yurtsever örgütlenmeler, türkiye'de, ulusal çıkarlarımızı gözeten ve "türk"ü çağımızın üstüne çıkartma ülküsünü izleyen türlü oluşumlar ve yapılanmalardır. bu örgütlerin başında; ülkücüler, genç atsızlar, atatürkçüler ile her türlü türkçü-turancılar gelmektedir.
"türkçülük, bir fikir olduğu kadar da inançtır. inanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır."
hüseyin nihal atsız
yukarıda yaptığım alıntıda da görüldüğü gibi birçok ayrı dernek vb. olsa da onları ayıran temel değil; ayrıntılardır. bunu neden belirtiyorum peki? çünkü artık "söz konusu vatansa gerisi teferruattır" sözünü özümseyerek ayrılıkları bir yana bırakıp tüm yurtsever örgütlenmelerin birleşme zamanıdır.
bölücü-gerici hainler, ihanet çeteleri, kalleş teröristler ve bunların şehir yapılanmaları artık görüldüğü gibi doğu-batı ve kurum-kuruluş ayrımı olmadan tüm ülkemize bulaştılar. devlet dairelerinde vatanımızın çocuklarına içten saldıranlardan tutun da üniversitelerde kardeşlerimizi vuranlara varana kadar bulaştılar yurdumuzun topraklarına. tüm bunlara "dur" demek için artık hepimizin elini taşın altına koyma zamanı gelmiştir.
özellikle gençlik olarak, üniversitelerde örgütlenmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir. geçen yıl öğrenci maskesi altında ege üniversitesi'ne sızan teröristler fırat çakıroğlu'nu şehit etmişlerdi; bugünlerde ise nevruzu bahane eden bu öğrenci görünümlü teröristler, hacettepe üniversitesi'nde bir kardeşimizi satırla yaraladılar. kardeşimiz ameliyet geçirdi, durumu iyiye gidiyor. görüldüğü gibi istanbul, ankara, izmir başta olmak üzere tüm şehirlerimizde ve üniversitelerde kurulan bu terörist şebekelere karşı yurtsever örgütlenmelerde yer alarak birlik içinde hareket etmemiz bin yıldır üzerinde yaşadığımız topraklarımızı korumak adına kaçınılmazdır.
---ara konu---
geçirdiğimiz birkaç buhranlı yıl içinde ülkemiz büyük bir çözülme dönemi yaşadı. terörist hainler ile oslo'da, dolmabahçe'de masaya oturuldu. ülkemize silah yığmalarına göz yumuldu; doğu ve batı şehirlerinde sokaklara varana kadar örgütlenmelerine ses çıkartılmadı, çıkartılmasına izin verilmedi. (bkz: çözüm süreci)
bu süreç zarfında, iktidarın nimetleri ve özellikle işbirlikçi medya (basın yayın organları) kullanılarak bütün yurtsever örgütlenmeler tasfiye edildi, sindirildi. gidişatın kötü olduğunu haykıran her kişi 'kafatasçı', 'faşist' ilan edilerek silinmeye çalışıldı.
şimdi bu ihanet süreci sona erdi ve tüm bu yanlışların bedelini şimdi toplumumuz masum insanların bombalanmasıyla, gariban mehmetçik'imizin şehit edilmesiyle ödemektedir.
bu dönemde her yanının terör çeteleriyle sarıldığını gören toplumumuz, birkaç yıl önce "türk milliyetçiliği'ni ayaklar altına alıyoruz" diyerek sindirdiği kişilere "neredesiniz, neden bu olanlara müdahale etmiyorsunuz?" diye sorarak sitem ediyor. gönlü yıkılan, yüreğü burkulmuş olan yurtsever örgütlenmelerin bu durumuna sitem etmeye hakları yoktur. iş onların istediği gibi giderken, çevre sessiz sakin iken bizi yok sayanlar, ortam itler ve çakallar ile dolunca bizi göreve çağıramazlar. bu durumda önce bu bölücü şebekelere karşı kendileri örgütlenmeler gerekmektedir!!!