güzel yanları olduğu kadar kötü yanları da fazla olan hayat. geceleri yüksek sesle müzik dinleyeni, yan odada gitar çalanı, koridorlarda türlü çeşit hayvan sesleri çıkaranı, ağzıyla gülemeyeni ve daha neler neler. okuldan yorgun argın gelirsiniz, yemeğinizi yer biraz oturup yatmaya niyetlenirsiniz. işte tam o anda dört bir yandan başlar işkence. önce oda arkadaşların, sonra yan odadakiler, sonra koridor, sonra penceredekiler derken türlü gürültü başlar uykunuzu s.kmek için. odadakilerin uykusu gelmemiştir,nasıl gelsin ki? sen sabah erkenden kalkıp tüm gün o dersten o derse cebelleşirken o camış gibi uyuyordu. nasıl gelsin uykusu? kimi klavyenin tuşlarını parçalarcasına bir şeyler yapar, kimi telefonla konuşur, kimi ışığı açık tutar. yan odadaki hayvan saat 01.00 sularında gitarını tıngırdatmaya başlar. öncesinde hafif melodiler gelir kulağınıza, zamanla artan gitar sesi ve eşlik eden sesler kulağınızı tırmalar. koridor mu? orada bir hayvanoğlu hayvan vardır ki telefon elinden hiç düşmez. o hep oradadır, sanki göreviymiş gibi. durmadan konuşur. zaman zaman sesini yükseltir, kimi zaman öküz gibi böğürür, kimi zaman da tecavüzcü coşkun gibi güler. bazen öylesine sesli kahkaha atar ki o sesin ağzından çıktığına inanamazsınız. gecenin ilerleyen saatlerinde pencerelerden sohbet edenler ortaya çıkar. 'baba naber, iyi valla senden naber' tarzı boş muhabbetleri gecenin köründe pencereden yaparlar. ulan öküz, öküzoğlu öküz! s.ktir git odasına ne konuşacaksan orada konuş. bir de pencereden türlü hayvan seslerini çıkaranları unutmamak gerek tabi. şaka yapmıyorum ha; uluyanı, maymun sesi çıkaranı, havlayanı.. kulaklarınıza inanmak istemezsiniz, o derece. size vereceğim nacizane tavsiyem; eğer okumaya niyetli, hedefleri olan, düzenli bir insansanız yurtta kalmamak için elinizden geleni yapın. ha, yok itin tekiyseniz, okulla alakanız yoksa, türlü piçlikleri yaparım diyorsanız doğru adrestesiniz.
hiç mi iyi yanı yok derseniz, evet var. sabrı, gürültüde uyumayı, pislikle yaşamayı, kendi ayaklarınız üzerinde durabilmeyi öğretir adama. ama ruh sağlığınızı da oldukça hırpalar.
kendi evinden uzakta olupta yurtta kalan öğrencilerin hayatıdır.*
yurt hayatı her açıdan çok farklıdır. bir kere daha önce evden hiç ayrılmamış olan insan sürekli kendine şu soruyu sorar: "acaba yurt hayatı nasıl birşey"
arkadaşlarının nasıl olacağını bilmezsin ki. horlayanı var, uykusunda bağıranı çağıranı, hatta duvara tırmananı bile var. her zaman tek yatmaya alışan biri mutlaka adaptasyon sorunu yaşar. işte yurda gelirken kendi kendine dersin "allah'Im ne olur benim odamda böyle kişiler olmasın" ama sanki seçip dağıtılır her odada mutlaka garip uyuyan bir tip bulunur. ondan sonra gelsin uykusuz geceler. ilk geceler acayip zorlanırsın. ranzada üst katta yatan arkadaşın yatağı kıracakmış gibi döner, diğeri horlamaya başlar. ilk zamanlarda baya bir uğraşırsın ama sonradan alışırsın. artık arkadaşın horluyor diye uykuların kaçmaz.
daha sonra temizlik sorunu vardır. bugüne kadar hep tertemizsindir, yaşadığın ortam tertemizdir. alışmak zordur mutlaka. çünkü bir odada en az 4 kişi kalırsın. ya arkadaşların senin kadar titiz değilse? sen toplamaya çalışırsın ilk zamanlar ama daha sonra sende dağıtmaya başlarsın. ortalıkta iddaa kuponları, çoraplar, defterler vb. bilimum şeyler cirit atmaktadır. lanet olsun dersin alışırsın o pislik içinde yaşamaya. bir de banyo konusu vardır ki akıllara zarar. bir banyoyu neredeyse 10 kişi ortak kullanırsın. bazen saatlerce banyo sırası beklersin. içeri girdiğinde de hiç alışık olmadığın bir manzarayla karşılarsın. senden önce giren eleman banyoyu temizlemeden çıkmıştır; kılları, attırığı ortadadır. bir lanet daha çekersin.
sonra yemek olayı vardır. alışmışsındır annenin güzel yemeklerine. sevmediğin şeyleri asla yapmaz annen. ama yurt aşçısının şeyinde bile değilsin sen. her zaman aynı yemekler çıkar. berbatlığına ise değinmiyorum bile. annenin kıymetini bu zamanlarda daha iyi anlarsın. içinde bulgur ağacı çıkar çünkü haftada 4 gün bulgur pilavı vardır.
sonra nefret etsen de biri arabesk müzik dinlediği için sende dinlemek zorunda kalırsın. arkadaşına çık dışarda dinle diyemediğin için susarsın. bir zaman sonra artık ismail yk şarkıları senin de diline dolanır. böylece müzik kültürün gelişmiş olur.
sonra kadınların ev gezmelerine benzeyen oda gezileri başlar. tam uyuyacaksın, 4-5 kişi odaya paldır küldür girip -kalkın beyler muhabbete geldik- derler. sende oda sahibi olduğun için onları kovamazsın. sonra sabaha kadar -haftanın iddaa programı, -hangi kız güzel, -kim kime ayar oluyor gibi ülke açısından hayati değer taşıyan olaylar konuşulur. bu konular o kadar uzar ki bir bakmışsın sabah ezanı okunuyor. eee bu saatten sonra da uyunmaz. sonra tüm gün ruh gibi dolaşırsın.
çamaşır ve ütü derdine hiç değinmiyorum bile. yurdun iğrenç deterjanlarınla çamaşırlanızın ağzı burnuna döner. ütüye ise hiç gelmıyorum. siz ütülersiniz pantolonda 5 çift çizgi oluşur. mecburen rüşvet karşılığı birine ütületirsiniz.
ne kadar çekingen biri olursanız olun zamanla bu da gider. ilk zamanlarda başkasından bir bardak su isteyemeyen öğrenci artık arkadaşlarından rahatça borç isteyebilir. beğendiği giysisini birkaç gün giymek üzere isteyebilir. böylece paylaşmayı öğrenirsin.
kısacası yurt hayatı insana birçok şey kazandırır. en önemlisi erkekler için askerliğe bir ön hazırlık olur.
hayatınıza çok şey katıp aynı şekilde birçok şey götüren hayattır. en önemlisi sabır etmesini öğreniyor insan. ne kadar çok farklı kişilikle karşılaşılabileceğini görüyorsun.
mahremiyetin ne denli büyük bir ihtiyaç olduğunun, insanlara uyum sağlamanın, kendine ait bir banyonun tuvaletin olmasının ne büyük nimet olduğunun, sabrının sınırlarının, sanki sonsuza dek sürecekmiş sanılan arkadaşlıkların günler içinde nasıl sessizce bitebildiğinin, bazen ise paylaşmanın ne keyifli bir şey olduğunun, özlemenin, özlenmenin, yanlız gelip yalnız gidildiğinin, insana kendisinden başka dost olmadığının beyne ve ruha kazına kazına öğrenildiği hayat dilimidir. çok şey katar insanlara ve çok şey götürür. deneyim kısmını çok ciddi arttırır.
Her an su kesilebilir,
Yemekler hastahanelik edebilir,
Her an birisi koridorda şarkı söyleyebilir,
Ama en çok şuna karşı tetikte olunmalıdır, zaten hiç girilmeyen internete bağlantı sağlanabilir.
ilk baslarda can sikar, geceleri gelen aile ozlemiyle daha cekilmez olur. Sonra oda arkadaslarina alisirsin. Tek sorun mudurun size gicik olmasi olur. Koskoca yurtta yemek saatleri 10-15 kisiye uyar, geri kalan ac kalir ama kimse sesini cikarmaz. Yurtta isyan baslatip yemek saatlerini cogunluga gore ayarltirsiniz. Tabiki bu sadece bir ornek *
Kisacasi zevklidir yurt hayati. Yurtta kaldigin her gun eziyetmis gibi hissedersin. Degeri arkadaslardan ayri kalinan ilk gun anlasilir.