insanın kıt kanaat biriktirdiği parasıyla Türkiyede de bulunabilecek şeyleri iki kayı fiyatına alması alırken de küfrü basması sonucunu doğuran zorunluluktur. her yutdışına çıkan zengin mi oluyor sihirli değnek mi değiyor bir anda sanılıyor anlamıyorum . aileyi geçtim onlara almak zaten içinden geliyor insanın fakat görmeye gittiğiniz her insanın kalkana kadar ne zaman verecek acaba hediyeyi bakışları yok mu.
başlığın aslı; "yurtdışından gelen akrabanın hediye getirme zorunluluğu" idi ama olmadı n'apalım. bunla idare edicez gari.
efenim bildiğiniz üzre özellikle 60 lı yıllardan sonra ülkemizden yurtdışına yoğun bir göç yaşandı. önce birileri gitti, sonra onlar birilerini götürdü, sonra diğerleri derken bugün yaklaşık 4 milyon türk çeşitli ülkelerde yaşamakta..
bu şekilde bir girizgah yaptıktan sonra gelelim asıl konumuza. efenim bilirsiniz yurtdışından gelen akrabalar her gelişlerinde yaşa göre; çikolata, şeker, gömlek, ayakkabı, pantolon, svit şört vs. hediyeler getirirler. esasında başlarda böyle bir zoruınlulukları yoktu, hani getirmeseler kimse "neden bişi getirmedin lan?" demezdi. ama n'apti bu abiler? her gelişlerinde bastılar bir bavula, çikolatayı, şekeri, ucuz seri gömleği ve ayakkabıyı, her yıl böyle geldiler. alıştırdılar burdakileri. nesilden nesile devreden bir tür gelenek, bir tür mecburiyet oldu artık bu; "yurtdışından geliyorsa biri, mutlaka hediye getirmelidir!" kendi kuyularını kendileri kazdı yani.
şimdilerde almanya ve fransa başta olmak üzere avrupada işsizlik hızla artıyor. bizimkiler artık eskisi para kazanamıyor, çoğukendini zor geçindiriyor zaten. bu durumda hadi çık da gel memleketine? burdaki yeni yetmeler, ergenlik çağındakiler; "ne getircekler aceba bize?" diye düşünmezler mi? düşünürler elbette. hadi analarına, babalarına anlatmak kolayda durumu, gelde bu veletlere anlat. küserler, anlatsan anlamazlar.. ee bu da haliyle gelen insanı üzer. getirse başka bir dert, para yok doğru düzgün. iki ucu boklu değnek yani! baştan yapılmaması gerekirdi o kadar müsriflik.
bu zorunluluğun ihlali çocukluktaki en büyük, en yaralayıcı düş kırıklıklarından birine sebebiyet verir, mahalledeki çocuklara "bak len almanyadan geldi" diye gösterilecek oyuncağın yerine valizden çıkan mavi kutulu nivea krem ve likörlü alman çikolatasına bakıp bakıp tenhalarda gözyaşı dökülür, "bidaha gelmesin evimize" şeklinde şımarıklık yaptırtabilecek kadar nefret edilir akrabadan.
eskiden daha çok olan, doğuştan gelme yükümlülük.
eskilerde çükulata, püskevüt falan getirilirdi, şimdilerde ise ipod, iphone getiriliyor.
yuh bu devir ne kadar hızlı gelişiyor yshu.