öyle zannediyorum ki tam karışmazlar. karışsalar bile ayran gibi bir kaç saat sonra ayrışırlar. bu iki kavramın tutucusu ırkçılıktır.
azar azar yedire yedire karışıma ilave edilirse, bir acaip yakıcı tat bırakan bu karışımın formülünü çok az kişi biliyor, onları da büyük güçler koruyor diye kekinize slogan uydurabilirsiniz. uydurukçuluk iyi bir şey değil ama...
"milliyetçilik, insanları doğuştan gelen, dolayısıyla kendi özgür iradesiyle belirlemedikleri bir takım kimlik özelliklerine göre tanımlar. (bu kimlik özelikleri de öyle "doğal" özellikler değildir aslında; bizzat milliyetçilik bunları kurgulayarak, propaganda ederek, destanlaştırarak, güzelleyerek insanların "kafasına kakar", insanları, toplulukları, halkları bu kimlikler temelinde ayrımlaştırır, birbirlerine "yaradılıştan" yabancı varlıklar gibi sunar, böylece düşmanlaştırır.
...
milleti/ulusu bir aile gibi, "imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kütle" olarak sunan milliyetçilik, bir ülkedeki sınıfsal-toplumsal çelişkileri, çatışan talepleri "aile içinde", "baba"nın -yani milli devletin- otoritesi altında çözmek gerektiğini düşündürtür insanlara.
...
"globalleşmeye karşı çıkmak" adına ulus-devlete sahip çıkmayı savunan perspektif, ciddi bir yanılsamadır. ulus-devletler ve onların ideolojisi olan milliyetçilik, globalleşme denen sürecin bizzat aktörleridirler, kurucu unsurlarıdır."
ülkemizde çok sık rastlanan bir yanılgı. yurtseverlik bir karakter özelliği, bir duygudur. milliyetçilik ise bir ideoloji, bir siyasal görüştür. avrupaya giden elemanların "abi burda milliyetçi değiliz diyolar ama bakma hepsi çok seviyo ülkesini, hep kayırıyolar birbirlerini" demesinin asıl nedeni de bu yanılgıdır.