aşınmış sevdalar gibi
yıpranmış postallar gibi
lime lime, yararsız
geride kaldın sen...
kaprislerinle, nazlarınla
bakışlarınla, sözlerinle
tutulmayan vaatler gibi
harcanmış saatler gibi
tek başına, kararsız
geride kaldın sen...
buraya kadarmış güzelim
boynumda bıraktığın diş izi
bitmez sandığın aşk denizi
buraya kadarmış.
vedalaşmak isterdim oysa
klasik bir film öyküsü gibi
ellerini tutup usulca
son bir kez öpmek isterdim
kendimi mazur gösterip
masum ve mağrur bir duruşla
her şeyi kadere yıkmak isterdim.
ne gerek var oysa
yürümeyen birtakım şeylerin
nedenlerini tartışmaktansa
asla yürümeyeceğini anlayıp
bunu hiç konuşmamak
daha yiğitçe değil mi?
süzülüp gidiyorum işte
bela olmadan
yoluna çıkmadan
hesap filan sormadan
incitmeden, acıtmadan...
bir bileti yırtar gibi
bir kabuğu atar gibi
sıyrılıp gidiyorum işte
geride kaldın sen...
bir tren penceresinden
akıp giden bozkırın
ortasında bir kuru ağaç gibi
geride kaldın sen...
Benim hiç sapanım olmadı anne
ne kuşları vurdum
ne de kimsenin camını kırdım
çok uslu bir çocuk değildim ama
seni hiç kırmadım, hep boynumu kırdım
Ben hayatım boyunca/bir tek kendimi vurdum
cümleler bu kadar mı güzel dizilir boncuk gibi, bu kadar mı güzel anlatılır hisler. hüznü güzelleştiriyordu sanki, insanın üzgün olası geliyordu O'nun şiirlerini okurken. mutsuzluğa özeniyorduk sanki. ah be yusuf abi keşke yaşasaydın da zaten mutlu olacağımız yok, bize hüznü, burukluğu biraz daha sevdirmeye devam etseydin.
Öyle çok şey varki şimdi burda anlatmak istemiyorum
Sende ince sorularınla beni incetmesen iyi olur.
Yağmurlu ve unuz..uzun upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım.
Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle.
Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık.
Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın.
Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,şimdi topyekün boşalırım toz olur dağılırsın.
Sen benim en ince dilimden türkümü çaldın
Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin
Her şeyin merkezi sendin her şey senin etrafında dönerdi.
Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.
Beni tutma şantajlara boyun eğmem.
Beni tutma hırsımdan çatlarım.
Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki,
Şimdi yanardağlar gibi birdenbire patlarım.
Bir yavru serçe hayata alışır gibi ağzım açık bağlandım sana,
Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım sana,
Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim.
Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın yalnızca, anlatamadım
Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
Ve anladım ki bir takım şeyleri ben daha ilk dalgaylaa yitirmişim.
Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki;
Şimdi bir saniye bile oyalarsan inanki çıldırırım.
SEN, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim.
SEN, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim.
Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğim
Bu nasıl insanlıkmış ulan, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış
Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa
Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun.
Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki, şimdi bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.
Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun
Ben şimdi beynine çakıyorum hayatı, ama bir türlü algılamak istemiyorsun.
Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış.
Peki!benim gördüklerimi gördün ve yaşadıklarımı hiç yaşadın mı SEN!
Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları ve yüce gururlarıyla,
Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını hiç taşıdın mı SEN!
Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmaduman olursun
Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki
Şimdi bir tükürürüm havan bozulur olur rezil olursun
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
Ey sürüngenler, ey bölenler, bölünenler,
Herkesi birbirine düşürüp, sadistçe sevinenler
Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
Ulan şimdi bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! .......
ölümün en çok yakıştığı insanlardan birisi. varoluşun bütün yükünü sırtında hissederek yazdığından belkide öldüğünde derin ve uzun üzülemedim. ve gariptir ki ölmemiş gibi ölüm ona bir kapı açmışta sonsuz bir hayata başlamış gibi dinliyor ve okuyorum şiirlerini. adı gibi hayaloğlu idi hayal oldu.
kükreyerek şiir okuyan üstad. nedendir bilinmez ama bu gece pek bir dinleyesim var. media playeri doldurdum şiirleriyle, dinledikçe içesim geliyor, içtikçe dinleyesim. bir ses , bir duygu bu kadar derine iner insan yüreğinde.