ziya gökalp ile eşleştirilmesi rağmen aralarında ciddi ayrımlar olmuştur. atatürkün fikri altyapısı etkilemiştir. türk tarih kurumu nun kurucusu ve ilk başkanıdır. çıkarmış olduğu türk yurdu dergisi türk ocakları bünyesinde halen yayına devam etmektedir.
Kazan'lı bir Türktür. Politikacı, gazeteci, mütefekkir ve tarihçi olarak tanınır. Türk Gazetesi'nde yayınlanan Üç Tarz-ı Siyaset makalesi Türkçülüğün gelişmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Yanlizca turkiye'ye degil butun turk dunyasina mal olmus buyuk fikir adami. icerde ve disarda her zaman hayatini ortaya koyarak zindan ve mahpeslerin butun izdirap ve iskencelerini goz onune alarak son nefesine kadar turkluk icin calismis buyuk bir turk aydinidir.
3 tarz-i siyaset eseri pek muhimdir. akcura bu eserinde osmanli imparatorlugu'nun yasamasi icin onundeki seceneklerin osmanlicilik, panislamizm ve " irk esasina dayali mustenit turk milliyetciligi" oldugunu ve bunlardan en uygunun da sonuncusu oldugunu belirtmistir.
toplumsal cozumlemelerinde marksizmin bazi yontemlerini kullanmistir. carlik rusyasi'nda var olan burjuva anlayisinin osmanli'da olmayisini buyuk bir eksiklik olarak gormus ve bu gorusunu " bir toplum koylu ve askerden olusamaz, muhakkak ki bir burjuva sinifinin olmasi gerekir" seklindeki vecizesiyle ifade etmistir.
Laik bir insandır. Zaten türkçü ülkenin dine / dindara değil ülkenin yararlı insanlara ihtiyacı olduğunu düşünür, çok camiden çok okul, kütüphane ister.
Türkçülük akımının önemli temsilcilerinden biridir sanıldığı gibi bir ırkçı değildir hatta görüşlerinin demorat yanının ağır bastığı bile söylenebilir.
Atatürk hakkında:
''insan kümelerini ve insan fertlerini avucunun içinde istediği gibi kullanabilen, ölçülmez bir kuvvete sahip bir ruhlar hükümdarının huzurunda bulunduğunu hayraniyet ve tebcil ile duyuyor.'' şeklinde doğruluk payı bulunmasına karşın abartılı bir yorum yapmıştır.
gazi mustafa kemal paşa'nın da yakın çalışma arkadaşı olan yusuf akçura,türkçülüğün kilometre taşlarından biri olarak kabul edilen üç tarzı siyaset makalesinin de yazarıdır.milliyetçilik kavramını bambaşka bir bakış açısıyla irdeleyen akçura,demokratik milliyetçilik ve saldırgan milliyetçiliğin ayrımı yapmıştır.ona göre demokratik milliyetçilik,savunucu bir anlayışa dayanır,saldırgan formu gibi emperyalizmin bir formu değildir.demokratik türkçülik,milliyet esasını her ulus için bir hak olarak görürken,saldırgan milliyetçilik,tıpkı avrupa nasyonolistleri gibi,diğer milletlerin haklarına tecavüz etmeyi onaylar.
yusuf akçura'nın türk siyasetine düştüğü önemli bir not da batı'nın tarih boyunca türk milleti'ni bir düşman olarak gördüğü,özellikle osmanlı döneminde kazandıkları türk devletini sömürge yapma arzularını her daim devam ettirecek oluşlarıdır.nitekim yusuf akçura'nın bundan 90 sene önce yaptığı tespit, hala geçerliliğini korumaktadır.