yer almanya hannover, fuar için beraber gidilen arkadaşla markete gidilir, arkadaş bir reyon ötededir ve kendisine seslenilir:
- hacım şampuanlar nerde gördün mü?
aradan hiç tanınmayan biri çıkar ve cevap verir:
- abi iki reyon ötende ben de onu aramıştım.
Yine almanya, havaalanında uçağın kalkacağı yeri öğrenmek için rasgele bir kontuara yaklaşılır, şakır şakır akan ingilizceyle uçağa binilecek yer sorulur ve şu cevap alınır:
- buradan düz gidin 4. kapı.
Tamam almanyada çok vatandaşımız var onu biliyodum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. ele geçirmişiz la resmen.
barselonada rahmetli gaudinin tasarladığı park guellı gezerken yaşadığımız talihsizliktir. önümüzde yürüyen kızların popoları hakkında bir arkadaşımın 'beyler sağdaki mi soldaki mi sizce? bence sağdaki' demesi ve sonrasında gelişen olaylar, yüzümüze bir kez daha, üstelik bu sefer barselonada, türk kızının kezbanlığını çarptı. hikayeden çıkarılacak sonuç: artık türkler de fazlasıyla yurtdışı seyehatine çıkıyor. aman diyeyim, dikkat edelim!
italya, roma'da gezinirken yanımdan geçen bir kız
- ne çok türk var yaa
+ ehe ben de türküm
- (gurbet tabi heyecan yaptı) aaaaaaaaa ihihihhihhi nereye gidiyosunuz
(belli peşimize takılacak)
+ eeee biz burdan gana ya geçiyoruz canım (topuk)
her zaman olumlu sonuc dogurmayabilir:
olay bir diskoda gecmektedir.
+hi
/hi
+lan oglum bu karida is var gibi(got gote dans baslar)
-iyi haci ben icki almaya gidiyorum
/aaa turk musun sen?(ve ortamdan uzaklasir)
the end
arkadaşla tren biletleri farklı saatlerdedir; mecburen 2 saat tek başına beklenmektedir. ilk bir saat kafayı bavula dayayıp uyuma girişiminden sonra, yanımdaki boş koltuğa doğru gelen iki tip görülür. biri gayet hoş, şık giyimli ve temiz yüzlüyken; diğerinin gömleğinin üst 3 düğmesi açık, o kıllar arasında ışıldamakta olan altın bir zincir. bir türk kırosunu metrelerce öteden tanıma konusunda master yapmış olduğumdan mütevellit, hemen çantamı yanımdaki boş yere koyma girişiminde bulundum. tam hoş olan yanıma oturmaya çalışırken, bizim kırocan bir kıç hareketiyle onu yana iterek löp diye oturuverdi yanıma. hemen uyuma pozisyonuna geçecektim ki, dürterek, düzgün bir fransızcayla nereye gideceğimi sordu. muhatap olmamak adına "fransızca bilmiyorum." diyerek kestirip attım. ardından ingilizce "nerelisin?" sorusuna bu kez "ingilizce bilmiyorum." yanıtını verecektim ki; kendisi bavulumda yazan adresimi gördü ve "anam! türk türkü koskoca paris'te buldu! bak sen şu allaaan işine!" diyerek sarılma girişiminde bulundu.
ve kabus başladı.
yemek ısmarlama girişimleri, fransa'da kalacağım yer hakkında detaylı sorular, evine davet etme derken konu saptıkça saptı, oralara hiç girmeyeceğim. "sevgilim var" diyorum, "nişanlıyız." diyorum; "olsun, o da erkek arkadaş ben de erkek arkadaş." diyecek kadar yüzsüzleşiyor. ah diyorum nerede benim spreyim? muhabbetten hoşlanmadığımı, yorgun olduğumu söylüyorum laf dinlemiyor, kalkacak oluyorum tutuyor kolumdan. bildiğin yapışkan! yardım da isteyemiyorum kimseden, istesem ne diyeceğim? ne yapsam da uzaklaşsam şurdan diye düşünürken trenim geliyor. apar topar kalkıyorum, tam kurtuldum diye seviniyorum... tutuyor kolumdan! "bırakır mıyım hiç seni? bulmuşum böyle türk kızını. saçların... ne kadar güzeller!" deyip saçlarımı okşamaya başlıyor. burada diyorum " allah'ım hadi artık uyanayım bak gerçekse şaka gibi, şakaysa hiç komik değil. hadi uyandır beni." nerde... daha fazla detaya girip ne ahlakınızı ne de asabınızı bozmak istemiyorum. sadece son darbeden bahsedeceğim ve "yurt dışında türk ile karşılaşmak" kabusumu sonlandıracağım.
vagonuma geldik, tam elinden bavulumu çekip alacağım, hoşçakal diyerek şap şup öpüyor allah'ın kırosu. bir türlü kızgın gözükemediğim için kendime lanet ediyorum. tam gideceğim, bir daha öpmeye yelteniyor çenemden tutarak. ve o anda ağlamakla çığlık atmak arası bi sesle" yok artık daha neler!" deyip, koşarak trene biniyorum arkama bile bakmadan.
eminim çok iyi insanlarla da denk gelen olmuştur; yurt dışında yaşayan türklerin hepsi bu abazan kırocan gibi de değildir. allah düşmanıma bile denk getirmesin böylesini, evlerden, hatta dünyadan bile ırak olsun böylesi.
romanyada bir diskoda görülmüşlerdir.
piste dikkatlede değil göz ucuyla bakıldığında zıplayan bir gurup göze çarpar. içses ile yuh a.q hayvanlara bak şeklinde iç geçirilir. tamam dans et eğlen ama 5 adam birbiyle temas halinde niye zıplarsınki. akabinde babamı gördüm
- ya baba bunlar ne cinstir böle kim bunlar tanıyormusun ?
+ evet ya bizim elektirikçiler 2 haftalık iş varmış onun için gelmişler.
yuh dedim kendi kendime bu kadarmı aykırı olunabilir.
hollanda amsterdamdır mekanımız. arabada ailecek ilerliyoruz kentin sokaklarında. bir müze varmış ama bulamıyoruz. yolun kenarında bisikletli bir adamcağızı durdurduk.
- ich müch bik mik (müze nerde)
+ eee...burdan direktt direkt..
- aa türk müsünüz?
+ ehe
tekerlegibulanadam alisveris merkezinde garip garip gezmektedir. sonrasinda orta yerde bir gozluk standi vardi. cogu zaman onunden gecmistim ama herzaman genc bir bayan bulunuyordu. neyse o gun bol paca kot pantolon, uzun kollu oduncu gomlegi * giymis birisi telefonda bagira bagira konusuyor.:
-lan olum birak a.q ya yemin ediyorum soyle boyle.....
bir anda kan beynime fiskirdi, yemin ediyorum sarilasim geldi. joplin de turk sayisi gercekten az. sonra kanka olduk tabi. kucukken lunaparkda annemi kaybetmi$tim. polisler karakola goturmuslerdi. annem almaya gelmisti beni sonra. i$te orada annemi gorup sarilmistim,o adami gorunce de ayni sevinci yasadim. o oduncu gomlekli adam az kalsin babam kokuyordu sandim. sevincimi anlayin yani.
iki arkadas taksiye bindik adresi soyledik gidiyoruz. adam girmesi gereken sapagi kacirdi, bi sonrakinden girerim dedi. bizim arkadasda arkadan saymaya basladi " oglum pisligine yapiyo herif, bizi gezdirip daha cok para alacak ya o yuzden" tarzinda. bende daha yeni geldik memlekete oglum birak gezelim iste diye makara yapiyorum. neyse dogru yola girdik devam ediyoruz. ben arkada oturan arkadasa saati sordum, sofor dondu "on bucuk" dedi. tabi renkten renge girdik biz. hic konusmadan parayi fazlasiyla verip terkettik araci.
ilk zamanlarda vay topragim gel iki dakka sohbet edek etkisi yapsa da, ilerleyen zamanlarda, turk oldugunu caktirmamak icin daha fazla aksana kasabilirsiniz. kisiden kisiye degismekle beraber, bendeki etkisi budur.