birinin msnden size şu şekilde cümlelerle gelmesi:
+annem sarma yapmış dönücem birazdan
(5 dk sonra)
-ohh 20 tane falan yedim sanırsam
-...
-(titret) bi de öyle sarmış ki nah küçük parmağım kadar
-inadına mı yapıosun eşek sıpası
-nihahaha nihaha ahaha
-yoğurt da döktün mü lan üstüne =(
yemeden içmeden durulamayacağına göre en başta gelen zorluk kesinlikle gidilen ülkenin mutfağıdır. gıda değişimlerine fazla alışık olmayan bünyeler için ya da ilk defa yurt dışına çıkanlar için sıkıntılı zamanlara gebedir. sindirim sisteminiz alışana kadar iki üç gün boyunca allak bullak olur. bildiğiniz ünlü bir fast food zincirinden veya tanıdık bir lokantadan yemeniz bile zaman zaman sonucu pek değiştirmez, sadece isimleri aynıdır o kadar. içilen su bile dokunacaktır bir süre, yaklaşık bir hafta sonra uyum göstermeye başlarsınız.
pasaportunuza el konulmasi
soda bulamamak
turkce konusamamak
gittiginiz yerin yemeklerine alisamamak
dertlesecek biri olmamasi
bulundugunuz ulke ingiltere yada amerika degilse o ulkenin anadilini konusmaya calismak
TEK cümlelik özetle aç kalmak. ağzınıza layık yiyecek bir şey bulamamak olabilir. fransa sından italyasına kadar methini duyduğunuz hiçbir yemek güzel değil. kurban olsunlar türk mutfağına.
(bkz: god bless turk mutfagi)
ıssız bir yolda etrafta polis olmadığını düşünüp, "u" dönüşünün yasak olduğu yerde "u" dönüşü yapıp, köşe sotelenmiş polise yakalanmak, tutuklanmak, geceyi hapiste geçirmek. kefalet ve avukat paralarının bir tarafınıza girmesi.