evdeki ve kümes isimli eserlerini okumayan bir insan sakın ha sakın yusuf atılgan ismini ağzına almasın. tamam aylak adam da iyidir, ama bu ikisi bir başkadır. hele o evdekindeki kereste motifinin işlenişi, gerçekten başarılıdır. bir yusuf atılgan bir haldun taner yani o derece.
türk edebiyatının pek bilinmeyen en iyi yazarıdır. varoluşçu izler barından aylak ve anayurt oteli romanları vardır. ve tabi ki mükemmel c ve zebercet karakterleri..
tekdüze sürüp giden yalnızlaşmış hayatlarımızı, küçük ayrıntıları, takıntıların verdiği çaresizliği, insanlara ve hayata karşı sessiz öfkememizi kendine özgü bir üslüpla anlatan harikulade yazın işçisi. Ne ölü ne sağ olan Zebercet'in ve her şeye karşı olan Aylak Adam ''C'' nin yaratıçısı.
genç yaşlarında üniversiteden sonra çiftçilik yapan bu adam, acaba ne kadar aylak adam'dır? sorusunu hep merak etmişimdir. ama aylak adamla farklı konular işlemiş ve kendi döneminde yeni bir ses olmuştur. roman salt aşkı arayan bir adamı anlatır, vakit geçirdiği kadınlar ona benzemez, hep onu kendi deyimiyle 'eli torbalılar'dan zannederler.
-adınız güler, değil mi?
-ben daha sizinkini bilmiyorum.
-öğreneceksiniz. insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olmuyor. (sustu. bir sigara yaktı.) bakın, şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu ''siz''lerden ''iz''lerden ''uz''lardan sıkılırım ben.
"ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: gerçek sevgiyi! bir kadın. birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!" eline sağlık usta... kaleminden oluk oluk tecrübe akıyor...
tek başına "aylak adam"ı yeter de artar bile. türk edebiyatından böylesi sağlam ve özgün bir yazar çıkması gözlerde mutluluk gözyaşlarının akmasına sebebiyet verir.
yazarlık kavramına bambaşka açılımlar getirmiş bir çok insanın kahramanı olmuş kaybedenlerin büyük temsilcisidir. az ve öz yazmış kitapları çok sevmiş ve hiç kitap satın almamasından da anlaşılacağı üzere çok kitap hiç kitaptır oğlum yalnızlıktır sonun felsefesini benimsemiştir. iki büyük roman yazmıştır ikisi de başyapıt düzeyindedir. tek bir isim olarak nev-i şahsına münhasır bir tip olarak bir ekol yaratmış başlı başına bir akımın öncüsü olmuştur. buhranlarla dolu edebiyatı hiç kimselere değişilmez.
koskocaman bir edebiyat dünyasını etkileyerek çığır açmiş, yalnızlık temasının derinlerinde iken yalnizlıktan dertli bir sürü kişinin olduğunu ortaya çıkarmiş büyük edebiyat insanı.
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna ...inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "-Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!
yusuf atılgan- aylak adam'dan
toplasanız yazdıkları bin sayfayı geçmeyen ama türk edebiyatına yabancılaşma ve bireyleşme konusunda ders verebilecek modernist yazar.en başarılı eseri olarak tanımlayabileceğimiz aylak adam yunus nadi roman ödülünde ikincilik ödülü kazanmıştır.rivayet odur ki oğuz atay da tutunamayanlar ismini aylak adam daki bir pasajdan etkilenerek romanına bu ismi koymuştur.
Büyük yazar. Sürgün yemiş yazar.
Benim yusuf atılgana özel bir hayranlığım vardır. idealimde canlandırdığım bir insan, düşsel dünyamda yaşattığım bir yazar. Onu okumak, sözcükleri seçişini incelemek ve öylece hatıra zevkleri arasında dalıp kaybolmak...
toplamda yazdığı sayfa sayısı 1000'i geçmez ama modern türk edebiyatına yön vermiştir. aylak adamda ve anayurt otelinde hayatın tekdüzeliğini, kişilerin iç dünyalarındaki arayışları ve yalnızlaklarını çok güzel ifade etmiştir. anayurt otelinde gelişen olayların çarpıcılığı kısa kalmasına rağmen ( sanki bir parmak bal çalıp bırakmıştır üstat) tutunamayanlar gibi bir şaheserin yazılmasına vesile olur. sorgulattırır, insanlar arasındayken dalarsınız onların hayatlarının anlamsızlığı düşünürsünüz, tutunabilmeye çalıştıklarını düşünürsünüz. ehem işte candır, büyüktür üstat.
(bkz: aylak adam)
(bkz: anayurt oteli)
(bkz: tutunamayanlar)