz meğerse...
    -Oy benim yaralım-
    Her gelen ölüm yazmış,
    Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...

    Kendini arıyorsun, git..
    Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan
    Kalma git..
    Dışarısı barut... dışarısı gardiyan!
    Yine bir tek ben olurum sana parçalanan...

    Demek şimdi gidiyorsun;
    Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
    Demek şimdi gidiyorsun;
    Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile...
    Demek mecburi istikametlerin,
    Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
    -Oy benim yaralım- maralım
    Demek şimdi gidiyorsun,
    Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle!

    Beni öldürüyorsun,git...
    Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim
    Bakma git
    Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...
    3 ...
  28. 127.
  29. hiçbir duygu fırtınası yokken bile bir anda insanı alabora eden şair.
    içten, duygusal ve adam gibi adam!
    0 ...
  30. 126.
  31. Alir daglar

    Baba bugün üsüyorum
    Karda kaldim üsüyorum
    Anama deyin sicak bir çorba koysun
    Üstümü ört baba üsüyorum

    Behey babam dalmis babam
    Sigarayi sarmis babam
    Sapkasina hicran dökmüs
    Kibrit gibi yanmis babam

    Baba bugün alir daglar
    Bu dert beni alir daglar
    Sehirlere sigmaz oldum
    Fazla sürmez alir daglar

    Baba bugün agliyorum
    Darda kaldim agliyorum
    Dualarin üzerimden eksik etme
    Içim yandi agliyorum.
    0 ...
  32. 125.
  33. rahmetli ahmet kayanın yüzde doksanı yusuf hayaloğludur çok kral adamdı bir kaç defa sohbet etme imkanı bulmuştuk baba adamdı..
    0 ...
  34. 124.
  35. kendisiyle tanışma fırsatım olmuş büyük şair. merhaba nalan ve ah ulan rıza şiirlerini harika okurdu.

    "Kemal sunal da öldü nâlan
    iyi kalpli amcaları birer-birer uğurladık"

    seni de uğurladık be abim...
    1 ...
  36. 123.
  37. hazin bir 3 mart gününde en büyük sevdası nalan'ı bırakıp, can dostu rıza'nın yanına göçmüş olan büyük insan..
    0 ...
  38. 122.
  39. bir çok şarkının sözünü yazmıştır ve olabildiğince güzeldir. vefat ettiğinde üzüldüğüm nadir insanlardandır.
    0 ...
  40. 121.
  41. muhteşem şairdir. kendisiyle tanışma fırsatım olmuştu. bir programda kendisiyle sohbet edip şiirini okumuşumdur. öldüğünü duyduğumda üzüldüğüm tek ünlüdür.*
    0 ...
  42. 120.
  43. Merhaba nalân… bu sen misin
    Yoksa sen mi sandım;
    Biri çimdiklesin beni
    Şöyle ışığa gel de göreyim
    Beni dümdüz eden
    O yalandan da yalan gözlerini

    Merhaba nalân
    Amortiden mi çıktın güzelim
    Bak yine şapşal ettin bizi
    Oysa ne güzel unutmuştuk
    Ve ne güzel sona ermişti
    O gerzek pembe dizi

    Hani, son bölümde sen yamuk yapıp
    Fabrikatör nubar beyin
    Tarabya köşküne gitmiştin
    Hani, arkadaşım halit akçatepenin yanında
    Beni acayip refüze etmiştin
    Ve işte o an gözümde
    Eskicinin bile almadığı
    Bir eski eşya gibi, bitmiştin

    Merhaba nâlan
    Pişmanlıklar denizinin biletsiz yolcusu
    Merhaba, artist olma hayallerinin
    ikinci sınıf karakter oyuncusu

    Vay anasını sayın seyirciler
    Vay anasını be… vay anasını
    Bak, şimdi ağlarım ha
    Tez kapatsın biri
    Gözlerimin bozuk vanasını

    Oysa, o zehir kusan fabrika yolunda
    Beraber ıslanmıştık biz, nice yağmurda
    Ve o gün, nubar beyin çarpıp kaçtığı
    Bir hayvancağızdı inleyen
    Yol kenarı çamurunda

    Ve hep kendine ayırdığın
    O bencil yüreğin
    Bir de o gariban köpeğe sızlamıştı
    Ve ben, ilk defa seni böyle bilmiştim
    Ve damarlarım ilk defa böyle cızlamıştı

    Merhaba nâlan… merhaba
    Yoksul mahallemizin en havalı kızı
    Merhaba, yanlış ağlara takılmış
    Muhteşem deniz yıldızı

    Ben sana bakınca, dolardım bulut gibi
    Dolardım da bir türlü yağamazdım
    Sen bana bakınca
    Bir ağlamak düğümlenir boğazımda
    Gurur yapar, ağlamazdım

    Ne düşkündüm sana be
    Hani hayvanlar yavrusunu yalarmış
    Aynen öyle
    Ne tutkuydu bizimkisi be
    Hani ferhat dağları nasıl delermiş
    Aynen öyle
    Ve o nasıl gidişti be
    Hani bir tren gelir de üzerinden geçermiş
    Aynen öyle

    Of nâlan of
    Sen benim neler çektiğimi bilsen
    Bunu bilmekten ölürdün
    Şu kadarını söyleyeyim:
    Hani taş olsan
    Yani taş olsan;
    Ortadan ikiye bölünürdün

    Gitme nâlan, dur
    Tekrar gitme ne olur
    Aldırış etme saçma sapan sözlerime
    Yoo… hayır, ağlamıyorum
    Galiba cıgaranın dumanı kaçtı gözlerime

    Belki de sen haklıydın
    Bu mahallede ne bahtın açılır
    Ne de boyun uzardı
    Üstelik annen ölmüştü
    Ve sokağınız
    Acını kaldıramayacak kadar dardı

    Terso gidiyordu herşey
    Milllet işi-gücü bırakmış
    Aklını bize takıyordu
    Altımızda çul yoktu
    Üstümüzde dam akıyordu
    Arap kızı camdan bakıyordu

    Sen gittikten sonra ben
    Hiç sorma
    El attığım her işi, çok geçmedi batırdım
    Çünkü seni unutmanın tek yoluydu;
    Bütün kazancımı şaraba yatırdım

    Ama gelinliğin duruyor
    Baba yadigarı cumbalı evi de satmadım
    Yalanım varsa kalkmayayım şuradan:
    Ben seni bir tek gün
    Bir tek gün bile unutmadım

    Merhaba nâlan
    Merhaba üzgün melek
    Merhaba kadersizim, talihsizim
    Merhaba titreyen elim, sancıyan belim
    Ağrıyan dizim, vazgeçilmezim

    Ama necdet tosun öldü nâlan
    Artık yemekleri sen
    Salatayı da ben yapacağım
    Sami hazinses kadar olmasa da
    Bahçeyi sevdiğin çiçeklerle donatacağım

    Kemal sunal da öldü nâlan
    iyi kalpli amcaları birer-birer uğurladık
    Ve dünya kirlendi
    Filmler bozuldu
    O masum sevdalar yaşanmıyor artık

    Sen varsın, ben varım
    Bir de, acımasız bir dünya var dışarıda
    Esas film şimdi başlıyor
    Ve bütün koltuklar bomboş bu sinemada

    Merhaba nâlan, merhaba
    Sen ortada sıçan, ben şaşkın körebe
    Ulan seviyorum seni be
    Ulan, nereden inceldiyse
    Oradan kopsun be
    0 ...
  44. 119.
  45. ölmesine üzülmediğim şair demekte güçük yaşadığım insan.
    1 ...
  46. 118.
  47. Kelimelerin sihirbazı, kirli sakallı, güzel insan , sen de gittin, şiirler ve şarkılar hem yetim hem öksüz kaldı.

    Ah Yusuf Abi;
    Gelsen balığa çıkacaktık,
    Ne tutarsak kızartıp, birayla yutacaktık.
    Kafamız kıyak olunca, şarkılar söyleyip,
    Enteresan hayallere dalacaktık.
    0 ...
  48. 117.
  49. Hangi Ayrılık?

    Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
    Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?

    Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
    Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?

    Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
    Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
    Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
    Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
    Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
    Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
    Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
    Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
    Hangi cama kafa atsam?
    Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
    Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?

    Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
    Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
    Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
    Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
    Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
    Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
    Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın?
    Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
    Hiç sanmam! ...
    Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
    Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
    Hangi mübarek dua,
    Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
    Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
    Olur mu be! . olur mu?
    Bu da benim gibi adama yapılır mı?
    Aşk dediğin mendil mi?
    Buruşturup bir kenara atılır mı?
    VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?

    Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
    Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
    Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
    Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
    Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
    Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
    Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
    Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?

    Dağ gibi adamı eze eze! .....
    Hangi anası tipli parlak çömeze,
    Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
    Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
    Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
    Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
    Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
    Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
    Ve! .. Hangi su bağışlatır?
    Hangi musalla temizler seni?

    Bu Nasıl Ayrılık? ... *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük