bazı insanların insanlıklarını unutup ya da insan olduklarından sanki hiç haberleri yokmuşcasına kendilerine sanki bir hayvanın başka bir türüymüş gibi örnek aldıkları yakıştırdıkları davranışları sergileyenlerle yaşamak zorunda kaldığınız hayattır.
bakın hayvanları severim, asıl olan hayvanlardan bahsediyorum, onlara karşı hiçbir kötü düşüncem olamaz. onlar da bu güzel dünyamızın güzel canlıları. ama onlar gibi bir yaşamı kendilerine biçmiş aklı iradesi olmasına rağmen kullanmayan hayvanlardan bahsetmek gerekirse bir trilogyden bahsedeyim.
1) medeniyetine çaktımının insanı tuvalete gireceğin zaman kapıyı çaldığında içerden dolu sesi geldiği halde neden öküz gibi kapıya yüklenip açmaya çalışırsın? kapıyı çalma medeniyeti gösteriyorken bunu niye yapıyorsun?
2) hayvani hareketlerle yürüyerek birden tuvalet kapısına yüklenmenin anlamı nedir bunu neden yaparsın? bunu yapanın kapıyı açıp kafasını tuvalet deliğine sokasım geldi uygun vaziyette değildim.
3) temizlik nedir bilmeyen itoğluitler.
şimdi bunları geçtikten sonra iki senelik yurt yaşantımla ilgili gözlemlediğim hayvanlıklardan bahsedicem.
bak adamım burası yurt burda birlikte yaşıyoruz birlikte yaşamak zorundayız zira sezon başında 4000 küsür liralık senete imzayı çaktık. bir odada sadece sen yaşıyormuşcasına müziğin sesini açamazsın. yatıyorum hayvan oğlu hayvan. bu kadar mı düşüncesizsin. neden müziğin ya da filmin sesini öküz gibi açarsın. ve bunu yapma dediğimde ne diye bunu tekrar gene yapmaya devam edersin. hayvan dediğin sizin gibi düzensiz pis olamaz o ayakkabıları bile fırlatarak çıkarmak nedir her hareketiniz pislik her hareketiniz hayvanlık. yazık sizin ananıza babanıza nasıl çekiyolar sizi arkadaş. sonra sigara içip camı açmamak nedir. yediğini bitirdiktan sonra öylece bırakıp kalkmak nedir. pislik misiniz temizlesenize şunu. ne laf anlamaz ne insanlık bilmez insanlarsınız. velhasıl kelam böyle pislikler gibi değilseniz yurtta falan kalmayın arkadaş. be uyuyana saygısı var ne ders çalışana ne de insana. bu kadar düşüncesiz bu kadar hayvan gibi yaşayan insanlar olabiliyormuş ben bunu gördüm bu iki senede. kalacaksanız tek kişi ya da iki kişi kalın. tek kişiyle uğraşmak kolaydır en azından. 3-4-5 s*iktirsin. sonra geçmez zaman. geçmez. günler sizi bitirir. yorulursunuz her geçen gün daha fazla.
güzel yanları olduğu kadar kötü yanları da fazla olan hayat. geceleri yüksek sesle müzik dinleyeni, yan odada gitar çalanı, koridorlarda türlü çeşit hayvan sesleri çıkaranı, ağzıyla gülemeyeni ve daha neler neler. okuldan yorgun argın gelirsiniz, yemeğinizi yer biraz oturup yatmaya niyetlenirsiniz. işte tam o anda dört bir yandan başlar işkence. önce oda arkadaşların, sonra yan odadakiler, sonra koridor, sonra penceredekiler derken türlü gürültü başlar uykunuzu s.kmek için. odadakilerin uykusu gelmemiştir,nasıl gelsin ki? sen sabah erkenden kalkıp tüm gün o dersten o derse cebelleşirken o camış gibi uyuyordu. nasıl gelsin uykusu? kimi klavyenin tuşlarını parçalarcasına bir şeyler yapar, kimi telefonla konuşur, kimi ışığı açık tutar. yan odadaki hayvan saat 01.00 sularında gitarını tıngırdatmaya başlar. öncesinde hafif melodiler gelir kulağınıza, zamanla artan gitar sesi ve eşlik eden sesler kulağınızı tırmalar. koridor mu? orada bir hayvanoğlu hayvan vardır ki telefon elinden hiç düşmez. o hep oradadır, sanki göreviymiş gibi. durmadan konuşur. zaman zaman sesini yükseltir, kimi zaman öküz gibi böğürür, kimi zaman da tecavüzcü coşkun gibi güler. bazen öylesine sesli kahkaha atar ki o sesin ağzından çıktığına inanamazsınız. gecenin ilerleyen saatlerinde pencerelerden sohbet edenler ortaya çıkar. 'baba naber, iyi valla senden naber' tarzı boş muhabbetleri gecenin köründe pencereden yaparlar. ulan öküz, öküzoğlu öküz! s.ktir git odasına ne konuşacaksan orada konuş. bir de pencereden türlü hayvan seslerini çıkaranları unutmamak gerek tabi. şaka yapmıyorum ha; uluyanı, maymun sesi çıkaranı, havlayanı.. kulaklarınıza inanmak istemezsiniz, o derece. size vereceğim nacizane tavsiyem; eğer okumaya niyetli, hedefleri olan, düzenli bir insansanız yurtta kalmamak için elinizden geleni yapın. ha, yok itin tekiyseniz, okulla alakanız yoksa, türlü piçlikleri yaparım diyorsanız doğru adrestesiniz.
hiç mi iyi yanı yok derseniz, evet var. sabrı, gürültüde uyumayı, pislikle yaşamayı, kendi ayaklarınız üzerinde durabilmeyi öğretir adama. ama ruh sağlığınızı da oldukça hırpalar.
boktan bi hayattır. odanızdaki gürültüyü geçtim, bütün odalardan gelebilecek muhtelif gürültüler de sizi rahatsız etmek için oradadır. kafa dinlemek imkânsız gibi bir şeydir... gidin tanımadığınız bir kişiyle dahi olsa eve çıkın, eşyalı meşyalı. az biraz sohbetle internetten birisiyle tanışıp, buluşarak az çok nasıl biri olduğuna karar verebilirsiniz. bulun, çıkın yani. uğraşmayın özel yurtla, devlet yurduyla... hem pahalı, hem rahatsız edici. her halükârda eviniz olacak bir gün, şimdiden yemek yapmaya, temizlik yapmaya alışın...
eğer yurdun olanakları iyiyse, çok güzel geçen hayattır. oradaki ortamı evde bulamazsınız. elektrik faturası, su faturası, yemek yapmak, bulaşık yıkamak, temizlik yapmak, doğalgaz faturası, psikopat komşular,evden çıkmayan kankalar gibi tüm dertlerden muafsınızdır. elbette ileriye dönük bir deneyim için eve çıkmak lazımdır ama, yurdunuzdan memnunsanız o ortam başka hiçbir yerde yoktur.
kendi evinden uzak kalma hayatıdır.koğuş1 2... diye bölümlü odalara ayrılır.yemek hane revir gibi bölümleri varıdr bazı şeylerden uzak kalırsın ama harika bir hayattır.
özel olsun devlet olsun insanın hayatında parantez açar; hatrı sayılı izler bırakır ve sona erer. çocuğum olursa şartları görsün diye yurtta okutacağım derdim; 4 sene kaldım, yaşadıklarımın tasviri zor! * bir yeri güzelleştiren de batıran da insandır çünkü..
özel yurttaysan ve üstüne ikizinle aynı odada kalıyorsan yerin dar olması dışında normal hayattan bir farkı yoktur.
Gece yarısı telefonda sevgilisiyle kavga edenler, kikir kikir gülenler ve bagırarak konuşanlar hariç. O kadarı da olsun artık.