türk halkının sadece sayısalcıları zeki görmesi gibi büyük bir yanılgısıdır; 45 karakter sınırına takılmasaydı çok uzun bir başlık olacaktı fakat bu kadar oldu. tercüman olmak için yurtdışında yaşamak gerektiğini, türkiye'de okul okuyup ingilizce öğrenmenin bir faydası olmayacağını, yabancı dilin sadece bir avantaj sağlayacağını, tercümanlık işini ancak yurtdışında yaşayan insanların yapabileceğini zannetme olayıdır.
dil öğrencisiyim ben. 124 dili ana dilimden daha iyi konuşuyorum, 73 tanesi de daha kötü. tercümanlık diye bir meslek olmadığını söylüyor çevremdekiler, taşaklarım bile dudaklarıma varıyor. öyle miydi o? her neyse. birsürü üniversitede ingiliz, alman, rus dili ve edebiyatı bölümleri; mütercim tercümanlık bölümleri, dil öğretmenliği bölümleri. evet, hiçbirine inanmayan öğretmenliğe inanmalı. türkiye'de yabancı dil bilen kaç insan var? bilenlerin çoğu yurtdışında yaşayan, işleri olan insanlar. türkiye'deki kalitesiz öğretmen açığını kim dolduracak?
türkiye'de ingilizce bilen insan sayısının az olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. kaliteli eğitimle yetiştirilen ingilizce öğretmenleri, türkiye'nin dünyaya açılmasını sağlayacak adam gibi tercümanlar gerekli. davos'ta simultane çeviri yapan ben olmalıydım. hops, one minute! diye höykürmeliydim. ama olamadım. çünkü ben daha tercüman değilim abura koyim.
olaya gelelim.
dil öğrenmek belirli bir çalışmanın sonucunda elde edilen yatkınlık sayesinde gerçekleştirilebilen bir iştir. matematik gibi, kitabı önüne koyup çalışınca yapamazsın. anadilini çok iyi bileceksin, bol bol okuyacaksın; gramer yapısı neymiş, özne neymiş yüklem neymiş bileceksin. önüne hangi dilde olursa olsun, kelime getirip "bak şu kelime şu anlama geliyor" dediklerinde cümleyi çıkarıp neyin nerde olduğunu anlayabilecek, gramerini az da olsa anlayabileceksin. yurtdışında alışkanlıkla konuşmayı öğrendiğin halk dili sana bir fayda sağlamayacaktır çevirmenlik evresinde. öğretmek, çevirmek. bunlar ayrı bir alandır.
yurtdışında yaşadın.
getireyim sana ingilizce, almanca bir şarkı. göt gibi kaldın di mi? neden?
abura koyim kafiye falan var. bir çeviriyorsun, saçmasapan birşey oluyor. ayrı ayrı kelimeler, nedir? nasıl tutturacaksın kafiyelerini, anlam bütünlüğünü?
işte, 5 yıl eğitim veren üniversitelerimiz bu işi yapmak için. şarkıyı, türküyü, şiiri çevirirken göt gibi kalmamak, tercümanlığın, çeviri yapmanın her evresini adam gibi öğrenebilmemiz için.
olaya ikinci kez gelelim.
dil yatkınlığı, dil bilgisi olmadıktan sonra mümkün değildir. ha, halk diliyle konuşa konuşa simultane çeviri yapmayı becerirsin; ama edebi çevirilerde göt lalesi olursun. eğitimini alacaksın, adam gibi çevirmen olacaksın arkadaş. londra'da pubda öğrenmeyeceksin ingilizceyi. zkerim yoksa.